12 Mart Cuma günü Sırlı Süleyman Efendi ile birlikte birkaçsaatliğine Armutlu`ya Mustafa Rıza Bey Kütüphanesi`ne yolumuzu düşürmüştük. Bu yazı, söz konusu birkaçsaat`in hikâyesine odaklanıyor;

Ehl-i irfan bir zat;

Osman Birkan münevver bir iş adamı, yönetici, ehl-i irfan ve dahi ehl-i vicdan bir zat-ı muhterem; İş dünyasının çarklarına ceketini, dünyanın heyû lâsına kendini kaptırmamış bir ferd-i vâhid; Muhatabımızın Armutlu`da başlayan hayat yolculuğu Boğaziçi Ü niversitesi`ndeki tahsilinin ardından Bursa`da tekstil sektöründe önemli ihracat başarılarıyla taçlanmış. İş ve meslek hayatında âhilik kültürünü ve fütüvvet ahlâkını kendine şiar edinen Osman Birkan, Bursa ve İstanbul merkezli birçok STK`da hizmet ederek öte âlem`de geçer akçelere hayır hasenâta râm olmuş. Gönlünde geleneksel sanatlara ve özellikle mû sikî ye, Türk din mû sikî sine hususi bir yer ayıran Osman Birkan aynı zamanda âvâzına kulak verilmesi gereken bir hânende; Repertuvarında eskimez zamanlara ait yüzlerce eser bulunan Osman Birkan`ın bu yönüne Galata Mevlevihanesi`nde düzenlenen Mevlevî âyin-i şeriflerindeki icralarında mülâkî olmuştum.

20 yılı sâri bir hukuk;

20 yılı sârî bir hukukumuz olan Osman Birkan ile zaman zaman birbirimizi ziyaret ederek hasbihal ederiz. Böylesi bir mülahazayla geçtiğimiz hafta Cuma günü Sn. Birkan`ı Armutlu`ya kazandırdığı nadide irfan mektebinde Mustafa Rıza Bey Kütüphanesi`nde ziyaret ettim. Kütüphaneden, kitaptan, sanattan, estetikten konuştuk. Bu vesileyle yakın zaman önce Kuveyt Türk Kültür Yayınları`ndan sanatseverlere arz edilen Sanatın ve Sanatkârın İzinde serlevhalı kitabımızı da kütüphanemize takdim etme imkânımız oldu.

`height=

Mustafa Rıza Bey Kütüphanesi raflarında 5 bin kitabı misafir ediyor!

Mustafa Rıza Bey Kütüphanesi 2017 yılında kitap sevdalılarıyla, okuyucularla buluşmuştu. O günden bugüne kütüphane beş bin kitaplık bir hacme 200`ün biraz üzerinde de abone sayısına ulaşmış. 

Bu böyledir!

Osman Birkan şimdiki zamanda emekli modunda. Kütüphaneye daha fazla vakit ayırmanın tatlı telaşı içerisinde. Haftanın iki ya da üçgününü Mustafa Rıza Bey Kütüphanesi`ne vakfetmiş durumda. Müessesenin hafız-ı kütübü Ece Hanım da selefleri gibi kendini bir nevi kitaba, kütüphaneye vakfetmiş durumda. Ece hanım evi olarak gördüğü kütüphanelerine okumaya, ders çalışmaya gelenlerle âlâ keyfiyette iletişim kuruyor, çay, kahve ikram ediyor. Ne diyelim, hizmetleri daim olsun. Böylesi bir adanmışlık olmadan gönüllü teşebbüslerdeki çalışmalar akim kalır. Bunun pek çok örneği var. Gönül diliyle irtibat kurmasını bilmeyenler kendilerini de kurumlarını da dört duvara mahkû m eder. Bu böyledir!

Osman Birkan`la sohbet sırasında Armutlu camilerinin müezzinleri birbiri ardına Cuma salâları okumaya başladı. Bu esnada gözlerim kütüphanenin duvarlarını tezyin etmekte olan hat ve ebru ustası, hocaların hocası Ahmet Sabri Mandıracı`nın hüsn-i hat ve ebru levhalarına mıhlanıp kaldı. Mustafa Düzgünman Ü stad`dan ebru, Ali Alparslan Hoca`dan da yazı icazeti bulunan A. Sabri Mandıracı`nın celî ta`lik kaleminden neş`et eden Lâ tahzen innallâhe meanâ' ayet-i celî lesi bu satırların yazarını Ali Alparslan`ın kabrinin başucuna taşıdı!

