İDDEF'ten yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Kabore, Türkiye'nin, dünyadaki mazlumlara her daim yardım elini uzatırken aynı zamanda üretmelerini de sağlayan projeler geliştirdiğini vurguladı. Özellikle Afrika'daki ülkelerin yoksullukla mücadele ederken verilen eğitimler ve çalışmalarla zirai faaliyetler gerçekleştirdiğini ifade eden Kabore, İDDEF'in de bu çerçevede Afrikalı Müslümanlara bir diğer değişle "balık tutmayı" öğrettiğini aktardı. Kabore, ziraat ve hayvancılık konusunda yardım beklediklerini, kendilerinin de üretime geçmek istedikleri dile getirdi. Külliye, su kuyuları, kurban faaliyetleri, hoca evleri, mescit ve medreseler, ramazan ve iftar programları gibi desteklerin önemini vurgulayan Kabore, şu değerlendirmeyi yaptı: "Bunların hepsi için teşekkür ederiz. Biz eğer mümkün olursa ziraat ve hayvancılık konusunda da yardım bekliyoruz. Afrika'nın genel olarak toprakları zengin. Müslümanlar ve özellikle talebelerimizi dilencilikten uzak tutmamız lazım. Bizim üretmemiz gerekiyor. Özellikle toprağın işlenmesi gerekiyor. Müslümanlar Afrika'da genel olarak körfez ülkelerinden gelen yardımlara endeksli İslam hayat biçimiyle yaşıyorlar. Baktığımız zaman en fakir ülkeler İslam ülkeleri. Neden? Çünkü bizler Afrika'da öğlene kadar yatıyoruz. Gayrimüslimler ise her alanda çalışıyor ve toprağı işliyor. Müslümanlar öğlene kadar yatıp sadece kendilerine gelen yardımlarla geçinmeye çalışıyor. Gayrimüslimler ise ticareti, toprağı, hayvancılığı her şeyi kendine fırsat bilip çalışıyor. Eğer bizler Müslümanların güçlenmesini istiyorsak çalışmalıyız. Bizler ziraata elverişli toprağımızı işler, hayvancılıkla uğraşırsak dışarıdan da gelen yardımlarla birlikte büyük ölçüde bu hizmetlerin gelişmesini sağlarız. Bazı çok kurak Afrika ülkeleri var. Hatta içmeye bile sağlıklı su bulmak zor ama 10 metre yerin altına inildiğinde sular var ve içilebiliyor. İnsanlar açlıktan yata yata ölüyorlar. Çünkü Batı böyle alıştırdı ve dediler ki 'Siz çalışmayın biz sizi yediririz.' Bu çok yanlış."