AYŞEGÜL ATAKAN

Yeni Dünya Vakfı’nın düzenlediği Enderun Sohbetleri’nin Ramazan Bayramı’ndan sonraki en ilk konuğu İbrahim Güleç oldu. Bab-ı Ali’de geçen yıllarını 'Bab-ı Ali’de Gün Batımı' kitabında gözler önüne seren Güleç, Necip Fazıl Kısakürek ve Rıfat Ilgaz gibi edebiyatın önemli isimlerini ile hatıralarını dinleyicilerle paylaştı. 1964 yılında Niğde’den İstanbul’a çalışmak için gelen Güleç, 50 yıl boyunca Cağaloğlu’nda hamallık yaparak geçimini sağladı. Cağaloğlu’nun canlı hafızası olarak görülen İbrahim Güleç, Cemal Kutay, Aziz Nesin, Yaşar Kemal, Rıfat Ilgaz, Necip Fazıl Kısakürek gibi usta isimlerin kitaplarını taşımıştır. Kültür sanat dünyasına damga vurmuş kitap, dergi, gazete gibi yayınları sırtında taşıyan Güleç, yıllar içerisinde bir çok anı biriktirdi. Yıllar içerisinde kapanan gazeteler, yayınevlerinin hepsini adı gibi bilen Güleç, çuval çuval kitapları sırtında yayınevlerinden matbaalara taşıdı, hafta sonları ise matbaalarda kurşun harfleri eriterek ikinci iş yaptı.

Zamanla her şey değişti

İlk işinin Tarık Yayınları’ndan Cemal Kutay’ın kitaplarını taşımak olduğunu anlatan Güleç, 'Önceden herkes birbirini tanırdı. Sokakta otururken yazarlar, gazeteciler, bize selam vermeden geçmezdi. Bizimle ilgilenir ayaküstü de olsa mutlaka sohbet ederlerdi. Sonra internet çıktı. Gazeteler buradan taşındı. Her şey değişti' diyerek eskiye olan özlemini dile getirdi. O zamanki gazeteler içerisinde en çok Tercüman gazetesini takdir ettiğini söyleyeN Güleç, 'Tercüman gazetesinin verdiği 1001 temel eserler vardı. Kuponla verirdi. Bu yüzden o gazeteyi çok takdir etmişimdir. Ben bunları matbaadan taşıdığım için kupona gerek kalmadan alırdım' dedi.

Rıfar Ilgaz ile iyi arkadaştık

Güleç, Rıfat Ilgaz ile iki iyi arkadaş olduğunu belirterek, 'Rıfat abi bana müdürüm derdi. Çevresindeki insanlara tanıştırırken de öyle derdi. İki yıl Rıfat Ilgaz’ın hamallığını ve özel işlerini yaptım. Yazdığı yazıları benimle gönderir dizdirirdi matbaada. Hababam Sınıfını, İhsan Manavoğlu basardı, Ak Kitabevi’nden çıkıyordu kitapları. Bazı sıkıntılardan sonra buradan kitaplarını alıp yayınevini kurdu, adını da Çınar Yayınları koydu. Ben de yayınevi amblemi için fikrimi söylemiştim. Çok beğenmişti' ifadelerini kullandı. Güleç, Rıfat Ilgaz’ın oldukça kibar ve beyefendi biri olduğunu ifade etti.

Yaşar Kemal çok iyi biriydi

50 yıl içerisinde çok kişiyle tanıştığını ve vakit geçirdiğini belirten Güleç, 'Yaşar Kemal’i, Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı, Erdal Öz’ü, Aziz Nesin’i orada tanıdım. Yaşar Kemal’in ilk yıllarda kitaplarını Cem Yayınları basardı daha sonra çocuklarıyla birlikte Toros Yayınları’nı kurup kitaplarını kendi basmaya başladı. Yaşar Kemal Bab-ı Ali’de tanıdığım en iyi insanlardan biriydi, asla kasıntıyı kibri sevmez patron hamal ayrımı yapmazdı herkesle konuşur sohbet eder herkese değer verirdi' diye konuştu. Güleç, Yaşar Kemal ile bir anısını şöyle anlattı: 'Bir keresinde kitaplarını imzalarken bana da imzalar mısın?’ dedim, oğlu da ‘İbrahim şimdi sırası değil, sonra’ dedi. Yaşar Kemal bunu duyunca çok sinirlendi oğluna. Bir kitap imzalayıp verdi bana'

'Üstad' insan ayırt etmezdi

Necip Fazıl Kısakürek ile de çalışan Güleç, onu ilk gördüğü günü hiç unutamadığını ifade etti. Güleç edebiyatının ‘üstad’ı olarak bilinen, herkesin saygıda kusur etmediği Kısakürek karşısında çok heyecanlandığı belirtti. Güleç, Kısakürek’in insanları ayırt etmeden herkese karşı kibar olduğunu vurguladı.