Onunla ne zamandan beri görüşmemiştik; Beni görünce 'yazılarınız güzel' dedi ve ekledi.

'Ama hastalıklar ne olacak? Tıbbın ilerlemesi çözüm olmayacak mı?

Meğer bir Alman profesörün sözünü söyleyecekmiş; 'Hiçunutmuyorum o sözü' dedi;

'Tıp o kadar ilerledi ki, hasta olmayan insan kalmadı'

Müthiş bir ironiydi; Ya da müthiş bir istihza; Ne sayarsak sayalım büyük bir gerçeği de ortaya koyuyor değil mi?

Şimdi tıp gerçekten insanı daha anne karnından itibaren takibe alıyor ve ölene kadar yakasını pardon yardımını bırakmıyor;

Hal böyle iken insanlar neden her geçen gün çaresizliğe itiliyor;

Dr. İsmail Maraş Hocamızın 2006 yılında kitabının son sözünde söylediği söz aslında o Alman profesörün sözüyle örtüşüyor;

Ne mi diyordu Maraş Hoca?

'Önümüzdeki yıllarda sağlıktan sadece geliri yüksek olabilen insanlar faydalanacak, onlar da aldığı hizmetten memnun olamayacak; '

Hale bakar mısınız?

Düne kadar insanlar elinde tahlil tetkik raporları MR`lar tomografiler hastane hastane doktor doktor dolaştıkları halde dertlerine bir çözüm bulamıyorlardı; Bugün de bulamıyorlar; Tek fark artık her bilgi bilgisayar ortamında;

Dert bir değil elvan elvan

Yüzlerce örnek var da sizinle bir tanesini paylaşayım istedim;

Hastamız 1985 doğumlu; Cahit Sıtkı`nın 35 yaş şiirine göre değerlendirirsek daha yolun yarısına bile gelmemiş;

Ama ne dertleri var bir bilseniz; Yazmış tek tek; Getirdi bize;

1-Huzursuz bacak sendromu

2-Ellerde titreme,

3-Alerji

4-Boyun ve sırtta ağrı,

5-Rahat nefes alamama

6- Sabahları yorgun kalkma,

7-Uykuyu alamama,

8-Midede ve bağırsaklar gaz.

9-midede yanma Reflü,

10-Bağırsaklarda sinirsel kolit.

12-Fibromiyalji

13-Başta sinirsel atma ve irkilme

14-Kaslarda gerginlik.

15-Depresyon

16-Hassa ve duygusal bir yapıya sahibim, titiz ve mükemmeliyetçi, aynı zamanda asabi

17-Karaciğerde yağlanma var.

18-İdrar yolu yanması sık idrara çıkma,

19-Kalpte çarpıntı,

20- Belde tutulma ve ağrı,

21- Sertleşme problemi,

22- Depresyon döneminde el ayak ve yüzde uyuşma,

23-Boyunda tam beyincik denilen yerde aşırı sertleşme.20 ıldır dönem dönem var.

24-Burunda tıkanıklık. Rahat nefes alamama

25-Sinüzit.

26-Bağırsaklarda sancı ve fenalık. Bunların neticesinde psikolojim de fenalık.

27-Boynumda tiroitlerimde ve karaciğerimde nodüller var iki yıldır.

28- İki dizde de menüsküs;

Bu şikayetler hastamızın birebir kendi ifadesi. Ve bu insan bunca şikâyeti kimini beş senedir kimini on senedir kimini iki senedir yaşadığını söylüyor; Ve hangi hekime giderse gitsin hangi hastaneye giderse gitsin bir türlü dertlerine derman bulamadığını ifade ediyor;

Zaten ifadelere bakıldığında her bir derdi için ayrı bir bölüme gitmesi gerekir. Ama dert bir değil elvan elvan;

Peki şimdi yine örnek olması bakımından bir de akupunktur tedavisi olduğunda gün gün kendisinde neler hissettiğini yazan hastamızın mektubuna bakalım mı?

Anne sen hep hasta mı kalacaksın?

5. GÜ NÜ M

'Akupunkturla tanışalı henüz beş gün oldu. Akupunkturla tanışmadan önce, şiddetli baş ağrısı, halsizlik, eklemlerde ağrı ve çene kaslarım çalışmadığı için çenemi açamıyordum. Bir iki saatliğine olsun bir yere gidip geldiğimde şiddetli baş ağrısıyla en az bir gün bazen iki günde kendime zor geliyordum.

Canım çok sıkılıyordu. Son zamanlarda hiçbir şeye tahammül edemiyordum. Canım yandığı için kimse beni rahatsız etmesin istiyordum. Ama sorumluluğunu taşıdığım ailem olduğu için rahatsız edilmemek pek mümkün değildi.

