AYAKKABI SANAYİMİZİN HAM VE YARDIMCI MADDE BAKIMINDAN DIŞA BA­ ĞIMLILIĞI VE DEVALÜ ASYONLAR MA­ LİYETLERİN ARTMASINDA BÜ YÜ K ETKEN OLMAKTADIR.

Zorunlu bir tüketim eşyası olan ayakkabı son bir yıl içinde gösterdiği korkunçbir fiyat artı­ şıyla neredeyse lüks tüketim mallan arasında yerini alacak. Özellikle sabit ve dar gelirliler açısından ayakkabının eskimesi büyük bir sorun olmaya başla­ dı. Çünkü normal ya da giyilebilecek cinsten bir çift erkek ayakkabısının fiyatı 1200 ile 1800 lira arasında değişiyor. Hatta lüks semtlerin mağazalarına gider­ seniz, 2500 ya da 3500 lira etiket taşıyan ayakkabı gö­ rebilirsiniz.

Yaşamımızın kaçınılmaz bir parçası olan ayak­ kabının bu denli fiyat artışına uğramasının, böylesi­ ne yüksek fiyatla satılmasının sebepleri nelerdir acaba? Biz yazımızda bu konuyu incelemeye çalıştık.

Yukarıda fiyatlarını verdiğimiz ayakkabıları ma­ ğaza fiyatları sadece yazlık ayakkabı fiyatlarına ait­ tir. Kış gelmediği için onların fiyatını şimdiden kestir­ mek mümkün olamayacaktır. Yazlık ayakkabılar kış­ lıklara göre imalat kolaylığından ve kullanılan mal­ zemenin özelliğinden dolayı daha ucuz satılabilmek­ tedir. Bu bakımdan ayakkabı fiyatlarındaki artışın bu­ rada duracağı sanılmasın. Eğer maliyetlerde hiçbir artış olmasa dahi kışlık ayakkabıları bu yıl yazlıkla­ ra göre en az yüzde 30 daha pahalı satın almak zorunluluğu doğacak. Ü stelik maliyetlerdeki artışın da dura­ cağı yoktur. Bu durumda kışın bir çift erkek ayakka­ bısı için en az 2000 lira vermeye şimdiden hazır olmalıyız. Kadın ayakkabıları içinse daha fazlasını.. Dört kişilik sabit gelirli bir ailenin tüm fertlerinin ayakkabı­ larını yenileme zorunluluğu ortaya çıktığını varsayar­ sak bu fiyatlar karşısında ayakkabı yenilemenin orta gelirli bir aileye ne denli büyük mali yük getireceğini tahmin etmek güçolmasa gerek.

SUÇLU KİM

Bir yılda en az yüzde 150 fiyat artışı... Kim artı­ rıyor bu ayakkabı fiyatlarını? Ya da neden ar­ tıyor ayakkabı fiyatları? Ayakkabı üreticisinden perakendecisine kadar herkes bu soruların cevabını hammadde ve yardımcı madde fiyatlarındaki artışa bağlıyor. Ancak imalatçılar, hammadde, yardımcı madde ve işçilik giderlerinde büyük artış olduğunu kabul etmekle birlikte ayakkabı etiketlerinin astronomik rakamlar taşımasının büyük suçunu perakende­ cilere yokluyorlar. Maliyetlerde 50 liralık bir artış ol­ sa perakendecilerin fiyatlara 200&ndash 250 lira zam yaptı­ ğı ifade edilmektedir. İlgililere göre perakendeci hiçbir zaman yüzde 50 kardan aşağı ayakkabı satmaz. Satın alma gücü biraz yüksek semtlerde ise ayakka­ bı yüzde 100, yüzde 200 kârla satılır.

Ayakkabıda perakendeci kârların çok yüksek tu­ tulduğu bir gerçek olmakla birlikte bu konudaki fi­ yat artışlarının genellikle maliyetlerden ileri geldiği görülmektedir.

