Ben her şeyin bir denge ve ahenk içerisinde bulunması gerektiğine inananlardanım. Bu nedenle her hangi bir düşünce, fikir yâda eylemin aşırılığına ya da fanatizmine her zaman karşı çıkmışımdır. Çünkü nerede fanatizm varsa orada istismar vardır anlayışına sahibim..

Spor anlayışımı da denge, güzellik, efendilik ve estetik üzerine kuranlardanım. Mesela buz dansından çok keyif alır Avrupa, Dünya ve Olimpiyat şampiyonalarının özellikle kapanış programlarını kaçırmamaya çalışırım. Spor, müzik, estetik, efendilik, saygı, güzellik ve onurun adeta bileşkesidir buz dansı. 

İzlediğimiz sporcu ya da takımdan keyif almalıyız. Spor beni mutlu etmeli. Futbola da böyle bakıyorum.

Ancak uzun yıllardır Türkiye`de takımlarımızın kendi aralarında yaptıkları hiçbir maçı izlemiyorum. Çünkü körü körüne olan fanatizmin, ülkemizdeki futbolu da asıl ruhundan uzaklaştırdığını düşünüyorum. Ü lkemizdeki futbolcu ve takım kalitesinin de buna bağlı olarak düştüğünü görmekteyim. İzleyici  kitlesinin durumu ise daha feci. Öyle ki, üniversite mezunu insanların bile futboldan başka konuşacak hiçbir şeyleri ve sorumlulukları yokmuş sanki; Bu nedenle içerde yaptıkları maçlarda hiçbir Türk takımının taraftarı da olmuyorum. 

Beni asıl kahreden ise fanatizm rüzgârıyla birlikte milli duruşumuzun da bazen ortadan kalkmasıdır. Askerde iken, Türk takımlarından birisi Yunan takımıyla maçyapıyordu. İzleyici askerlerin bir kısmı Yunan takımını tutuyorlardı. Çünkü Yunan takımıyla oynayan Türk takımı içerde onların ezeli rakibiydi. Dolayısıyla bir Türk takımının Yunan takımına yenilmesi onları da mutlu edecek ve fanatik öfkelerini dizginleyecekti. 

Bir Türk acaba böyle düşünmeli mi? Peki düşünebilir mi? Bence düşünmemeli.. Ancak sporun centilmenlik kuralları çerçevesinde spora kalite katana da hakkını teslim etmelidir. Böyle yapmamız milli duruşumuzu örselemez.

Beni asıl heyecanlandıran Batı ülkeleri ve takımları ile yaptığımız müsabakalar oluyor. Batı`nın beni nasıl algıladığını bildiğimden dolayı, onlarla yaptığımız maçlarda benim için önemli oluyor. Yıllar önce bir Türk takımını eleyen İngilizlerin basınının 'Osmanlıyı dize getirdik' manşetini hiçunutamıyorum. Batı ile hangi takımımız maçyaparsa yapsın, milli duygularım kabarıyor. Nitekim yıllar önce 1997 yılının Eylül ayında rahmetli Olcay Yazıcı`nın Yazı İşleri Müdürü olarak çıkarttığı Kültür Dünyası dergisinde kaleme aldığım 'Batı İle Son Tango' isimli yazımın sunuş kısmında da bu duygularımı ifade etmiştim. Bilindiği gibi o yıl Galatasaray UEFA şampiyonu olmuş ve bir önemli kupayı da kazanmıştı. Bunun üzerine Hasan Tanrıkut`tan yaptığım 'Aydınlarımız her devirde, İsa`nın vuslatını bekleyen rahibeler gibi her şeyi Batı`dan beklediler' sözü ile başladığım yazıda şunları yazmıştım: 'Tam üçyüz yıl beklemiştik. Mağrur ve gururlu bir biçimde 'Avrupa`yı yendik' diyebilmek için. En son 1699 yılından evvel yürekten söylemiştik Avrupa`yı dize getirdiğimizi. Hem de kaçyüz kere; Şimdiye kadar tam üçyüz yıl aktı. Bu süre içinde daralarak Batılılaştık. Türk insanı üçyüz yıl sonra şuur altındakilerini yeni yeni ifade etmeye başladı. 'Avrupa`yı dize getirdik' sözü de Batı`ya bakışımızdaki 'toplumsal belleğimizin' yansıması olarak değerlendirilmelidir. Yani kendimizi büyük görmeye başlamamızın yansımasıdır bu söz. Şimdi, 'Batılılaşarak genişliyoruz' diyebiliriz artık.

'Avrupa`yı yendik', 'Batı`yı dize getirdik' söylemleri toplumumuzda ne kadar artarsa, Batı`ya o denli fazla sızacağız. Batı`ya sızmamız demek aynı zamanda Türk ve İslam dünyasına da kolay ve hızlı sızmamız demektir. 

Her ne kadar Avrupa takımlarıyla yaptığımız futbol müsabakalarının sonunda söylediğimiz, 'Batı`yı dize getirdik' sözü henüz söylemek istediğimizin bütünü değilse de, söyleyeceklerimize bir başlangıçtır. Bu toplum ve devlet olarak tekrar şahlanışımızın başlangıcıdır. Ve adına ne denilirse denilsin bu durum, Viyana`dan da öte bir tangodur.'

1997`de kaleme aldığım bu duygu, düşünce ve temennilerim artarak devam ediyor. 

O zaman Galatasaray bana bu duyguları yaşatmıştı. Sonraları ise başta Türk milli takımımız olmak üzere birçok kulüp ve sporcumuz;  

Bugün Türk devleti ve milletiyle Batı ile tangomuz devam ediyor. Hem de aşkla. Hem de şevkle..

Peki, siz ne dersiniz?