Bosna-Hersekin başkenti Saraybosna`ya gidip de, Başçarşı`ya uğramadan olmaz. Çevredeki börekçiler ve köfteciler, ülkeye özgü nefis börek ve köfteleriyle hizmet veriyorlar. Bronz cezvelerde pişen kahve kokusu Osmanlı zamanından kalmış Başçarşı`nın her yerine yayılır.  Bu yazımızda Avrupa`nın ortasında, klâsik Osmanlı şehir anlayışını ile Türk-İslâm sanatının inceliklerinin en iyi harmanlandığı yerlerden birisi olan Başçarşı`dan bahsedeceğim. Saraybosna, 1463`te Fatih Sultan Mehmed tarafından fethedildikten sonra, TrabeviçDağı`nın eteklerinde yer alan ve bugün 'Eski Şehir' (Stari Grad) olarak anılan bölgede önemli imar faaliyetleri başlıyor. Müslüman Boşnakların yaşadığı bu muhitte camiler, tekkeler, medreseler, hanlar ve hamamlar, sebiller inşa ediliyor.

Buraya geldiğinizde, Saraybosna`nın simgesi ve güvercinlerin mekânı hâline gelmiş zarif, ahşap şadırvan Başçarşı Sebili karşılar sizi. Tarihî şadırvanın olağanüstü bir hava kattığı bu meydanın üçtarafı da Başçarşı`yı oluşturan dükkânlarla çevrili. Başçarşı`nın hemen girişinde yer alan ve şehrin en önemli simgelerinden olan çeşme, 15. yüzyılda Bosna Sancak Beyi İsa Bey tarafından yaptırılmış, daha sonra Gazi Hüsrev Bey`in katkılarıyla büyümüş. Başçarşı`nın sembolü olan 'Sebil Çeşmesi', Vali Hacı Mehmet Paşa tarafından 1753`te, İstanbul`daki çeşmeler model alınarak yaptırılmış.

Saraybosna`daki Başçarşı Sebil`inin bir kopyası Bursa şehrimizde yer alıyor. Bursa Osmangazi Belediye Başkanı Recep Altepe, 2007`de Sarajevo Starigrad Belediyesi ile kardeşlik anlaşması imzalayıp, 2008`de Saraybosna`daki Sebil`in mimarisine sadık kalınarak 'Sarayova Kardeşlik Çeşmesi' olarak Bursa`da inşa edildiği bilgisini buradan vereyim. Bursa`ya yolunuz düşerse bu çermeyi de ziyaret etmenizi tavsiye ederim.

Osmanlı mimarisinin göze çarpan eserlerinden olan Gazi Hüsrev Bey Cami, Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Osmanlı`nın Bosna`da görevlendirdiği sancak beyi Gazi Hüsrev tarafından 1531 yılında yaptırılmıştır. Halen ülkenin en önemli camilerindendir. Görülmeye değer bir yapıt olmasını sağlayan unsurların başında 26 metre yüksekliğindeki görkemli kubbesi ve süslemesinde kullanılan detaylar gelir. Babası Boşnak, annesi Türk olan Gazi Hüsrev Bey`in naaşı caminin avlusundaki türbeye gömülmüştür.

Tabii ki, buralara kadar gelip saat kulesini görmeden olmaz. Bosna-Hersek`in Osmanlı yönetimi altında bulunduğu yıllarda 21 tane saat kulesi inşa edilmiştir. Bunların en yükseği Başçarşı`daki saat kulesidir. Bu saat kulesinin en büyük özelliği, namaz vakitlerini belirlemek için ay zamanını gösteren tek kamu saati olmasıdır.
Gazi Hüsrev Bey Bezisten`ı da görüp alışveriş yapabilirsiniz. 'Bezisten' kelimesi Arapçadan gelmektedir 'bez satılan yer' demektir. Gazi Hüsrev Bey Bezisten 16. asırda inşa edilmiş, zaman içinde diğer dükkanların da eşlik ettiği bir satış alanına dönüşmüştür. Günümüze kadar ulaşan bezisten, yaklaşık 65-70 kadar dükkanla halen canlılığını korumaktadır.

I. Dünya Savaşı`nın çıkmasına sebep olan Avusturya-Macaristan Prensi Franz Ferdinand ve eşinin suikaste uğradığı yer Latin Köprüsü de ilginizi çekebilir. Saraybosna`da karşılaşacağınız diğer köprülerle mimari benzerlikler taşır. Burası, Ü çgüçlü sütun ve 4 kemerden oluşan tarihi Osmanlı köprüsüdür.

Latin Köprüsü`nün hemen yanında yer alan Saraybosna Müzesi de görülmesi gereken yerlerdendir. Saraybosna Müzesi diğer ismi ile Bursa Bezistanı (Museum of Sarajevo) 6 büyük kubbe ile örtülü Osmanlı dönemi pazarı Başçarşı`nın en tanınan yapılarından. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Sadrazam Rüstem Paşa tarafından inşa edilen Bursa Bezistanı tarihte şehrin önemli ticaret merkezlerinden biriydi. İsmini zamanında ipek ticaretinin yapıldığı Bursa`dan alan Bezistan`da Avusturya- Macaristan İmparatorluğu`nu ait eşyalar ile, madeni para, kostüm, mezar taşı, çeşitli süsleme ve dekorasyon eşyaları sergileniyor.

Saraybosna`nın en önemli caddelerinden modern Ferhadiye Caddesi ise hem alışveriş hem de yeme içme için gezilecek yeridir. Başçarşı`dan caddeye doğru yürüyüş yapmak güzel olur diye düşünüyorum.

Oldukça hüzünlü bir geçmişe sahip olan Saraybosna Umut Tüneli (Sarajevski Ratni Tunel), Saraybosna Kuşatması`nda önemli bir yeri bulunan tünelin müzeye dönüştürülmüş. Abluka altındaki bir kentin hayata tutunduğu Umut Tüneli, ile gezimizi nihayetlendirelim. Sırp mevzilerinin bulunduğu noktalar nedeniyle dış dünyayla ilişki kuramayan Bosnalılar, Birleşmiş Milletler kontrolündeki havalimanına kadar uzanan bir tünel kazmışlar. Hem kaçış, hem mühimmat, hem de gıda ve ilaçyardımı için kullandıkları bu tünel, mermi izleri, askeri teçhizat, fotoğraflar ve çeşitli belgelerle savaşın kötü anılarını gözler önüne seriyor.