Amasyalı üstadlardan Türk din mûsikîsine yeni katkı: "Geldim Sana Döndüm Sana"

Abone Ol

Amasyalı Türk Din M&ucirc sik&icirc si üstadları Hicr&icirc 1442 yılının Kadir Gecesİ`ne özel Kürd&icirc makamında bir ilah&icirc çalışmasını milletimizin irfanına arz etti. Güftesi Aslan Demir`e, bestesi Marmara Ü niversitesi Türk Din M&ucirc sik&icirc si Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi`ye, icrası da Doç. Dr. Fatih Koca`ya ait olan 'Geldim Sana' ilahisi Amasyalı Türk Din M&ucirc sik&icirc si üstadlarının ortaklaşa hazırladıkları bir eser olarak bu toprakların m&ucirc sik&icirc kayıtlarına derçolundu.

1441 Hicr&icirc Ramazan-ı Şerif ayı için 'Semaver', mezk&ucirc r ayın bayramı için de Segâh 'Bayram 'ilahisini, gönül dilleriyle besteleyen Amasyalı Türk Din M&ucirc sik&icirc si hocalarını böylesi anlamlı bir çalışma için tebrik ederken Kürd&icirc makamındaki 'Geldim Sana' ilahisinin güftesine göz atalım.

Cürmü hata isyan ile

Geldim sana döndüm sana

Gaflet ile tuğyan ile

Geldim sana döndüm sana

&nbsp

Fani olana aldandım

Onulmaz odlara yandım

Tövbe Ya Rab ben uslandım

Geldim sana döndüm sana

&nbsp

Boşa geçirmişim yaşım

Bir baha etmez kumaşım

Eşiğine koydum başım

Geldim sana döndüm sana

&nbsp

Menzil uzun yok bineğim

Yıkıktır gönül direğim

Affolunmaktır dileğim

Geldim sana döndüm sana

&nbsp

TURAB&Icirc kapının kulu

Yok, gidecek başka yolu

Ciğer yanık gözü dolu

Geldin sana döndüm sana

Sanatkâr üstadların şehri Amasya

Sanatkâr üstadların şehri Amasya`da pek çok m&ucirc sik&icirc âlimi yetişti. II. Beyazıt, Çelebi Mehmet ve Korkut, Hızır Ağa, Vardakosta Ahmet Ağa, Amasyalı Şükrüllah, Keçeci Hoca, Kutlu Payaslı, Sadun Aksüt, Mahmut Oğul, Özgen Gürbüz, İrfan Özbakır, Burhan Özbakır, Giriftzen Asım Bey, Asım Kemeroğlu, Mehmet Kemeroğlu, Ahmet Hakkı Turabi, Osman Yıldız, Fatih Koca, Osman Akbaş ve Aslan Demir Amasyalı m&ucirc sik&icirc üstadlarından evvelemirde isimlerini zikredebildiklerimiz;

Coğrafyanın şüphesiz sanat ile, m&ucirc sik&icirc ile güçlü irtibatı var. Bu irtibatı 'Geldim Sana Döndüm Sana' Kürd&icirc ilahisinin bestekârı Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi`yle teşrif masasına yatırdık ve Sn. Turabi, 'M&ucirc sik&icirc ile coğrafya arasında nasıl bir ilişki vardır ki şehzadedeler şehrinden böylesi üstadlar neş`et etmiştir?' şeklindeki sorumu şu cümlelerle cevapladı.

Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi: Amasya devlet, ilim ve sanat adamlarının ilim ve sanat icra ettikleri bir merkez olmuştur.

'Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki Amasya, sadece Osmanlı döneminde değil asırlar öncesinden ilmin ve sanatın merkezi olmuştur. Dolayısıyla konuya dönemsel değil coğrafi açıdan açıklık getirmek gerekir. Zira Amasya`nın Milat`tan önce 5000 yılına kadar uzanan oldukça zengin bir tarihi vardır. Tarih boyunca hemen her devletin en önemli merkezi olarak tarih sahnesinde yer alan Amasya, aynı zamanda her devletin ilim adamlarının ve sanatçılarının da tabii olarak yaşadığı ve ilim-sanatlarını idame ettikleri bir coğrafya olmuştur.

İlmin ve sanatın mayalandığı şehir Amasya;

İlmin ve sanatın mayalandığı şehir olan Amasya, başta Selçuklu olmak üzere bilhassa Osmanlı döneminde de Anadolu`nun yine ilim ve sanat başkenti olmaya devam etmiştir. Coğrafi konumu ve insanının özellikleri açısından şehzâdeler için mükemmel bir çıraklık mekânı olan Amasya`da on iki Osmanlı şehzadesi görev yapmıştır. Bunlardan beşi tahta çıkamamış ama yedisi tahta çıkmıştır. Şehzadelerle birlikte Amasya`ya gelen şehzadelerimizin ilim ve sanat hocaları, sadece şehzadelerimize değil aynı zamanda Amasya halkını da eğitmiştir. Bu eğitim-öğretimin doğal bir sonucu olarak Amasya`da pek çok âlim ve sanatkâr yetişmiştir. İnsanının ilme ve sanata olan duyarlılığı, kabiliyeti ve aşkı da bu duruma verilen en önemli doğal katkıdır.

Şehzadelerimizle birlikte gelen sanatçılarımız İstanbul`da sarayda icra edilen müziği Amasya`ya getirmişlerdir. Bundan dolayıdır ki Amasya merkezde Klasik Türk Müziği hâkim olmuş ve bu zevk bir müddet sonra kalıcı hale gelmiştir. Halk müziğimiz ise daha çok ilçelerde ve köylerde varlığını sürdürmüştür.

