Türkiye merkezli Filistin Dayanışma Derneği FİDDER, 'Balfour'dan normalleşmeye... Bu topraklar satılık değil' temasıyla sanal ortamda sempozyum düzenledi.

Yurt Dışındaki Filistinli Alimler Heyeti Başkanı Nevvaf Tekruri, sempozyumda yaptığı konuşmada, Balfour Deklerasyonu'ndan bu yana Filistin halkı ve İslam ümmeti için 103 sıkıntılı yıl geçtiğini ancak bu süre zarfında Filistinlilerin ısrar ve kararlılığının daha da arttığını belirtti.

Bazı Arap rejimlerinin, İsrail'le ilişkilerini normalleştirmesini ihanet olarak nitelendiren Tekruri, 'İsrail'le ilişkileri normalleştirenler, kendi halklarının iradesi dışına çıkmıştır. Normalleşme Sudan'da hoş karşılanmaz. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn halkları da uygulanan tüm baskılara rağmen bu ihanetleri kabul etmiyor.' dedi.

Filistin Diasporası Halk Konferansı sözcüsü Ahmed Muhaysin ise Balfour'la birlikte oluşan ahlaki, insani ve siyasi durumdan İngiltere'yi sorumlu tuttu.

İsrail'in, Batı'ya ait sömürgeci bir proje olduğunu belirten Muhaysin, bu projeyle Filistin halkının topraklarından sökülüp atılmasının ve yerine de dünyanın dört bir yanından başka insanların getirilmesinin amaçlandığını kaydetti.

Normalleşme anlaşmalarına da değinen Muhaysin, 'Peşpeşe gelen normalleşme anlaşmaları, İsrail'in, sadece Filistin'i değil Arap ülkeleri başkentlerini de ele geçirme arzusunu ortaya koyuyor.' diye konuştu.

Mısır (1979), Ürdün (1994) ve geçen ay Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn’in ardından Sudan da İsrail ile ilişkilerini normalleştirmişti.

Balfour Deklarasyonu

Dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour tarafından 2 Kasım 1917'de siyonist hareketin önemli isimlerinden Baron Walter Rothschild'e yazılan mektup, Filistin topraklarında Yahudilere bir 'vatan' kurulmasını vadediyordu.

Tarihe 'Balfour Deklarasyonu' olarak geçen mektup, İsrail devletinin kurulmasına giden süreçte en önemli kilometre taşı olarak görülüyor.

İTTİFAK - AA