Bazen bazı şeyler ukte kalabiliyor kimisi kalbimizde, kimisi kursağımızda. İnsanları izlemeyi veya gözlemlemeyi sever misiniz? Bunu neden soruyorum, çünkü insanları izlediğimizde kafamızda bazı soruların cevapları verilmiş oluyor, bazı sorular da kafamızda yeni olarak beliriyor. Hayatımız hep bir yarış hali hep bir yerden bir yere yetişebilme, birilerinin hayatında olup, onlara yetebilmek için gayret gösteriyoruz. Ama bizler bazen kendimizi birinin veya birilerinin hayatında değersiz görüyoruzdur. Bu hem içimizdeki duygusallık hem de ince düşüncenin verdiği meseleler aslında. İnsan söyleyemediği duyguların esiri olurmuş. Söylemediğimiz müddetçe içimizi yer kemirir. Bu sefer konu başka yöne gider, yoldan çıkar duygularımız. Bu yüzden sordum, insanları izlemeyi seviyor musunuz, diye. Bi otobüs durağı olur, bi avm girişi olabilir, bi tren garı olabilir. Bakın herkes bir mücadele halinde. Peki biz hayatımız dışında herşey için böyle koşuşturuyorken, hayatımız için neden koşmuyor, bocalıyoruz sadece? Arkadaşlarımız bizlerden tavsiye istediğinde verebiliyor ama, aynı tavsiyeleri kendimiz için hayata geçiremiyoruz. 
Biz hayatımızdan zevk alıyor muyuz herşeyiyle acaba? 
Bıkkın, yılgın, karamsar bir insan mıyız? Hayır... Hepimiz umuduna sadık, sevgisine kefil, duygularına sahip insanlarız. Çevremizdeki yanlış insanların yüzünden hep yanılacağımızı düşünmemeliyiz. Ve zaten doğru, yanlışların sonunda ortaya kendisini çıkarır. 
Başarı duvara tosladıktan sonra başarı olur. 
Şiir birisine yazıldığında anlamlı, fotoğraf kahkahalı ve mutlu halinizi çektiğinizde anı olur..