Ankara’da 40 yıl hatırınız olsun!

Ankara’da sabah kahvesi kömür ateşinde pişerdi.

Kahvenin evde mangal ateşinde pişirilme geleneği, Osmanlı Dönemi’nde olduğu kadar Cumhuriyet’in ilk yıllarında da devam etti

Kahvenin evlerde tüketilme ritüeli, evin erkeğinin yanı sıra kadınları da içine alan bir uğraştı. Kahve Falı bakarlardı.

Kahvehanede, belki de bir nargile eşliğinde kahve içmek, Osmanlı Türk erkeğinin yaşayabildiği bir ayrıcalıktı.

Kahve, Anadolu’ya Yemen’den yola çıkıyor, Mısır limanlarından gemiye yükleniyor ve Akdeniz’i geçip İstanbul’a ulaşıyordu. “Kahve Yemen’den gelir” diye türkülerimizde boşuna söylenmemiş anlaşılan.

İlk işlem olan öğütme, dibek denilen iki kişinin karşılıklı tokmak vurarak çalıştığı ilkel değirmenlerde belli bir ücret karşılığı yapılıyordu. Kahve öğütücüleri yaptıkları işlem karşılığında ‘dibek resmi’ denilen bir vergi ödüyorlardı. Kahvehane sahipleri dibeklerde dövdürdükleri kahveleri kavrulmak üzere tahmisanlara getiriyordu. Kahveyi kavuran esnaflara ‘Tahmisan’ deniyordu. Çoğunlukla öğütme ve kavurma işlemi aynı yerde aynı esnaf tarafından yapılıyordu.

1500lü yıllarda Ankara ile kahve ilişkisi bugün 2025 senesinde büyük boyutlara ulaştı.

Başkent Ankara, Türkiye’de kahvenin de başkenti olma yolunda ilerliyor.

En işlek caddelerden sağlı sollu kahve dükkanları fışkırıyor.

Çoğu hem yerli hem de batılı isimlerle açılan kahve dükkanlarının tabelaları Ankaralıların en çok gördüğü isimler.

O dönemde; Yavuz İşçen’e göre,

her kahvehaneci ortalama olarak günde 1.221 okka kahve işlemekteydi. Kiloya çevirirsek kahvehane başına günlük tüketim 1 kilo 565 gram kadardır (1 okka = 1 kilo 282 gram).Bir fincan kahve için yaklaşık 6 gram kahve kullanıldığı varsayımından hareketle, bir kahvehanenin günde yaklaşık 261 fincan kahve satışı yaptığı sonucuna varılabilir.

Bugün “Kahveye Aç Gözlerini” temasıyla organize edilen Kahve Festivali, Ankaralı kahve severlerin kahve tüketimini arttırdı.

Resmi verilere göre kahve tüketimi Ankara’da son 10 yılda 4 kat artarak kişi başı tüketim 1.5 kg.

Kahveseverlerle konuşuyorum, “Her gittiğimde kalkmak istemediğim keyifli dükkânın büyüsünü doyasıya içime çekiyorum. Erikli cheesecake’in mevsimi bitti ancak klasik browni’yi mutlaka denemelisiniz” diyorlar.

2019 yılında başladığı kahvecilik serüveninde baristalıktan kahve kavurmaya ve oradan da kahve ile ilgili eğitimlere uzanan bir tecrübeyi vücuda ve ruha bürüdüğü mütevazı mekânLarın sahiplerinin öyküleri ise herkes için ilham verici.

“Kendimi öldürmeli mi yoksa bir bardak kahve mi içmeliyim?” Albert Camus sormuştu, biz kahve iç ve içmeye devam et diyoruz. Kahve ve aşk beraber lezzetlenir unutmayalım.

Bir Fincan Kahvenin 40 Yıllık Hatırı Var. Başkent Ankara sizi bekliyor.