Vücudumdaki rahatsızlıklarım sinirlerimi çok yıprattı. İlgilenmem gereken çocuklarım var. Onların ihtiyaçlarını giderememek ayrıyeten beni çok üzüyordu.

Hatta küçük oğlum 'Anne sen hep hastasın. İyi olmayacak mısın?' deyip sitem ederdi. Bu şikâyetlerimden doktora çok gittim. Hiçbir sonuçalamadım. Artık antibiyotik içmekten midem ve böbreklerim çok ağrırdı.

Allah`ıma binlerce şükür ki akupunkturla tanıştım. Tedaviye başlayalı beş gün oldu ama inanılmayacak derecede şifa buldum.

Baş ağrısı yok diyebilirim. Akupunktura gidip gelmek iki saatimi alıyor. Onun dışında işlerim oluyor. Yani dört beş saat dışarıda kalıyorum. Eve geldiğimde hiçbir şikâyetim yok ve kendimi çok dinçhissediyorum. Çok rahat ve huzurlu hissediyorum.

Açıkçası çok mutluyum. İşlerimi yapabiliyorum. Sabahları çok dinçkalkıyorum. Önceden ne kadar uyursam o kadar yorgun ve halsizdim. Ama şimdi birazcık uyumak bile yetiyor. İnanmak da çok önemli. Doktorum İsmail Maraş Beye çok dua ediyorum. Bu ilmi insanlara taşımak için çok zorluklar yaşamış. Allah ondan razı olsun. Nice şifa arayanları ona ulaştırsın. İlim ehlinin elinde olunca faydası çok oluyor. Ehli olmayanlarda can yakıyor.

Elimden geldiğince Allah`ın bizlere sunduğu bu nimeti insanlara anlatmaya çalışacağım. Akupunkturda şunu fark ettim. Bir örnekle anlatmaya çalışacağım.

Köyde evimizde yağmur yağınca çatıdan içeriye su damlardı. Damlayan yere kova konulurdu. Doldukça boşaltılırdı. Babam gelince çatıya çıkar akan yeri onarırdı. Sorun hallolurdu.

Akupunkturla tedavi, sorunun kaynaklandığı yeri tespit edip orayı onarıyor. Yani damlaya damlaya kovayla uğraşmıyor.

Hastanelerde tersine, kovayla biriken suyu boşaltıyorlar ve böylece bir ömür sonuçsuz bir şekilde akıp gidiyor. Tabii hizmetini iyi yapanlar da var. Onlara sözüm yok. Bir mankenin gereksiz şekilde vücudunu sergilemesine alkışlayıp değer veriliyor. İnsan vücuduna maddi manevi şifa dağıtanlar önleri kesilip hizmetlerinden alıkonulmak isteniliyor. Tabiri caizse değeri olmayan tenekeye değer verir olduk, elması mücevheri ayaklar altına aldık. Ne diyeyim Rabbim uyandıra.

6. GÜ NÜ M

Bugün akupunkturda altıncı günüm.

Beşinci günün akşamında iftardan sonra çok şiddetli başım ağrıdı. Gözlerime vurdu ağrısı, hareket ettikçe başımın içi çok acıyordu. Hareketsiz bir şekilde sağa sola dönmeden başımın altına yastık koymadan yattım. Sabah saatlerinde dahi başımın ağrısı devam ediyordu.

Bugün bütün engellerime rağmen akupunktura gittim. Giderken de çok stresliydim. Otobüs çok ağır gidiyor, sıcak bir taraftan. Sonra Ü mraniye`nin trafiği iğrençti.

Neyse sonunda gidebildim. Ve o mucizevi ellere kendimi bıraktım. Ve yarım saat sonra kendimi sakin ve huzur dolu buldum.

Rabbime binlerce şükür bir iğneyle insanın dengesini öyle güzel düzenleniyor ki şükretmemek mümkün değil yani. Hayretler içerisinde kalıyorum. Bir de baş ağrımı doktoruma anlattım. İftar açar açmaz hurma yememi veya şerbet içmemi önerdi. Ve onu da uyguladım. Çok şükür iyiyim. Hatta eve dönerken otobüste biraz tefekkür edip huzur içerisinde Rabbimin kullarına ne kadar merhamet ettiğini düşündüm. Bir iğneye ne sırlar yüklemiş. O ilmi de kullarına vermiş. İyi ki de vermiş. Başkalarını bilmem ama ben çok memnunum.

Akupunkturda ilk gün iğneleri neredeyse hiçhissetmedim. Daha üçüncü seansta bayağı hissettim. Dört ve beşinci seansta iğnelerin batırılışını daha da fazla hissettim. Altıncı seansta doktoruma sorduğumda 'olumlu' olduğunu anlattı.

