Son yarım yüzyılda küresel et tüketiminin çok hızlı bir biçimde arttı. 1960'larda yıllık et üretimi 70 milyon ton iken, 2017'de 330 milyon tona ulaştı. Bu artışın en önemli nedeni, beslenmesi gereken çok daha fazla insanın olması. Bir diğer önemli etken de kişilerin artan satın alma gücü. Dünya genelinde insanlar daha zengin hale geldi ve son yarım yüzyılda kişi başına düşen küresek ortalama gelir üç kattan fazla arttı. Dünya geneline bakıldığında ülkelerin refah düzeyi ile tükettikleri et miktarı arasında güçlü bir bağ olduğu net biçimde görülüyor. Eldeki son veriler 2013'ten. ABD ile Avustralya en çok et tüketilen ülkeler konumunda. Yeni Zelanda ve Arjantin de listede üst sıralarda. Bu ülkelerde bir kişinin yılda tükettiği ortalama et miktarı 100 kilonun üzerinde. Bu da yaklaşık 50 tavuk ya da yarım dana demek. Batı dünyasında genel olarak yüksek miktarda et tüketimi görmek mümkün. Batı Avrupa'daki ülkelerin büyük bölümünde bir kişi yılda ortalama 80 ila 90 kilo et yiyor.

Türkiye’de yıllık 35 kilo et tüketiliyor

Türkiye'de ise bir kişinin yılda tükettiği ortalama et miktarı 35 kilo seviyesinde bulunuyor. 1960'lı yılların başlarında bu miktar 17 kilo seviyesindeydi. Türkiye'deki tüketim 2008'e kadar yatay sayılabilecek bir bantta hareket ederken, 2008'den itibaren hızla artmaya başlıyor. Çin ve Brezilya gibi ülkelerde et tüketimi de hızla arttı. Son 10 - 20 yılda yıllık 60 kiloya kadar yükseldi. Brezilya'da da benzer bir tablo yaşandı ve et tüketimi 1990'lı yıllarda başlayan hızlı artışını aralıksız biçimde sürdürerek, Batı Avrupa ülkelerini geride bıraktı. Hindistan bu tabloda istisna olarak göze çarpıyor. Ülkede kişi başına düşen milli gelir 1990'lardan bu yana üç kat artsa da, et tüketiminde kayda değer bir artış olmadı. Ülkede dana etinin dini nedenlerle yenmemesi de bu tabloda rol oynuyor.

Fakir ülkelerde et tüketimi çok düşük

Dünyanın en fakir ülkelerinde ise et tüketimi oldukça az. Ortalama bir Etiyopyalı yılda sadece 7 kilo et tüketiyor. Bu miktarlar Ruanda'da 8 kilo, Nijerya'da ise 9 kilo. Yani Batı Avrupa ortalamalarından 10 kat daha düşük. Gelir düzeyinin düşük kaldığı ülkelerde et tüketimi hâlâ lüks sayılıyor. Bu veriler, kişi başına düşen ve yenebilir durumda olan et miktarına işaret ediyor ancak bozulan ve yenmeyen etleri dikkate almıyor. Her ne kadar insanlar gerçekte bu verilerde ortaya konan oranlardan bir miktar daha az et yiyor olsa da, veriler tahminler açısından anlamlı bulunuyor. Zengin ve fakir ülkeler arasındaki tüketim farklılıkları net biçimde görülebiliyor. Bu tablo yaklaşık 50 yıldır da değişmedi.

Et pek çok kişiye lüks haline gelecek

Bazı durumlarda et yemek sağlığa faydalı olabilir. Makul düzeyde tüketilen et ve süt ürünü, düşük gelir düzeyindeki ülkelerde sağlık koşullarını iyileştirebilir. Ancak pek çok ülkede et tüketimi miktarı, insanların ihtiyaç duyduğu miktarın çok çok üzerinde. Çok fazla et tüketimi sağlık sorunlarını da beraberinde getirebiliyor. Çok sık kırmızı et ve işlenmiş et tüketenlerde kalp krizi riskinin arttığı ifade ediliyor. Dana eti yerine tavuk etini tercih etmenin avantajları olabilir. Bu takas, çevre için de daha faydalı. Et üretiminin sürdürülebilir hale getirilmesi için ise radikal adımlar atılması gerektiği vurgulanıyor. Kısacası et bir gün yeniden pek çok kişi için lüks bir yiyecek haline gelebilir.