Popüler Kültürün Dayatmalarına Karşı 'Aileye Sahip Çıkmak' başlıklı benimle yapılan bu konuşma Feyz Dergisi`nin 2012 yılı Nisan ayında yayınlanan 250. Sayısında yayınlandı.

 

Şimdi adını ve simasını hatırlamadığım bir gençbir toplantıda üniversitede okuduğunu ve benimle popüler kültür ve aile konusunda benimle röportaj yapmak istediğini söyledi. İlk defa karşılaştığım gence 'olur' dedim. Ne adına, kim adına röportaj yapacağını sormadım. Toplantılarda bizim de bir ustaya zamanında heyecanlı heyecanlı anlatımlarımıza ve bu tür isteklerimize yordum gencin davranışını da. Ayrıca ilk defa karşılaşmıştık ve tanımıyorduk birbirimizi. Telefon numaramı verdim ama açık söyleyeyim ki beni arayacağına dair hiçbir izlenim oluşturmamıştı bende. 

 

Ama yanılttı beni. Aradan biraz zaman geçti, aradı. Erteledim. Sonra yine aradı, 'peki' dedim. Çemberlitaş`taki, Türk Ocağı`nda buluşalım dedim. Mezarların arasında akşam karanlığında buluştuk. Konuşmaya başladık. Yazılı sorular da hazırlamamıştı. Cep telefonuna kayıt yapıyordu. Sorularını soruyordu. Ben de irticalen cevaplandırıyordum. Konuşmamız sohbet formuna evrilmişti.

 

İlk sorusunu sorduğu zaman konusuna hakim olduğunu hemen anladım. Kendimi toparladım. Mahcup ta oldum. O gençsordu. Ben coşkunluk içerisinde söyledim.

 

Yaptığım en iyi şeylerden birisinin bu konuşma olduğunu hep düşündüm. Aradan on yıl geçti. Onca söylediklerimi bu denli güçlü hale getiren gençkardeşi de hep merak eder dururum. 

Şimdi 'Aileye Sahip Çıkmak' başlıklı sohbet ile sizi baş başa bırakıyorum.

SORU: Popüler kültür insanları nasıl etkiliyor, toplumun düşünce kalıplarında büyük değişiklikler var mı?

CEVAP: Popüler kültür toplumu gündelik düşünmeye, eylemde bulunmaya yönelik bir biçimde etkiliyor. Esasında düşünceyi çok karmaşık hale getiriyor. Sistemsiz, oynak bir düşünce biçimi olarak toplumda bir durum ortaya çıkartıyor. Şöyle ki insanlar çok kolay çok yanlış şeylere inanabiliyor. Çok kolay, hatalı ve yanlış davranışları sergileyebiliyor. Mesela popüler kültür sana büyük olduğunu iddia ettiği bir sanatçıyı sunuyor. Diyor ki, bu bir dünya starıdır; Halbuki bu sanatçı hiçbir biçimde insana ve dünyaya model olabilecek nitelikler taşımımayabiliyor. Taşımamakla birlikte popüler kültürün aygıtları bu şahsı çok büyük bir sanatçıymış gibi topluma sunabiliyor ve bizim toplumumuzdaki ve dünyadaki gençler de bunlara özenebiliyor. Çok basit bir örnek daha vereyim. Mesela Mc Donalds, aynı zamanda bir popüler kültür üretim aracıdır. Bugün Mc Donalds`ın popüler kültür dayatması sonucu Türk toplumunda insanlarımız, hatta mütedeyyin insanlarımız bile iftarlarını Mc Donalds`larda açıyor. Başı kapalı kızlarımızın, kadınlarımızın çocuklarını yanına alıp Mc Donalds`da iftarlarını açtıklarını hatta kuyruk oluşturduklarını ben bizzat gözlemledim. Bu noktada popüler kültürün çok etkileyici ve baskı altına alıcı unsuru var ve insanları, toplumları düşünmeden güdüleme özelliğine sahip. Hakeza bir kitap için 'dünyanın en fazla satan kitabı' deniliyor ve Türkiye`de de en fazla satan kitap oluyor. Ama kitabın içeriğine baktığımızda tamamen Müslüman ve Türk halkının toplumsal, ahlaki ve karakter yapısının çok dışında bir kitap olduğunu görüyoruz. 

Günümüzde çocuklarla ailelerin, ebeveynlerin anlaşamamaları çok fazla. Boşanma oranları olağan üstü arttı. Bugün öğrendim, bir tanıdığımın 3 çocuğu var. Ü çü de evli, üçü de boşanmış. Burada bir sorun var. Dolayısıyla bu durumun popüler kültürün dayattığı hafif gevşek kültürel davranış ve düşüncelerden kaynaklandığı kanaatindeyim. Günümüzde evliliklerin birçoğu artık 'olursa olur, olmazsa olmaz',  veya 'deneme evliliği' mantığıyla kuruluyor. Yani evlilik ve aile gibi kutsal değerlere de artık popüler kültürün dayatmaları sonucunda biz böyle bakar olduk. Bunda kitle iletişim araçlarının rolü büyük tabi. 

