Hamiş: Bu yazıyı 27 Mart Cuma günü ebediyet yurduna sırlanan Nafi Baba Camii nin gönüllü müezzini Cafer Vergili amcamızın ruhuna ithaf ediyorum. Ruhu için Fatiha lar okuyalım.

Şehidlik Dergâhı nda bağ bozumunun yaşandığı günlerden biriydi, mevsim hazan mevsimi... Telefondan Seyyid Rıza Baba ses verdi: 'Vakıf tecrübelerinizden istifade etmek isteriz. Müsait vaktinizde Ehl-i Beyt kapısına gelebilir misiniz? Sohbet edelim. Çünkü bizim yolumuz sohbet yoludur ve dahi kalpten kalbe yol vardır.'

-Emriniz olur, dedikten sonra muhibbi olduğumuz kapıya vardım, kelâmı Bizim Yunus devraldı:

Yunus söyler sözü Kalü Bela dan,
Mucizat Nebi den, mürvet Ali den,
Biz de böyle işittik bir uludan,
Er yarın hakk divanında belli olur.

Dediler ki, şu kadar zamandır hamilik çalışması yapıyorsunuz. Nedir hamilik?

Dedim ki, hamilik kardeşlik dili geliştirmektir, gönlün dil olup konuşmasıdır. Hamilik birlik ve dirlik içre olmaktır. Tevhid de bu değil midir zaten? Tevhidin en temel ve kutlu prensibi birlik ve beraberlik içerisinde sadece Hakkı haykırarak, kendinden vazgeçmek değil midir!

Hamilik men aref sırrına vâkıf olmaktır.

Hamilik, adaleti yaygınlaştırma, arınma, fedakârlılık ve 'men aref' sırana vâkıf olmaktır. Hamilik sadece vermeye dayalı, hayat boyu kardeşleşme münasebetidir.

İnsan yalnız; Yapayalnız olan insan, evde de, okulda da, piyasada da neyi, nasıl yapabileceğini bilemiyor. İnsana yolda yoldaş lazım. İnsana sosyal destek lazım... Hamilik, işte o yoldaki yoldaş ve destekçiden, Hakk davetçisi işaretçiden başka bir şey değildir. Ve dahi aşktır hamilik. İlahi aşk.... Gönül mahza dile dönüşüp ukbâ sırlarını keşfetmeden maşukuna ulaşamaz. Bu noktada sözü Şehidlik Dergâhı postnî şini Mehmed Abdünnafi Baba nın (ks) halifelerinden, Tekirdağ Belediye reislerinden Hasan Cemali Baba (ks) aldı:

Aşksız vuslat, ruhsuz sû ret gibidir.

'Â şığı mâşukuna eriştiren aşktır. Aşksız vuslat, ruhsuz sû ret gibidir. Ruhsuz suretten bir zevk hâsıl olmadığı gibi, aşksız vuslatın da lezzeti olmaz azî zim. İyi anla!... Hakk aşığına mutlaka bir rehber bulmak lazım gerekir azî zim. Muhakkak ki Allah hakkı söyler ve doğru yola iletir.

Tarikatimiz bir süredir ehil olmayan kimselerin ellerine kalmıştır. Şeriatin 'ş'sinden, tarikatin 't'sinden, marifetin 'm'sinden, hakikatin 'h'sinden haberi olmayan bir takım babalar meydana çıkmıştır. Bunlar kendi zanlarınca, bilip bilmeden bazı icatlarda bulunarak saf tâliplerin yollarını şaşırttılar. Hâlbuki yüce erkânımızın, sonradan eklenecek herhangi bir tasarrufu kabul etmeyeceği âşikârdır.'

Nazar-ı Cemâli Baba seçer kallâşı

Cevherle karışmış olsa çay taşı

Taklî d kabul etmez asla Bektâşî

Kem ayârı tanur çeşm-i urefâ

Hamilik sığınma sahnesidir.

Hayatta kaybolduğunu fark edenlerin, kaybolmak üzere olduğunu görenlerin bulduğu bir sığınma sahnesi bir tutamaktır hamilik.

Kaybolan insanın ilk sorusu 'Ne yapıyorum ben?' olur. Kaybolduklarını hissetmeye başlayanlar ise 'Bu kayboluşu nasıl engelleyebiliriz?' sorusunu yüksek sesle sorar yahut, sormalıdır.

Hami hayat adamıdır.

Hami hayat adamıdır, hayatın içinden gelir ve gelenekle birleşir, gelenekle kadim medeniyetle;

Hamiler, ilhamını, bin yıl önce Horasan illerini şenlendiren Hasan Harakani Hazretleri`nden gücünü ise biiznillah ihlâs ve samimiyetten alır.

Ali gibi yiğit, zülfikar gibi kılıçbulunmaz.

'Peki yiğitlik nedir?' dediler.