İmam ve müezzininin kıraatleri tam bir dram!

Kütüphaneyi kurmaya muvaffak kılınan Osman Birkan ile birlikte Cuma namazını kılmak üzere hemen yakınlardaki Armutlu Yeni Camii`ne gittik. Caminin yeniliği sadece isminden menkul. Arsasının Birkan`ın anne tarafından dedesi, Dramalı Mustafa Efendi`nin tahsis ettiği camiinin imamının ve müezzininin kıraatleri tam bir dram! Hayy Allah! Armutlu Müftüsü imamların arkasında namaza durmuyor mu? Bu nasıl ezan okumak, bu ne şekil kıraat! Aman Allah`ım! Osman Birkan`ın Erenköy Kur`an Kursu`ndan talim, tecvid, aşere takrib hocası Hilmi Muzaffer Toros merhum Edirnekapı kabristanlığından basübadelmevti yaşayıp Yeni Cami`e gelse imamı da müezzinini de bastonuyla te`dib eder; Fesübhanallah!

`height=

'Kur`an-ı Kerî m`i tane tane, hakkını vererek oku'     

Tüm Müslümanların, bahusus din görevlilerinin, imamların, müezzinlerin kıraatleriyle ilgilenmek evvelemirde Müzzemmil Suresi`nin 4`üncü ayet-i kerimesinin mucibince mühim bir dini vazife: Ve rattil`il-Kur`ân`e tertî lâ/Kur`an-ı Kerî m`i tane tane, hakkını vererek oku.' Maalesef bu vazifenin ihmal edildiğini görüyoruz. Tertil bir yana talim ve tecvidden, tashih-i huruftan bî haber kimseler nasıl oluyor da imamet makamını işgal ediyor anlaşılır değil!

Hilmi Toros misalinde olduğu gibi âğızları 'hokka gibi' olan hocaefendiler birbiri ardına ebediyet yurduna sırlandı ve meydan boş kaldı!

Birkan: İlim ve fikir hayatındaki kifayetsizlik kitap ve kütüphanelerin yetersizliğinden neş`et ediyor;

Namazın akabinde Osman Birkan Bey ve yol arkadaşım Sırlı Süleyman Efendi ile birlikte bir esnaf lokantasında Armutlu`nun kadim lezzetleriyle müşerref olduk. 

Tekrar konumuza, Mustafa Rıza Bey Kütüphanesi`ne avdet edelim. Medeniyet tarihinde kütüphanelerin yerini işaret eden bu mülahazalar muhatabım Osman Birkan`a ait: 'İslâm Tarihi okumalarında, takriben hicri 3. yüzyıldan 12`inci asra kadar Müslüman yerleşim ve medeniyet merkezlerinin kütüphanelerinden çokça bahsedilir. Bağdat, Şam, Kahire, Buhara, İstanbul vb. İslâm merkezlerinin yüzyıllar boyunca kütüphane muhitleri de olduğu ve dini-tabiat-sosyal bilimlerin kitaplarının kütüphanelerde bulunup medreselerde tahsil edildiğinden bahsedilir. Bununla birlikte özellikle son yüzyıllarda Müslüman devlet ve cemiyetlerin ilim ve fikirde kifâyetsizliğinin kitap ve kütüphane yetersizliği ile sıkı bir alakası olduğu açıktır.

Düşünmeliyiz ki ABD`de ve Avrupa`da 10 milyon kitaba sahip birçok kütüphane bulunurken Türkiye`de bir milyon kitap hacimli yalnızca bir adet kütüphaneden bahsediliyor zamanımızda.

Hacim meselesi bir yana her semtte kolay ulaşılabilecek kütüphanelerimizin olmasının ben okuma itiyadının artmasına ve tahsil çağındaki gençlerin rahat ders çalışabilmelerine fayda sağlayacağı kanaatindeyim. Bu konuda belediyelerin şehir planlarında kütüphanelere cami, okul, park ve spor alanları gibi önem verip mesela her caminin kütüphaneyi de içine alacak şekilde bir külliye tarzında inşası artık düşünülmelidir. Buna güzel bir misal İstanbul Bağlarbaşı İlahiyat Camii Kütüphane-Kahvesi olmuştur.'