Eldeki istatistiklere göre yılbaşından bu yana deri ve yardımcı maddelere gelen zamlar yaklaşık yüzde 150 civarındadır. Örneğin 1978 yılı başında
desimetresi 28-30 lira olan Videla deri, 1978 sonların­ da 60-65 lira olmuş, 1979 ilk yarısında ise 100-120 li­ ra olmuştur. Taban kösele, 1977 de 85&ndash 90, 1978 yılın­ da 220 lira, 1979 yılında 440 liraya çıkmıştır. Epa ta­ ban 1978 yılında 91 lira iken 1979 yılında 145 liradan satılmaktadır. Japon lastiği (Neorit levha) 1978 yılın ortasında 68 lira iken 1979 yılı haziranında 1075 lira­ dan işlem görmektedir. Ökçe lastiği de yüzde 50 den fazla zam görmüştür. Ayakkabı sanayinin petrole dayalı tüm ürünleri büyük oranda zam görmüş ve görmeye de devam edecektir. Fiyat artış­ larının duracağı yoktur. Ayakkabı piyasasında kimse böyle bir gelişme beklemiyor.

Ayakkabı sanayinde malzemelerin fiyat artışlarını verdikten sonra maliyetlere geçmeden önce ayakka­ bı sektörünün özelliklerinden ve üretim sorunları hakkında bilgi vermenin yararlı olacağı kanısındayız.

AYAKKABI SEKTÖRÜ'NÜN ÖZELLİKLERİ

Sektörde özellikle deri ayakkabı üreticileri iki temel kısıtlama ile karşı karşıyadırlar.

1- Üretim kısıtlamaları

2- Pazar kısıtlamaları.

Ü retim açısından kısıtlamalar fiyat dalgalanma­ ları nedeniyle meydana gelmektedir. Fiyatları etkile­ yen nedenler ise deri sağlamada karşılaştıkları kararsız durumlardır. Hammaddenin önemli ölçüde fiyat dalgalanmalarına konu olması, bunun yanında kalite ve miktar olarak da kararsızlık göstermesi ayakkabı sanayinin üretim sorunlarını doğurmakta­ dır.

Ayakkabı sektörünün faaliyetinde meydana ge­ len düzensizliğin önemli bir diğer nedeni de ürünün mevsimsel karakteridir. Nitekim yılda iki kez, iki de­ ğişik koleksiyon dönemi (ekim-mart döneminde ilkbahar-yaz koleksiyonu, nisan-eylül döneminde sonbahar-kış koleksiyonu) birbirini izlemektedir.

Sektörün bir diğer özelliği de faaliyetin yeni mo­ deller yaratma (creation) ile ilgili oluşudur. Bu özellik üretime artizanal görünüm vermektedir. Ayrıca üre­ timin küçük seriler halinde oluştuğu da gözlenmektedir. Bunun nedenleri olarak da koleksiyon dönemleri­ nin birbirini izlemesi, tüketici ihtiyaçve zevklerinin hızlı gelişimi, üretimin boy, renk, model ve hammad­ de olarak geniş bir yelpaze içinde dağılmasıdır.

Pazar açısından sektörün gösterdiği bir özellik de tüketiciye yüksek derecede bağımlı oluşudur. İmalatın başarısı veya başarısızlığı 8-9 ay önceden mo­ danın ve tüketicinin isteklerini sezmeye bağlı olmak­ tadır. Bunun yanında talebin kararlılık göstermedi­ ği, çeşitlendiği olgusu da vardır. Dolayısıyla tüketici, satın almayı sadece geliriyle ilgili nedenlerle değil birçok diğer nedenlerle (ik­ lim koşulları, yani koleksiyonun başarısı vs.) öne al­ makta veya geciktirmektedir.

