Önce kendimize nasıl bir babalık yapılmış, iyice tahlil etmeliyiz. Bize zaman ayırmış mı babamız? Baş başa kalmışız mı? Nasıl bir ilişki kurulmuş bizimle. Can cana mı, yüzeysel mi? Korku üzerine mi? Umursamazlık üzerine mi? Demokratik mi? Otoriter mi?

İçdünyana bir bak. İçindeki çocuk ne diyor?

Sonra kendi babalığına bir bak. Çocuğunun gözünden dünyaya bak. Onun dünyasını anla. Ona sor bakalım nasıl bir babasın? O ne diyor? O sana kaçpuan veriyor? Eşin ne diyor? Çevren ne diyor? Büyüklerin ne diyor? Babana sor babalığını bir de? Bakalım o ne diyor?

Yolculuğun hedefi ne? Baba olmak, aile kurmak senin için ne anlam ifade ediyor? Bütün bunları biraz düşünmek ve sorgulamak her babaya iyi gelecektir.

Nasıl bir çocuk istiyorsunuz?

Herkes mükemmel bir çocuk sahibi olmak ister. Bunun yolu da mükemmel bir anne baba olmaktan geçer.

Hâlbuki asıl mesele nasıl bir anne baba olduğumuzdur.

'Ne doğrarsan kabına o gelir eline.'

'Elmadan armut çıkmaz 'demişler.

Biz mi onları terbiye ediyoruz?

Yoksa kendimizi mi terbiye etmeliyiz?

Biri İbni Haldun`a sordu: Çocuklarımızı nasıl terbiye edelim?

İbni Haldun dedi ki çocuklarınızı terbiye etmeye çalışmayın, zira zaten size benzeyeceklerdir. Kendinizi terbiye edin yeter.

Ü zerinde saatlerce konuşulabiliriz bu sözün.

Fatih Sultan Mehmet nasıl  'Fatih' oldu?

Birçok büyük İslam âlimine baktığımızda onların arkasında harika bir anne ve baba görmekteyiz.

Bu konuda çok güzel örneklerimiz vardır.

İmamı azamın babası ve elma hikâyesi çok güzel bir örnektir.

Mezhep imamı, İmam-ı Azam Hazretlerinin babası Sabit Hazretleri gençliğinde bir gün dere kenarında abdest alıyormuş. Önüne gelen bir elmayı ısırması ve sonrasındaki hadiseleri herkes bilir. Hikâyeyi uzun uzun yazmayacağım. Sadece sonuna vurgu yapmak istiyorum.

Daha sonra seneler geçip bu evlilikten Numan ibni Sabit İmamı Azam Hazretleri dünyaya gelmiş. Annesi, İmamı Azam ı hocaya okuması için teslim etmiş. O zaman henüz 3 yaşında bulunan Numan üçgünde Kur an-ı Kerimi hatmettiği zaman annesi:

'Ah oğlum! Baban o elmayı ısırmasa idi, sen daha az zamanda hatmederdin' buyurmuş.

Bir babanın daha baba olmadan önceki hali bile bir çocuğun karakterinde etki bırakıyor, olayın ciddiyetinin bilmem farkında mıyız?

Çocuklarımız, bizim istediğimiz bir kişi mi olacak, kendi istediği bir kişi mi olacak?

Bizim nesil (40-50 yaş grubu) için şöyle diyebiliriz. Ana babalığın kolay olduğu zamanda çocuk olduk, çocuk olmanın zor olduğu zamanda da ana baba olduk. Şimdi çocuk olmak çok zor, çocuklara acıyorum. Bizim çocukluğumuz kolaydı, ana babalarımız rahat ettiler. Şimdi çocuklarımızın çocukluğu çok zor, bizim de ana babalığımız zor geçiyor bu yüzden.

Çünkü yalnızlaştık. Büyük aileyi, mahalleyi, kasabayı, köyü, doğayı terk ettik.

Bizim çocukluğumuzda bizlerin doğayla, tabiatla, ağaçla, bitkiyle, kuşla, böcekle, birçok hayvanla çok doğal bir ilişkisi vardı. Mahallemizden, arkadaşlarımızdan, büyüklerimizden, komşularımızdan, yaşlılarımızdan, köyümüzün, mahallemizin imamından, öğretmeninden, bakkalından, bekçisinden çok şey öğrendik. Şimdiki çocuklar bütün bunlardan mahrum ve sadece anne babaya mahkû mlar.

Nasıl bir ebeveynimiz vardı? Biz nasıl bir ebeveyniz?

Bu konuda birkaçyazı yazdım. Günümüz ebeveynleri ile geleneksel ebeveynliği karşılaştırmıştım[1].

