AK Parti’nin 21 yıllık iktidarında çok fazla dernek/vakıf kuruldu. Bunların çoğu Bakanlıklar ile Belediyeler ile ortak projeler yaparak, ihalelere girerek güçlendiler. Özellikle “eğitim (liseler-ortaokullar), üniversite,” özel alanları oldu.

Milli Gençlik Vakfı (MGV); “Necmettin Erbakan’ın direktifi ile 1975 yılında kurulmuş vakıftır. Millî Görüş hareketi üyesidir. 28 Şubat Süreci sonrası yaşanan gelişmelere bağlı olarak 2004 yılında kapatılmıştır. Günümüzde Anadolu Gençlik Derneği adı altında çalışmalarına devam etmektedir.”

O zaman AG’yi ciddiye alalım ve araştıralım.

Kurucu: Rahmetli Necmettin Erbakan

Başkan: Salih Turhan, eğitim üzerine yüksek lisansını tamamlamış. Saadet Partisi Genel İdare Kurulu üyesi olup,

10 Ağustos 2011 den itibaren Anadolu Gençlik Derneği Genel Başkanlığı görevini yürütmektedir. Demek ki, Derneğin Saadet Partisi ile organik bağı var. Peki, Saadet Partisi, Gelecek Partisi ile TBMM’de Grup oluşturduklarına göre SN. Ahmet Davutoğlu ve Sn. Selçuk Özdağ’da bu derneğin festivallerle ilgili açıklamasına katılıyor mu?

Demek ki, medyada yer aldığı gibi iki ayrı dernek yok, tek dernek. Bu etik değil. Tamamıyla algı operasyonu, yakışmamış…

Anadolu Gençlik Derneği (AGD) web sayfasından; “Komşumuz açken tok yatmayı kendimiz için utanç vesilesi sayıyoruz ve insanların yararına en azından yoldaki bir taşı kaldırmaya sevk etmeyen her türlü boş inançtan uzak olmayı yeğliyoruz. Tutarlılığı olmayan siyasi anlayışları, vicdanları karartacak boyutlara ulaşan eğlence tutkusunu, sömürü üzerine kurulmuş zenginliği, ahlaktan yoksun bilgiyi, paylaşmayı zarar kabul eden ekonomik anlayışları, insan oluşu önemsemeyen bilim ve teknolojiyi, haksızlara karşı sus pus olan bir din anlayışını toplumun bozulmasında ve milletlerin yok oluşunda en etkili faktörler olarak görüyoruz.”

1/ Bu dernekte dini referanslarla yürümeye çalışıyor. Hz. Muhammed tarafından söylendiği gibi “komşumuz açken tok yatmak” sözü düstur edilmiş. Ama 21 yıllık Ak Parti bile bunu başaramadı. 

2/ Kapalı/genel sözcüklerle kimi suçladığı belli olmuyor yani net değil;

a/ Tutarlılığı olmayan hangi siyasi anlayışlar?

b/ Vicdanları karartacak boyutlara ulaşan hangi eğlenceler?

c/ Sömürü üzerine kurulmuş zenginliği,

d/ Ahlaktan yoksun hangi bilgiyi?

e/ Paylaşmayı zarar kabul eden ekonomik anlayışları,

f/ İnsan oluşu önemsemeyen hangi bilim ve teknolojiyi?

g/ Haksızlara karşı sus pus olan hangi din anlayışını?

h/ Toplumun bozulmasında ve milletlerin yok oluşunda en etkili faktörler olarak hangi araştırmalar sonucunda görüyorsunuz?

Şimdi gelelim festival açıklamasına;

“Son günlerde sözde festival adı verilen konser ve etkinliklerde yaşanan ahlâksızlıkların artmasıyla birlikte toplumun farklı kesimlerinden tepkiler gelmeye devam ediyor.”

A/ Yaşanan ahlaksızlıklar neler? Hangi kesimlerden tepki gelmiş? Etkinliklere katılan yüzbinler ahlaksız mı?

 “Kültür ve sanat, milletlerin tarih boyunca ürettikleri maddi ve manevi değerler doğrultusunda ortaya çıkmaktadır. Nitekim bu değerler de toplumdan beslenmektedir. Milletimiz gelenek ve görenekleri, değerleri ile varlığını devam ettirmektedir. Toplumlar öz dinamiklerinin kültür ve sanat üretimleriyle iyiye, güzele ve hakikate yönelirler. Bu üretimler bir sonraki nesillere de aktarılır.”

B/ Katıldığımız, bilinen doğru cümleler…

“Edebiyat, müzik, sinema, tiyatro, resim vb. kültür ve sanatın birçok üretim alanında taklitçilik sonraki nesilleri de kimliksiz bırakacaktır. Unutulmamalıdır ki, hangi türden veya hangi seviyede olursa olsun kültür bir insanlık ortamı elde edebilmeyi sağlar. Taklitçi kültür ve sanat anlayışıyla elde edilen insanlık ortamı, bizatihi insanlığın kendisinde derin bir kimlik bunalımına sebep olmaktadır” ifadelerine yer verildi.”

C/ Taklitçilikten ne kastedilmiş? Taklitçi kültürler neler? Bu taklitçi kültürler o kadar güçlü mü ki, kimlik bunalımına sebep oluyor? Bunu hangi araştırma sonucu tespit ettiniz…

Biz dernek/vakıf vb. hangi kuruluş olursa olsun, kendi amaçlarını başkaları da istemiyor/istiyor gibi göstermelerine karşı olup, yaptıkları tanımların ne olduğunu açıkça belirtmeleri gerektiğine inanıyoruz. AG’nin yaptığı bu açıklamanın da geçersiz, üzerinde durulacak bir konu olmadığına inanıyoruz…