Ayakkabı satışını etkileyen nedenleri ifade ettik­ ten sonra Türkiye de maliyete etki eden ve ayakkabı üretiminde kullanılan girdileri şu şekilde ifade etmek mümkündür:

Saya, içastar, taban astarı, patoz, fort, bombe, taban, topuk ve topuk içi takozları, iplik, bağ, kapsül, çivi, toka, kamera pimi, laklar, bağcık, yapıştırıcılar, kıyılık, vardola, şerit filota, fitil tipi, şerit plastik, ök­ çe bandı

AYAKKABININ MALİYETİ

Ayakkabı maliyetleri konusunda yaptığımız araştırmalar biraz farklı sonuçvermesine kar­ şılık, en kaliteli bir çift ayakkabının toptancı çıkışının 850-900 lirayı aşmadığını gördük. Bu fiyattan satılan ayakkabılar son derece kaliteli ve lüks olarak nitel diriliyor ve azınlıkta kalıyor. Aşağıda da ayrıntılı ifade edeceğimiz gibi genellikle kaliteli, deri ve köseleden üretilen bir çift erkek ayakkabısının maliyeti 650-700 lirada kalmaktadır. İmalatçılar bu fiyatların yüksek olarak kabul edilmesi gerektiğini, piyasada satılan erkek ayakkabılarının büyük çoğunluğunun maliyetinin bunun da altında kaldığını savunuyor. Özellikle fabrikasyon tipi ayakkabı maliyetlerinin malzemelerinin de daha kalitesiz olması nedeniyle yüzde 30 düşük olduğu bildiriliyor.

Bir çift kösele erkek ayakkabısının maliyeti:

İşlenmemiş kösele 230 TL, deri 230 TL, deri sim 20 TL, kösele kesim 5 TL, fora 12 TL, Saraç, hafa işçiliği 70 TL, ökçe 18 TL, freze 20 TL, çivi vs. 10 TL, yapıştırıcı madde ve astar 30 TL, ökçe lastiği 20 TL, usta payı 35 TL TOPLAM: 700 TL

En iyi kaliteli bir çift ayakkabı 700 liraya mal olmalıdır. Buna birde yüzde 10 imalatçı karı ilave edersek 770 lira veya ortalama 800 lira olduğunu kabul edersek imalatçının toptancıya 800 liraya sattığı bir erkek ayakkabısı perakendecide yazımızın başını da ifade ettiğimiz gibi 1200 lira ile 3000 lira arası etiket taşıyor.

KADIN AYAKKABILARI VE MODANIN ETKİSİ

Kadın ayakkabılarının maliyetlerinin biraz daha fazla olmasına karşın imalatçı ve perakende fiyatları arasındaki fark daha da büyük olmaktadır. Bunun da nedeni, kadın ayakkabılarında modanın satışlarda daha etken olmasıdır.

Gerçekte ayakkabı sanayimizin ham ve yardımı madde bakımından oldukça dışa bağımlılığı ve devalüasyon, maliyetlerin artmasında büyük etken olmuştur. Yapıştırıcı ilaçlar yanında, ayakkabı üretimi de kullanılan köselik deri PVC, kauçuk, poliüretan gibi maddeler de ithal edilmektedir. Devalüasyondan sonra ithal edilen bu maddeler devalüasyon oranında zam görmüştür. Ü stelik döviz darboğazı nedeniyle yapılamayan ithalat ayakkabı sanayinde kullanılan bir çok yardımcı maddenin güçbulunmasına neden olmaktadır.

Kısacası modanın etkisi, dükkan kiralarının yüksek olması, işçi ücretlerinin artması, ana malzemenin güçlükle bulunması, hepsinden önemlisi 1972`den sonra petrol fiyatlarının süratle tırmanması ve tırmanmaya devam etmesi maliyetleri etkilemiştir. Her şeye rağmen bu durum perakendeci ayakkabı satışçılarına yüksek kârla ayakkabı satma hakkı vermemelidir. Bunun için ilgililer, mağazalarda 1800&ndash 3000 liraya satılan ayakkabıların maliyetlerini ve kar oranlarını araştırmalıdır. Perakendecinin kar oranının geli­ şi güzel saptanması devam ederse sabit gelirli ve or­ ta gelirliler, ya deri ayakkabı giymeye hasret kala­ caklar ya da tesadüfen aldıkları deri ayakkabılarını üst derisi iyice eskiyinceye kadar pençe yaptırmak mecburiyetinde kalacaklardır.

( Bu yazı 1979 yılının Temmuz ayında kaleme alınmıştır.

www.huseyinbasusta.com )