Sübliminal mesaj kavramı uzun zamandır dikkatimi çekiyordu. Son zamanlarda ise gerek televizyon ve gazetelerde gerekse sosyal medyada kendine çokça yer bulmaya başladı. Sefer Darıcı`nın kitabını, bu konuya karşı oluşan yoğun ilgim sonrasında elime aldım. Kitabın ilk bölümlerinde algı, ikna süreçleri, müzik imgesi, renk imgesi vb kavramlar uzun uzun ders kitabı yoğunluğunda işlenmiş. Ve bu durum da okuyucuda, her şeyi bir kitapla verme gayreti` içine girilmiş hissi uyandırabilir. Konunun özünden uzaklaşıp ilişkili, az ilişkili hatta ilişkisiz bile görülebilecek her şey örnekleriyle sıralanmış. Kitabın yarısından fazlası bu şekilde sürüp gidiyor. Nihayet kitaba adını veren 'sübliminal mesajlar' veya kitabın adı olan 'sübliminal işgal' kavramı, kısa bir son bölüm tadında ve günlük hayatta kullanıldıkları şekilde görsel olarak kitapta kendilerine yer bulabiliyor.

Tanım olarak baktığımızda subliminal mesaj veya bilinçaltı mesaj, başka bir objenin içine gömülü olan bir işaret ya da mesajdır ve normal insan algısı limitlerinin altında kalmak, o anda fark edilmemek üzere tasarlanmıştır. Subliminal mesajlar insanın bilinçli dikkati tarafından fark edilemezler, ancak bu mesajların insanın bilinçaltını etkiledikleri ileri sürülmektedir. Dizilerde veya filmlerde karakterlerin içtiği içecek markaları, kıyafetleri subliminal mesaj örneklerindendir. Bu tekniklerin amaçları, etkisi, kullanım sıklığı ve rekabet gibi konularda ahlaka uygunluğu konuları tartışmalıdır. Marka ve ürünlerin pazarlamasından toplumun ilgi, ihtiyaçve algısını değiştirmeye kadar birçok konuda kullanılmaktadır. Bir kişiyi kurumu ya da ürünü kötü göstermek için o şey ile kötü olan bir nesnenin aynı temada işlenmesi subliminal mesajın en yaygın kullanılma şeklidir. İşte tehlike tam da burada kendini göstermektedir. İyi veya en azından kötü olmayan bir şeyi, kötü göstermek ne kadar mümkünse, tam tersi de mümkün olabilir. Yani kötü, ahlakı bozabilecek nitelikteki pek çok (cinsel, argo, din dışı; ) kavram veya obje de bu yolla, iyi olarak bilinçaltına yerleştirilebilir.

Kitabı okuyup bitirdiğimde sübliminal mesajların hayatımızın pek çok alanına dokunduğunu fark ettim. Bu gizli mesajlar, çizgi filmler ile çocukların bilinçaltına sızarken, Hollywood eliyle de Hıristiyan dini öğelerini her yaş grubunun zihnine nakşetmeyi amaçedindiği çok açık olarak görünüyor. Verilen mesajlar bazen gizli bazen ise açık olarak verilebiliyor. Cleanskin` adlı sinema filminde kullanılan bir sahne ise, amacı anlama konusunda işimizi oldukça kolaylaştırıyor. İslami bir terörist olarak gösterilen karakter birçok öldürme ve bombalama olayına karışır. Ve filmin bir yerinde dağınık yatağına karşı namaza durur. Cep telefonu yanından özellikle ayırmaz. Namazı kılmaya devam ederken, iki secde arasında kız arkadaşının telefon numarasını tuşlar. Ulaşamayınca namaza devam eder. Yine namaz devam ederken kız arkadaşı arar ve secdeden başını kaldırır. Bir eli yerde iken konuşur ve tekrar namaza devam eder. Bu ve bunun gibi pek çok örnek olaydan hedefi saptamakta zorlanmıyoruz. Bu olgunun, kapitalizm tarafından keşfedildiğini bilmek de aslında hedef kitlesinin, Müslüman milletler ve doğrudan doğu medeniyeti olduğunu anlamamıza yardımcı olacağını düşünüyorum.

Sübliminal mesajlar artık çağımızda her yanımızdan bizi kuşatmış durumda. Reklamlar, afişler, dizi filmler ve aklınıza gelebilecek daha pek çok alanda algı sistemimizi dumura uğratarak isteklerimizi, ihtiyaçlarımızın önüne geçirmekte ve arzularımızın yön verdiği bir dünyaya mahkû m etmektedir. Geçen yüzyılın ortalarından itibaren bilinçaltına yapılan bu saldırıdan özellikle çocuklarımızı korumak zorundayız. Bunun için de öncelikle bu konuya karşı bilinçlenmek gerekiyor. Bu kitap tüm eksiklik ve gereksiz uzunluğuna rağmen bir basamak olabilir diye düşünüyorum.

Bir düşünür diyor ki 'İnsanları kandırmak, kandırılmış olduklarına ikna etmekten daha kolaydır.' Dolayısıyla bilinçaltımıza yerleşen, esir alan sübliminal mesajları bizi kandıran, iyiyi kötü, kötüyü de iyi gösterme gücüne sahip bir mekanizma olarak görmek gerekiyor. İşin daha kötüsü ise, yanlışlar lehine bir algı oluşturulan zihnin, kandırıldığına inandırılmasındaki zorluktur.