Popüler nedir? Gelip geçici ama toplumu kısa süreliğine etkileyen düşünce biçimi, eylem biçimi; Televizyonlar, sinema ürünleri; hepsi ama hepsi bu kültürü ciddi bir biçimde dayattı. Yine bir örnek vereyim ve bu kavramı tırnak içinde kullanayım: Son zamanlarda karşı tarafı aşağılama ve hakaret ifadesi 'geri zekalı' kavramı yaygın. Geri zekalı kavramını topluma 'Çok Güzel Hareketler Bunlar' tiyatro oyununun dayattığını görüyoruz. Halbuki bunları oynayan ekibin topluma güzel olanı model olarak sunma görevi ve sorumluluğu var. Ama toplumun en küçüğünden en büyüğüne kadar sokakta on binlerce insan 'geri zekalı' ifadesini kullanıyor. Telefon konuşmalarında da en çok kullanılan hitap biçimlerinden. 

`height=

Yine hiçolmadık bir biçimde bir televizyon dizisinde ilk defa bir kadına 'bir gecelik ilişki' için 150.000 dolar teklif edildi. Bu bizim televizyon tarihimizde olmadık bir şeydir. Yani Müslüman bir toplumun televizyonunda böyle bir şey oldu. Bunlar olumsuz bir düşünceyi ve fiili topluma zerk etmektir. Maalesef başarılı da olunuyor.

SORU: Bizim halkımızın duygusal kotları var. Gerçekle film arasında bir ayrıma gitmeden etkileniyor diyebilir miyiz? Olaylara bakışımızın ve değerlendirmemizin referansları değişiyor bir bakıma, değil mi?

CEVAP: Tabi bütün bunlar gerçektende popüler kültürün ülkemizde ne kadar önemli tahribatlar açtığını ortaya koymaktadır. Dine bakışımızı, kutsal değerlere bakışımızı, sosyal hayattaki ilişkilerimizi, ilişkilerin insani merkezli mi olacağı, menfaat merkezli mi olacağından tutun da her şeyimizi ister istemez etkiliyor. Bir zamanlar bu anlamda 'köşe dönmeci' bir anlayış vardı. 

SORU: Sanıldığı gibi popüler kültür ya da başka bir şey, toplumda yapısal değişikliklere yol açtı mı?

CEVAP: Yapısal değişiklikler anlamında hem de çok olumsuzluklara yol açtı. Sosyolojik anlamda baktığımızda toplumdaki yapısal dönüşüm olumlu da olabilir olumsuz da. Örneğin, kültürümüz yok oldu` kavramı sosyolojik bir kavram değildir. Kültürümüz dönüştü, değişti, farklılaştı ifadeleri sosyolojiye daha uygundur. Popüler kültür toplumsal değerleri, normları, kuralları, kaideleri, ilişkileri çok olumsuz biçimde etkiledi. Eskiden 'biz kahramanız, biz Osmanlı torunlarıyız, yeryüzüne adalet taşıyan bir milletiz' gibi sözler kullanırdık. Yardım severdik, misafirperverdik; Şimdi bakıyorsun gençlerde de çok gözlemliyorum, menfaat eksenli ilişkiler ön planda. Çok idealist, çok fedakar insan ve grupları da ortaya az da olsa çıkıyor. Ama onlar da, 'acaba ben de mi yanlış yapıyorum' düşüncesi çatışmasını yaşayabiliyorlar. Buradan hareketle 'enayi' kelimesinin değişik tamlamalarda ve çeşitli biçimlerde kullanılmasının artması da bu duruma delil. Yani dolaylı yada doğrudan etkiliyor. Bu dayatma insanı öyle düşündürüyor: 'Ben mi hata yapıyorum; ' Halbuki o doğru yapıyor, biliyor yüzde yüz doğru yaptığını, doğru davranış da bulunduğundan emin. Ama bu olumsuz dayatma onu da yer yer kendine sorgulatıyor. Kendini sorgulamasa bile yakın çevresi onu şiddetli bir biçimde sorgulayabiliyor. Karmaşık ve içinden çıkılması zor bir durum.

Peki bu toplum, popüler kültürün ürünlerini yeni yeni mi hazmediyor? Yoksa büyük bir değişiklik meydana geldi mi popüler kültürle birlikte? 

Popüler kültür, selin önünde katılmaktır. Sel geldiğinde her şeyi birbirine karıştırarak götürür. Canlı ve cansız, insan ile odun sel için aynı şeydir. Popüler kültür de bizi önüne katıyor ve 'şunu tüketeceksin, şunu alacaksın' diyor. Karar verme özgürlüğümüzü elimizden alıyor. Günümüzde popüler kültür sayesinde 'insanın özgürleşmesini' değil 'insanın köleleşmesini' esas sorun olarak görebiliriz. 

Bir mağazaya giriyoruz. Satış görevlisi bize sınırlı ve sağlıklı da olmayabilen ürünleri göstererek, 'bunu tercih ediyorlar; ' diyor. Yani zaten hazır olan alıcıyı avlama yöntemi. Başka bir örnek 'Tavsiye edilen anahtar fiyatı'. Hayır kardeşim, 'ben uzun burunlu ayakkabı tercih etmiyorum, kısa burunlu ayakkabı tercih ediyorum' diyemiyoruz. Görevlinin 'hayır, uzun burunluyu tercih ediyorlar; ' sözü kanun yerine geçiyor adeta. Peki, insanların tercihini kim belirliyor. Yine onlar belirliyor. Moda dediğimiz durumu kim ortaya koyuyor, onlar koyuyor ve insanın olması gereken özgür iradesine ipotek koyabiliyorlar. 

Esasında insanlık hiçbir tarihte bu kadar özgürlüğünü kaybetmedi.

(Önümüzdeki Hafta Devam Edeceğiz.)