`height=

Sitemiz köşe yazarı Dr.GöktanAY`ın, şair - yazar Ali Rıza Malkoçile yaptığı söyleşinin dördüncü  bölümünü   yayımlıyoruz.

AY: Toplum İslam`ı doğru anlıyor mu? Neden, sürekli 'güzergâh arayışı' yaparak, 'birilerinin peşine takılarak' yanlış yollara sapılıyor?

MALKOÇ: Din ve toplum ilişkilerini, din ve devlet ilişkilerini sürdürülebilir bir zemine oturtmadan, bireyin yaşamında dinin etki alanını belirlemeden ,bu konudaki  sorun ve istismarın bitmesi mümkün değildir. Bilim ve din ilişkisini, eğitimli insanların bir kısmının dahi tam anlayamadığı bir toplumda yaşıyoruz.

Laiklik olmadan inançözgürlüğü sağlanamaz. Laiklik anlaşılmadan, demokrasi sağlıklı işlemez. Demokrasi olmadan hukukun kuralları formalite ve göstermelik olur. Hukukun üstünlüğü yok ise, bireysel hak ve hürriyetlerden söz etmek mümkün değildir. Devletin kanun, kural ve yönetim şeklini, dini esaslar belirlemiyorsa, dinin toplumdaki yeri ve fonksiyonu nedir? Biz daha bunun kavgasını asırlardır bitirememişiz. Anayasal yurttaşlık kavramında, dini aidiyetler bir yurttaşa imtiyaz, üstünlük, farklılık sağlamaz. Diğerlerinden değersiz görülmesine de kapı aralayamaz.

Günümüzdeki din tartışmaları, kavgaları dindar ve tanrıtanımazlar arasında geçmemektedir.

İslam tarihinde de, diğer dinler tarihinde de bunun çok örnekleri vardır. Kimin baş olacağı kavgasında, dini inançteferruattan ibarettir. Bir dini inanç ahlak ve adalet üretemiyorsa, kişiler arasındaki sevgi ve güven bağlarını pekiştiremiyorsa, toplumsal dayanışmaya katkı sağlayamıyorsa, doğaya ve diğer canlılara, farklı inançlara saygılı davranmayı başaramıyorsa,

Bana söyler misiniz, bu inancın amacı nedir, yokluğunda ne kaybedebilirim?

İnsani yolculuğumuzda, dünyada bulunma maksadımızda, yaratılış gayemizde, anlam arayışımızda, Yaradan ile olan bağımızda bir inançbağına ihtiyacımız vardır.

Maalesef çoğunluğu Müslüman olan toplumumuzda dini inançbağları, dinin toplumdaki yeri ve algısı İslam`ın ana ilkeleri ve temel öğretileriyle çelişmektedir.

Bu kervan böyle yürüdüğü müddetçe, güzergâh arayışlarımız hep sürecektir.

AY: Son eseriniz 'derleme' şeklinde yapılmış. 'Türküler bizi söyler, şarkılar bizi özler' deki 'özler ve söyler' kelimelerini özellikle koymuşsunuz; Neden?

MALKOÇ: On yedi yıl önceki iki ciltlik kitabımın adı: 'Türküler Bizi Söyler'di. Yeni baskısına şarkılar da ekleyince, 'şarkılar bizi özler' cümlesi ile bir kafiye oluşturdum. Halk türkülerinin sesinde, çığlığında, motiflerinde Anadolu`dan yükselen bir ses vardır. Bazen hüzün, bazen coşku, bazen neşe, bazen isyan şekline bürünür bu ses. Her nağmesinde kendinizi bulursunuz. Gidemediğiniz yerlerin kokusunu, giremediğiniz gönüllerin sıcaklığını hissedersiniz türkülerde. Yöre yöre, il il tanırım türküleri, ozanları, kaynak kişileri. Bir şehir adı duyduğumda, yörenin türküleri, melodileri, ozanları, aşıkları gelir aklıma önce. Bazılarının da turistik yerler, mutfak kültürü gelebilir. Bundan dolayıdır ki, benim söyleyemediğim, beni aşan bazı anlatımları türküler dile getirmiş. Bundan dolayıdır ki üretilen bu melodiler boşuna değil, bizi söyler, bizden sözler, bizce söyler, bizim için söyler.

