Hayatınızın geri kalan bölümünü yatakta mı ayakta mı geçirmek istersiniz diye sorsam eminim ayakta diye cevap vereceksiniz.

Hayatımıza, sağlık karnemize artı (➕) koymak elimizde daha doğrusu  ayağımızda! 

Hayatınızın geri kalan bölümünü yatakta mı ayakta mı geçirmek istersiniz diye sorsam eminim ayakta diye cevap vereceksiniz. Peki yürümeyi kaçımız yaşam tarzı olarak görüyoruz?  Çok azımız maalesef... 

Yürümeye devam ediyoruz...
Neden mi? 


Çünkü yürümek basittir , insanın en kolay yaptığı eylemlerin başında gelir. Bir ayağını diğer ayağının önüne atıyorsun hepsi bu kadar. Yaşınız ve form düzeyiniz ne olursa olsun, herkes yürüyebilir. Yürümeyi öğrenmek için hoca tutmanıza da gerek yok. Özel bir alet ve aksesuarda gerekmez. 

Hipokrat yürümeyi 'en şifalı ilaç`olarak tanımlamıştır .

Vücudumuzdaki organlarımızın en hassas, duyarlı uçları ayak tabanımızda  yer alır. Bu noktalara masaj yaparsanız, ağrılarınızdan ve acılarınızdan kolayca kurtulursunuz. Yürümekte bir nevi masaj değilimdir?  Organlarımıza bağlı bütün sinirlerin  sonlandığı yer ayak tabanımızdır . Ne kadar ilginçdeğil mi?  Hayati motorumuz olan kalbe ait sinirlerin sonlandığı yer ise sol ayak tabanımızdır...

Yürümeye başladığınız anda omuzlarınızdaki yükler, kafanızdaki depolanan fazlalıklar  adeta görünmez iyilik melekleri tarafından alınıp bir köşeye fırlatılır...

İnsanlar hep bir çıkış yolu arıyor, içinde bulunduğu durumdan kurtulmak için.  Ancak hep kendimizin dışında arıyoruz.  İşler yolunda gitmediğinde kaderimize, isteklerimiz olmadığında ise şansımıza küsüyoruz. Şehirlerde ruhları yaralı bir şekilde medeniyet dedikleri metropolun sokaklarında koşuşturmaca içinde mutsuz, telaşlı, stresli, sıkıntılı  yaşamlar sürüyoruz. Yürümek aklımıza gelmiyor maalesef. 

Uzun zamandır, uzun yürüyüşler yapıyorum. Bu uzun yürümelerin, duymak ve hissetmenin yanı sıra gözlem olduğunu, insanın kendisini tanımasına ve kendi gerçeğini bulmasına yardımcı olduğunu  fark ettim. 

Yaşamımız  hep koşuşturmaca, hep acele, hep telaş, hep  endişeler ve kaygılarla dolu. Bir farkla  yürürken düşünceler olumlu elektrik sinyallerine dönüşür . Yürürken yorulmaz insan, düşünceler de öyle. Yürürken kazanılan ritim, düşüncede ahenge bırakır kendini. Çok yalın ve sade düşünceler öyle berraktır ki, unutmak ne mümkün! Sonrası akıl fikir düellosu çağrışımlar, fikirler, karşılaştırmalar ve çıkarımlar.
Yürüyüş  bitince rahatlar, hafifler insan.

Yürürken,  hayatın gürültü ve patırtısından uzaklaşır , doğanın serin rüzgarlarını yüzünde hissederiz. Ayaklarımızın altında adımladığımız toprağın kokusunu ciğerlerimizde solumak ve bütün bu güzellikleri deneyimlemenin verdiği mutluluk hissidir yolun sonu.... 

Yürü, keşfet, durma ve hareket et... 

Yürümek bir özgürlük yolculuğudur. Başkası ne der esaretinden, toplumun  yargılarından  kurtularak kendini bulmanın, kendini tanımanın, içe yönelişinin  koşullarındandır yürümek!

Meşgul olduğunu söyleyenler, beceremediğini söyleyenler, zaman bulamayanlar, yoğun ve meşgul olduğunu yaşlı olduğunu söyleyenler bahanelere son verin ve bilin ki raporlar 90 yaşındaki insanların bile kas kütlelerinin yenilebileceğini belirtmektedir... 

Saglık karnesine artı(+) koymak isteyen herkes için en ideali doğanın kucağına bırakmaktır kendini, tertemiz ve pozitif  frekanslar hücrelerin yaşlanmasını ve neticesinde ölümünü önlediği gibi, gözden girerek beyinde balans yapar...

Karar senin!  seçimin hayatın olacak!  Hayatının kalan bölümünü nasıl ve nerede  geçirmek istersin? 
Yatakta mı? Ayakta mı?  binadan binaya veya araçtan araca geçmeye ne zaman dur diyeceksin? 

Evet, düş yola!

Bir şaman atasözü ile noktalayalım 

`Bilmek isteyen yola çıksın`...


NO Kalp (Dr. Louis J. Ignarro) 
Yürümenin Felsefesi (Frederic Gros)
Gezgin ve Gölgesi (Nietzsche)