Çevremdeki insanlar yani arkadaşlarım yüzümde canlılık olduğunu fark edip bunu bana kendileri söylediler. İnanılmaz derecede mutlu oldum.

7. GÜ NÜ M

Bugün akupunktura komşum Züleyha ve kızı Nurgül`le birlikte gittik. Onların akupunkturu tercih etmelerinin sebebi, benim akupunktura gitmeden önceki halimi bilip sonra akupunktura gittikten sonraki iyileşme kaydetmeme bizzat şehit olmaları.

Ben sık sık rahatsızlandığım için komşum Züleyha ev işime yemeğime yardım ediyordu. Sürekli tansiyonum düşüyordu. Baş ağrısı, halsizlik, uyku, sağ kulağımda uğultu, boyun ağrısı, kollarımın eklemleri özellikle sol kolumun parmaklarının uçlarına kadar çok ağrıyordu. Sabahları dayak yemiş gibi kalkıyordum. Çenemi çok azıcık açabiliyordum. Bacaklarımda ağrı vardı. Adım atarken ağır hareket ediyordum. Çoğunlukla yüzüm çok solgundu. Rahimde iltihap yara açmıştı. Bir de kalbimde çarpıntı olurdu. Sigara kokusu, rutubet, parfüm kokusu, nefes almamı zorlaştırıyordu.

Sırt ve bel ağrısı çekiyordum. Namaz kılarken dahi zorlanıyordum. Genelde oturduğum yerden kılıyordum. Secdeye vardığım zaman beynim aşağıya doğru akıyordu ağrıdan. Biliyorum bana öyle geliyordu. Sabrediyordum. Çünkü yapacak bir şeyim yok yani. Bu sıraladığım şikâyetlerden tek tek doktora gittiğim bir sonuçelde edemedim. Dünya imtihan yeri olduğu için sıkıntısı derdi bitmiyor. Artık ağrılarımla birlikte yaşamaya kendimi alıştırmaya çalışıyordum. Ta ki Rabbimin beni bir vesileyle akupunkturla tanıştırana kadar;

Bugün bunların tek tek sıralamamın sebebi, hepsinden ne kadar ilerleme kaydettiğimi kontrol etmek.

Yedi gündür tansiyonum çok şükür hiçdüşmedi. Baş ağrısı 10`dan 2`ye düştü. Ama başımın sağ kısmı ve sağ kulağımda ağırlık var. Kulağımda uğultu ve hafif bir ağrı var.

Halsizlik, orucun verdiği halsizliğin dışında o da 10`dan 2`lere düştü. Uykum daha düzenli oldu. Oturur oturmaz uykum gelmiyor, en azından şimdilik iyi. Sabahları dinlenik (dinç) kalkıyorum. Kolumda boynumdaki ağrılarım devam ediyor. İş yaptığım zaman daha çok ağrıyor.

Bel ağrım biraz iş yapmanın dozunu kaçırınca sol bacağıma vuruyor ağrısı. Rahimde yara vardı. İltihaplı olduğu için herhalde düzelmesi biraz zaman alacak. O da 10`la 8.5`larda. Şimdilik inceden sızlamaya devam ediyor. İbadetimi şükürle yapmaya çalışıyorum. Ağrılarıma sabrediyor, azalan ağrılarıma şükrediyorum. Bir de en ufak sesten korkum devam ediyor. İnşallah o da iyi olacak.

Rabbim tüm hastalara hayırlı şifalar versin. Eminim ki komşum benim iyiye gitmeme benden daha çok seviniyordur. En azından kendi işleriyle meşgul olacak ki; E kolay değil iki evin işine yetişmek.

8.GÜ NÜ M

Bugün de çok şükür olumlu geçti. İğnelerden bir yarım saat sonra kendimi çok iyi hissediyorum. Ağrılarım o an yok oluyor sanki.

Burnum genelde tıkalıdır. İğneler daha vücudumdayken burnum açılmış rahat nefes alabiliyorum.

Maalesef sonra gün içersinde yine eski haline dönüyor. Başımın sağ tarafı ve sağ kulağımın içinde ağırlık var. Ha bir de kulaklarımın içi çok kaşınırdı. Dikkat ediyorum o da 10`dan 6`lara kadar düştü.

Bir de başım ne zaman suyla temas etse genelde başım ağrıyor. İçi sepet gibi oluyor'

Dertler ve şikayetler; Hastaların kendi dilinden ve kendi ifadeleriyle;

Evet tıp ilerledi;

Sağlıcakla;