-Dedim ki Efendimiz Muhammed Mustafa Sallahu Aleyhi Sellem buyurdular ki: 'Lâ fetâ illâ Ali lâ seyfe ilâ zülfikâr/Ali gibi yiğit, zülfikar gibi kılıçbulunmaz.'

Ali yi zikretmek ibadettir.'

Bu noktada sözü hazirundan Abdal Selman aldı. Efendimiz (sav) buyurdular ki: 'Zikr-i Ali ibâdetün/Ali yi zikretmek ibadettir.' Bâdehû , gözlerini yumdu, dili yerine gönlü zikretmeye  başladı:

Hayırlar fethola, şerler defola.

'Bism-i şâh, Allah Allah! Akşamlar hayrola, hayırlar fethola, şerler defola. Müminler ber-murâd ola, münkirler mâtola, münafıklar berbâd ola. Allah Allah! Demler dâim, cemler kāim, ibadetler sahih ve sâlim ola. Gönüller şâd ola, meydanlar âbâd ola, meclisler küşâd ola.

Allah Allah!

Allah Allah!  Er Hak Muhammed Ali cümlemize muî n ve zahî r ve dest-gî r ola. On iki imam ve on dört masû m-ı pâkân efendilerimizin hayır himmetleri üzerlerimizde hâzır ve nâzır ola. Hemî şe iltifat-ı ulyâları ve rû hâniyyet-i aliyyeleri yâr ve yâverimiz ola. Çağırdığımız demde feryâd-reslerimiz ola. Muhabbetleri dâim ve kāim ola.

Allah Allah!

Allah Allah! Nazar-ı şerî fleri zâhirlerimizi mâmur, bâtınlarımızı pür-nû r eyleye. Hazret-i Hakk-ı veliyy-i mutlak rütbe-i alâları der-i sahrâ-yı mahşer bâ-şehî dân-ı Kerbelâ cümlemizi haşr ü cem eyleye.

Allah Allah!

Allah Allah! Tâcü`l-ârifî n, gavsü`l-vâsılî n, sultânü`l-âşıkīn, pî rimiz, üstâdımız, melce-i melâzımız Hz. Seyyid Muhammed Hünkâr Hacı Bektâş-i Veliyy-i Horasâniyyü`n-Nî şâbû rî -kaddese`llāhü sırrahü`l-âlî ve`l-celî - efendimiz hazretlerinin himmet-i ulyâları ve rû hâniyyet-i aliyyeleri üzerimizde sâyebân ola. Sülû künde sâbit-kadem edip kötü işlerde bulundurmaya. Nâmerde muhtâçettirmeye. Zevk-i vicdân, ilm-ü irfân, kemâl-i hâl, fütû hât-ı kısmet kerem ve inâyet eyleye.

Allah Allah!

Allah Allah! Mefhar-i ehl-i î mân Hazret-i Balım Sultan, Sarı İsmâil Sultan, Hacim Sultan, Seyyid Ali Sultan, Abdal Mû sâ Sultan, Kaygusuz Sultan, Şahkulu Sultan, Mansû r Baba Sultan ve gelmiş geçmiş dedebaba sultanlar ve bilhassa mürşid-i muhteremimiz Seyyid Mehmed Abdünnafi Baba Hazretleri nin himmetleri hâzır, kerâmetleri bâhir, velâyetleri nâzırımız ola. Her geldikçe hakkımızda hayırlısını ihsan eyleye. Güçişlerimizi âsan, müşkil işlerimizi halleyleye.

Allah Allah!

Allah Allah! Nefeslerimizi keskin, tî ğlerimizi bürran, dî delerimizi bî nâ, kalplerimizi musaffâ eyleye. Çerağ sahiplerinin çerağları rû şen ola. Hayır sahiplerinin hayrı kabû l ola. Kurban sahiplerinin kurbanları makbû l ola.

Allah Allah!

Allah Allah! Deryada ve karada olan ehl-i î mân can kardeşlerimize sıhhat ve selâmet ihsân eyleye. Ve bu tarî k-ı aliyyeden güzerân eden ehl-i î mân canların rû h-ı revânları şâd ü handân ola.

Allah Allah!

Allah Allah! Huccâc-ı müslimî ne ve guzât-ı müsâfirî ne hayırlı selâmet ihsân eyleye. Namazlarımız, niyazlarımız, erkânlarımız pesendî de-i bârigâh-ı kibriyâ ola.

Hastalarımıza şifâ, borçlularımıza edâ, bi-gayri hakkın esir ve mahbus olanlarımıza hayırlısıyla halâs nasî b eyleyip gāib hazî nesinden merzû k eyleye.

Hû !

İnâyet-i seyyid-i kâinat, sırr-ı Murtazâ Alî , dem-i pî r hünkâr Hacı Bektâş-i Velî ve çerâğ-ı kānû n-ı evliyâ ebed ola. Gerçek erenlerimizin demine, devrânına hû !'