Ve nihayet Devlet Tiyatroları 'perde' dedi ve ben de ilk oyunuma koşa koşa gittim. Bu hafta payıma düşen oyunsa Jozef Bieder`in Yıldızının Parladığı anlar (Aksesuarcı) 

İlk bakışta biraz karmaşık gibi görünse de oyunun ismi konusuna bakınca ve hele de izleyince tam manasıyla anlıyor insan. 

Tek kişilik bir oyun diyebiliriz, oyunun bitmesine beş dakika kala bir oyuncu daha dahil oluyor fakat işin büyük bölümünü Ali İpin üstleniyor.

`height=

Aksesuarcı burada oyunlar için aksesuar yapan biri. Fakat bir gün salona girince karşısında kalabalık bir izleyici topluluğu görür. Aslında o günkü oyun iptal edilmiştir fakat izleyicilere haber verilmemiştir. Dolayısıyla bütün izleyiciler durumdan habersiz yerlerini almış, oyunun başlamasını beklemektedir. 

Aksesuarcı yaşlı biridir. Aslında hayatında olmak isteyip de olamadığı o kadar çok şey vardır ki, mesela balet olmak, mesela şarkıcı olmak. Hani zaman zaman bizlerde bir fırsatını bulduğumuzda kendimizi anlatırız ya, yapmak isteyip yapamadıklarımızı, kendimizi görmek istediğimiz yeri kendi lisanımızca anlatırız ya ve aslında bulunduğumuz yerin çok ama çok üstlerine layığızdır hep;

İşte bu aksesuarcı tam da bunu anlatıyor izleyicisine. Aslında yine bize bizi anlattı bir oyun. 

Kendimizi başarılı birileriyle kıyaslarız ve bu kıyaslamanın sonunda yine en iyi olan bizizdir. 

Ama şunu itiraf etmem gerekir ki aksesuarcı işine gerçekten aşık; Sanata ve sanatçıya da öyle. Kim bilir belki de sanatçılara gıpta ediyordur. 

Ve sahnedeki aksesuarlar; Eski eşyalara merakımdan, oyunu izlerken gözüm hep sağda solda oldu. Eski şamdanlar, koltuklar, mumlar, karaflar, kadehler, porselen bebekler;

Ve bir de sürpriz oyuncu vardı; Tatlı küçük bir köpek. Sahnede bir köpek görmek keyifliydi. İnsanlar oyuncuyu bırakıp köpeğe odaklandı ama gerçekten bu ilgiyi hak edecek bir sevimliliği vardı. Oyun içinde minik bir rolü olsa da hakkını verdi doğrusu. 

Ve oyunun sonu dramatik bir şekilde bitti. Sonunu anlatmayacağım fakat şunu diyebilirim ki insan ve insanın peşinden gelen her ne varsa, buna ister kader deyin, ister başka bir şey, o şey her yerde aynı.

Dünyanın neresinde olursanız olun, hayaller, gerçekler, dramlar, beklentiler ve sonlar hep aynı;

Güzel bir oyundu, tebrik ediyorum.