Ne geleneksel ebeveynliği çok kötü buluyorum, ne de günümüzün modern ebeveynliğini doğru buluyorum. Her ikisinin de iyi yönleri, doğru yönleri var. Yanlış yönleri var. Birisi çok ilgisiz, birisi de çok ilgili. Gelenekselde çocuk, adam yerine konmuyor, günümüzde ise tabiri caiz ise çocuk baş tacı. Hayatın merkezi. Çocuk efendi, anne baba hizmetçi. Dedim ya dengeli bir ebeveynlik en güzeli. Yerinde çocuğu adam yerine koyan, değer veren yerinde de haddini, hududunu bildiren. Sınırları çizilmiş bir ilişki en doğrusudur?

Şimdi soralım kendimize.

Çocuğu adam yerine koyuyor muyuz, koymuyor muyuz?

Evi kim yönetiyor? Çocuklar mı büyükler mi?

Baba ve çocuk ilişkisi üzerine yapılan araştırmalar var mıdır? Bu konuda elimizde bilimsel veriler ne diyor?

Evet, bu konuda yapılmış birçok araştırma var. Çocuk baba ilişkisi, baba ve çocukla oyun, baba ve ev işlerine yardım, baba ve çocuk eğitimi gibi farklı başlıklarda yapılmış araştırmalar var.

Fakat Özellikle 1970-80`li yıllardan sonra bu konuda çalışmalar artmış.  Daha önce ebeveyn denilince akla gelen tek kişi anne.

Yüzlerce makalede ebeveyn denilince hep karşımıza anne çıkıyor. Daha yeni yeni ebeveyn denilince babaların da varlığı keşfedilmeye başlanmış.

Babaları ile çocukları arasındaki ilişkinin önemi üzerinde yapılan bilimsel çalışmalardan kısa kısa bahsedebiliriz.

  • 'Babalar ve Çocukların Sağlıklı Gelişimi Ü zerindeki Etkileri' isimli bir çalışma şöyle diyor[2]: 'Daha bebeklikten itibaren çocuk büyütmeye birebir katılan babaları olan çocuklar, duygusal olarak kendilerini daha güvenli hissediyor, çevrelerini keşfetme konusunda daha özgüvenli oluyor ve büyüdüklerinde daha iyi sosyal bağlara sahip oluyorlar.'
  • Babaların çocuklarıyla oynama şekillerinin de bir çocuğun duygusal ve sosyal gelişimi üzerinde önemli bir etkisi var. Babalar bebekleriyle ve anaokulu çağındaki çocuklarıyla birebir etkileşimlerinde, uyarıcı ve eğlenceli faaliyetlere annelere göre daha yüksek oranda zaman ayırıyor. Çocuklar bu etkileşimlerden duygularını ve davranışlarını regüle etmeyi öğreniyorlar.
  • Büyütülmelerine katkıda bulunan ve ilgili babaları olan çocukların eğitim performansları da daha iyi oluyor. Bir babanın katılımının etkisi ergenliğe ve gençyetişkinliğe kadar uzanıyor.
  • Sayısız araştırmaya göre aktif ve 'besleyici' tarzda babalık ile ergenler arasındaki sözel beceriler, zihinsel işlev ve akademik başarı birebir ilişkili.'

Günümüzün Baba Gerçekliği Nedir?

Babalar hiçşüphesiz çocuklarının hayatında önemli bir rol oynuyor. Araştırmaların çoğu katılımcı bir babanın bir çocuğun yaşamında özellikle bilişsel, davranışsal ve genel sağlık alanlarında önemli bir rol oynayabildiğini olumlu bir baba modelinin ergen bir erkek çocuğunun olumlu, sağlıklı cinsiyet rolü özellikleri geliştirebilmesini sağladığını gösteriyor.

Yine ergen kız çocuklarının karşı cinsle olan ilişkilerinde daha sağlıklı ve doğru dürüst bir ilişki kurabilmesi ne kadar katılımcı ve olumlu bir babayla büyütüldüklerine bağlı olarak değiştiği ortaya çıkıyor. Baba iyi bir rol model ise işler yolunda gidiyor. Baba iyi bir rol model değilse, işler yolunda gitmiyor. Yanlış adımlar, yanlış kararlar, tepkisel ilişkiler baş göstermeye başlıyor. Birçok bağımlılığın da arkasında iyi gitmeyen aile ilişkileri çıkıyor.

Ayrıca araştırmalarının büyük çoğunluğuna göre çoğu durumda, bir çocuğun sağlıklı gelişimi için bir babanın varlığı ve katılımcı olması anneninki kadar önemli olabiliyor.