Okunmayan bir kitap garip kaldığı gibi, dinlenmeyen bir şarkı da öksüz gibidir. Bestekârı, güftecisi, saz heyeti, belki de çoktandır göçmüştür bu dünyadan; Ve şimdi o şarkılar dinleyecek bir kulak ister, anlayacak bir yürek ister. Bundan dolayıdır ki, şarkılar bizi özler. İnsanileşme katsayımızı artırmak için türkülere de şarkılarla da ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

AY: Türkülerde yöresel dil ve kelimeler kullanılmıştır. Yöresel kelimelerin açıklamasını koysaydınız, insanlar türkü söylerken anlamını da bilerek okurlardı. Bazı türkülerde açıklamalara yer vermişsiniz; Neler söylersiniz?

MALKOÇ: Kitabımda türküleri yöresine göre, şarkıları makamlarına göre sıraladım. Her eserin altında yöresi, kaynak kişisi, bestekârı, güftekârı, makamı, usulü yazılmıştır. Eserlerde geçen bazı kelimelerin
günlük dildeki karşılıklarını sözlük şeklinde sonuna ekledim. Yöresel bazı kelimeler ise, bölgede farklı anlamlara gelebiliyor. Özgün şeklinde kalmasına özen gösterdim. Sözlükte gözümden kaçan kelimeleri de ilgi duyanlar, literatür taraması yaparak ne anlama geldiğini bulabilirler. Bir eseri, farklı on sanatçıdan dinleyin. Bazı kelimelerin de değişik okunduğunu gözlemleyebilirsiniz.

AY: Bir yurttaş olarak Ali Rıza Malkoç`un hedefi nedir? Nasıl bir ülkede yaşamak istiyor?!...

MALKOÇ: Önce amacımı belirteyim, sonra hedeflerimi sıralayayım. Nasıl bir ülkede yaşamak istediğimizden öte, ülke için ne yaptığımız, neleri yapamadığımız, neleri sineye çektiğimiz, neleri görmezlikten geldiğimiz önemli değil midir? Beğenmesek de, istediğimiz bir düzeyde olmasa da gidecek, sığınacak,hayalini kurduğum başka bir ülke yok ki.. Tüm dünyayı bilim, kültür, medeniyet, sanat gözüyle gezmek, gözlemlemek isterim. Ama öncelikle yaşadığım ve kader birliğimiz olan toplumun ve yurt edindiğim toprakların daha yaşanabilir bir kıvamda olmasını arzu ederim.

Bu uğurda  

Kabul edilebilir bir 'yaşam merdiveni'

Yolda bırakmayacak 'yaşam donanımları'

'En güzele yürüyen' bir rehber

Her bireyi kucaklayan 'Hukuk Aşkı'

Yanıltmayan bir 'Güzergâh Arayışı'

Duygularımızı pekiştiren 'Nostalji Harmanı'

Yaşanılabilir bir dünya için 'Organize Toplum'

Kimseyi dışarda bırakmayan 'Anadolu Ortak Aşk Medeniyeti'

Evrensel hakkaniyet bilincine davet eden 'Adalet Sevdam Benim'

Edebiyatın yaşam sevinci aşılayan etkisiyle 'Bu şiirde özne Sensin'

Ü retim, dayanışma, birlikte yaşama, inovasyon kurgulu 'Mutluköy'

Kısa ve öz kalbi ve düşünsel reçeteler sunan 'Özdeyişler'

Denemelerle, yaşamı yorumlayan 'Suya ve Sabuna Dokunan Yazılar'

Kitap okuma sevgisini özendiren  'Kitap inceleme Yazıları'

Eserleriyle amaçve hedeflerimi kalıcı ve yazılı hale getirdim. Bu üretim ve arayışlarım devam ediyor.

Söyleşiye sığamayan öneri, teori ve öngörülerimi merak edenler, kitaplarıma başvurabilirler.

Umarım anlatımların anlaşılır ve bilgilendirici olmuştur.

AY: Söyleşimize vakit ayırdığınız için  Teşekkürler;

MALKOÇ: Ben teşekkür ederim. Soruları özenle hazırlamışsınız. Bana da farklı bir platformda çalışmalarımı anlatma imkânı sunmuş oldunuz.