Büyük evliyalardan Muhammed Baki Billâh [971-1012 Delhi] hazretlerinin yaşı 40 olunca, dünyaya rağbeti hiçkalmadı. O günlerde, hanımına derdi ki:

- Yakında benim için büyük bir hâdise olacak.

Bir gün yine, eline bir ayna aldı ve hanımına dedi ki:

- Gel, beraber bakalım!

Kadıncağız aynaya baktı. Onu, çok ihtiyarlamış gördü. Piri fani olmuştu âdeta. Aslında böyle değildi. Aynada öyle gözüküyordu. Kadıncağız bunu gördü. Vefat edeceğini anladı. Mübarek, böyle bildirdi hanımına.

Bunu, talebelerine de bildirmek istedi. Bir gün buyurdu ki:

- Velilerden birine, gaipten, yakında vefat edeceği bildirilmiş.

Talebeleri merak edip ona sordular

- Kimdir acaba o zat efendim?

O anda hiçcevap vermedi. Yani kendisi olduğunu yine söylemedi. Birkaçgün geçince, nihayet buyurdu ki:

- Birkaçgün Delhi`den ayrılmayın! Çünkü son günlerimi yaşıyorum. Ayrılık eserleri görülmeye başladı.

Gözleri, elveda der gibiydi. Bu sözleri duyan talebeleri, durumu anlayıp ağlamaya başladılar! O sırada içlerinden biri 'Allah!' diye seslendi. Başını süratle o yöne çevirdi. Sonra kendisi de 'Allah!' diye seslendi. Ve böylece ruhunu teslim etti.

Cemaat, tabutu omuzladılar. Ve kabristana doğru yürüdüler. Bir yere gelince, tabut ağırlaştı. Öyle ki, bir milim ileri götüremediler. 'Bunda bir hikmet var.' dediler. Ve o yere defnettiler...