AVM merkezli kent dizaynından cami merkezli şehir kurgularına dönmemiz gerekiyor. 

Osman Birkan tahlil ve tesbitlerinde haklı. Kitapla, kıraatle aramızdaki mesafelerin kapatılması için AVM merkezli kent dizaynından cami merkezli şehir kurgularına dönmemiz gerekiyor. 

Osman Birkan, ata yadigârı yapıda, bir Türk evinde biinayetillah tesise güçyetirdiği Mustafa Rıza Bey Kütüphanesi`nin kuruluş serencamını şu cümlelerle özetliyor:  'Armutlu da  az önce bahsini açtığım bu kifayetsizlikten nasibini almış bir kasaba olarak, maalesef şimdiye kadar, bir kütüphaneye sahip değildi. Aslına uygun restore edilmiş dedelerime ait ev küçük bir kütüphane için çok uygundu. Eski mimarinin ve ahşap içyapının kütüphaneye gelenleri ayrı bir halet-i ruhiyeye büründürdüğü aşikâr. Tabii ilmin yanına san`atı koymazsak eksik olurdu.'

'Perde kurduk, ışık yaktık gösteririz gölge hayal!'

Osman Birkan, Mustafa Rıza Bey Kütüphanesi`ndeki ilim geleneğine sanatı, estetiği, geleneksel İslam Türk sanatlarını ve dahi mû sikî yi dâhil etmiş. Araya pandemi süreci girince sanat seminerleriyle mû sikî fasıl ve sohbetlerine muvakkaten ara verilmiş olsa da ortaya çıkan boşluk hayâl sahnesiyle, Karagöz-Hacivat oyunlarıyla kapatılmış. Böylece büyüklerin yerini çocuklar almış: 'Perde kurduk, ışık yaktık gösteririz gölge hayâl, gerçeğin aynasıdır bu sanılmaya martaval.'

'Okumak en önemli işimiz olmalı.'

Osman Birkan haklı; Okumak, bilgimizi artırmak en önemli işimiz olmalı. Öznesinde kitap ve kütüphane olan faaliyetin önemli unsuru hiçşüphesiz âlimleri dinlemek ve onların ilimlerinden istifade etmektir. İlim, sanat ve spor, gençleri ve tüm toplumu neticesiz uğraşılardan kurtarıp maddi ve manevi gelişmelere götürecektir. Tabii ki en önemli olan da ilmi nereden gelip nereye gittiğimizi öğreten Allah`a olan kulluk bilgisidir.

`height=

Biiznillah elimizde kitaplarla tekrar geliriz.'

Ece Hanım`ın çaylarını içtikten sonra Biiznillah elimizde kitaplarla tekrar geliriz' temennileriyle müsaade istediğimiz sığınma sahnesi hüviyetindeki kütüphaneye adı verilen Mustafa Rıza Bey`in kısa biyografisine rahmeti vesile kılarak değinelim ve yazımıza nihayet verelim: Mustafa Rıza Bey Armutlu için önemli bir şahsiyet. Â lim, fazıl bir tüccar. Ticareti ve alım satımı kendisini zikirden alı koymayan bir zat. Osman Birkan ve Ahmet Sabri Mandıracı, Mustafa Rıza Bey`in torunlarının çocukları. 

Mustafa Rıza Efendi, Osman Birkan`ın dedesinin babası Sabri Mandıracı`nın da babaannesinin babası.

Armutlu`ya gelmişken Mustafa Rıza Bey`in kabrini ziyaret etmek istedim, lakin kabri Armutlu`da değil İstanbul`da ve dahi yeri meçhul; Hikâyesi, daha doğrusu vakıası ise şöyle...
Tüccar Mustafa Rıza Bey bir gün ticaret için İstanbul`a gittiğinde rahatsızlanıp vefât ediyor. Eyüpsultan`a Hz. Halid Beldesi`ne defnediliyor. Lakin kimse nerede medfun bulunduğunu bilmiyor. Bununla birlikte Armutlu`ya kazandırdığı eserler ve yetiştirdiği salih evlatları ve torunlarıyla amel defteri bir nevi açık kalıyor. Rahmetullahi aleyh.