Keçeci Hoca`dan Doç. Dr. Fatih Koca`ya;

'Keçeci Hoca' lâkabıyla bilinen dedem Mehmet Turabi, 1881 senesinde Amasya`nın Gümüşhacıköy ilçesinde doğmuş, 1976 senesinde yine aynı ilçede vefat etmiştir. Gümüş nahiyesinde bulunan Hal&icirc liye Medresesi`nde aldığı eğitimini, Gümüşhacıköy İdâd&icirc si`nde tamamlamıştır. 1972 senesine kadar ilçenin farklı camilerinde imam-hatip olarak ilçe halkının d&icirc n&icirc hayatına katkıda bulunmuştur. Diğer yandan Kâdiriyye Tarikatının Hâlisiyye kolundan Sivaslı M&ucirc r Ali Baba`nın oğlu Şeyh Seyfeddin Efendi`nin Amasya Halifesi olarak -tekkelerin kapatıldığı 1924 senesine- kadar Gümüşhacıköy`de 'Tekke Camii' olarak bilinen tekkesinde dervişleriyle birlikte meydan açmış ve burada tasavvuf&icirc irfânın gelişmesinde önemli rol oynamıştır.

Keçeci Hoca sesinin güzelliğiyle birlikte aynı zamanda hattat olarak da tanınır. Keçeci Hoca`dan günümüze üçadet ilahi intikal etmiştir: Uşşak İlahi 'Aşk-ı nigâr kandedir', Segâh İlahi 'Mest ü hayrânım' (Söz: Ahmed Kudd&ucirc s&icirc Hz.), Hüzzam İlahi 'Demedim mi?' (Söz: Ahmed S&ucirc z&icirc Hz.) bu eserler tarafımızdan 'Amasya İlahileri-I' ve 'Turabi İlahiler' isimli albümlerde seslendirilmiştir.

Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi gayrı resmi kuruluşu 1908, resm&icirc kuruluşu 1913 olan Amasya M&ucirc sik&icirc Cemiyeti`nin şehrin m&ucirc sik&icirc anlayışı için ürettiği katma değerleri de şu cümlelerle özetliyor: 'Amasya`da sürgüne gelen Giriftzen Asım Bey, gayrı resmi olarak Amasyalı sanatçılarla meşk yapmaya başlar. Gayrı resmi olarak başlayan bu meşkler, resmiyete bürünmeden Giriftzenin sürgünü bitiyor ve İstanbul`a dönüyor. Amasya`dan İstanbul`a giden bir ekibin ricasıyla Hulusi Tiryaki`nin başkanlığında bir cemiyet kurulmasına karar veriliyor. Giriftzen Asım Bey`in sürgünden sonra ihtiyâr&icirc olan Amasya hayatında cemiyetin onursal başkanı olarak göreve devam ettiğini biliyoruz.

Giriftzen Asım Bey, Hayatı ve Eserleri adıyla yaptığımız araştırmamız Amasya Belediyesi Kültür Yayınları`ndan 2017 yılında yayımlandı. Daha detaylı bilgileri, belgeleriyle birlikte bu araştırmamızda yazdık.

Düzenli konserler vermeye başlayan cemiyet, Mustafa Kemal Atatürk`e dahi konser veriyor. Bu halk konserleri, gördüğü iltifata binaen daha düzenli bir hale getirilmiştir hatta bu gelenek Amasya`da d&icirc n&icirc , sanat ve halk müziği konserleri şeklinde devam etmektedir. İşte bu meyanda icra edilen Klasik Türk Müziği repertuarı, halkın da müzik zevkini şekillendirmiş ve müzik kültürünü oldukça üst seviyelere taşımıştır. Diğer yandan cemiyette verilen çalgı dersleri, Amasyalı gençleri, zengin Türk müziğimizin dünyasıyla tanıştırmış ve bu eğitim-öğretimden pek çok sanatçı yetişmiştir. İşte saray m&ucirc sik&icirc si Amasya şehir merkezinde klasik Türk Sanat Müziği olarak yerini daha da sağlamlaştırmıştır.

1980`lerde m&ucirc sik&icirc cemiyeti, Belediye Konservatuarı`na tahavvül etmiştir. Belediye konservatuarında sanat müziği başta olmak üzere korolar teşekkül etmiş, müzik nazariyatı ve Türk Müziği sazları eğitimi verilmeye devam etmiştir. 1996`dan itibaren Tasavvuf M&ucirc sik&icirc si de konservatuarın bölümlerinden biri olarak eğitim vermeye başlamıştır.'

Türk din m&ucirc sik&icirc siyle yakından ilgilenenler Amasya M&ucirc sik&icirc Cemiyeti ve Büyük Ağa Medresesi ve Kuran Kursu`nun Amasya`nın, bir adım öte bölgenin cami m&ucirc sik&icirc si için ürettiği katma değere vâkıftır.

Söz konusu değere atıfta bulunmak vakıa mutabık olacaktır. Büyükağa Medresesi, İstanbul`dan gelen âlim ve sanatçıların faal oldukları çok önemli bir merkez olmuştur. Zira İstanbul camilerinde icra edilen cami m&ucirc sik&icirc si tavrı, onlarla birlikte Amasya camilerinde de uygulanmaya başlamıştır. Amasya`da başta Kur`ân-ı Ker&icirc m tilaveti olmak üzere ezanlarda, salâlarda, temcidlerde ve mevlid merasimlerinde İstanbul tavrının büyük önemi ve ağırlığı vardır.

Bu meyanda Büyükağa`dan yetişen hafız m&ucirc sik&icirc şinaslarımız da bu geleneği yaşatmışlar ve hâlâ devam ettirmektedirler. Doç. Dr. Fatih Koca, Hasan Kazancı, Ahmet Bilen ve pek çok hocalarımız bu kutlu kurumun en önemli meyvelerindendir.