Öğretmen Duyşen`i duyduğunuzu biliyorum. Snelman`ı okuduğunuzu da..

Öğretmeni ele alan yüzlerce kitap ve film ile binlerce edebiyatın her türünde yazılı metni sıralayabiliriz. Bütün bu sıralamaların zirvesinde bana göre Ekmeksizköy Öğretmeninin Hatıraları yer almalı. Ekmeksizköy Öğretmenini ve idealizmini, Şevket Süreyya Aydemir`in 'Toprak Uyanırsa' isimli romanında tanıyor ve biliyoruz. Şevket Süreyya Aydemir kitabını, bütün yurt sathına yayılmış mücahit eğitim ordusuna ithaf eder.

'Ekmeksizköy neresidir? Bu öğretmen kimdir? Ne olmuştur? Bunları sormayacaksınız. Çünkü, Ekmeksizköy öğretmeni de, dünyanın her tarafına yayılmış binlerce, milyonlarca adsızlardan biridir. Bu adsızlar, başkaları için çalışırlar, ama gene de kendileri için yaşarlar. Ekmeksizköy öğretmeni de başkaları için çalıştı. Kendisi için yaşadı. Ve kendi kendisiyle doydu.'

Öğretmen evrende yaşayan en idealist zümredir. En kolay da kandırılan zümredir. Girdikleri sınıflar, işledikleri ve anlattıkları dersler onları da çocuklarla aynı ruh haline dönüştürmüştür. Çocuklar/öğrenciler karşısında en kolay ve kısa sürede onlar teslim olurlar. Kandırıldıklarını bilirler ama buna müsaade de ederler. Öğrencisinin yüksek yararı onların nezdinde hep galebe çalar. Bu nedenle çocuklar kadar saf ve temizdirler.

Vicdanları hür olmakla birlikte, en çok vicdan muhasebesi yapan da öğretmendir. Meslek mensupları içerisinde sadece öğretmen evine iş getirendir. Sadece iş te değil. Öğretmenin okul dışındaki sohbetlerinin çoğu da okul ve öğrencilere dairdir. Yine dışarda da zihnini her daim okul ve öğrencileri en fazla meşgul eder.

Öyle öğretmenler bilirim ki ders boş geçerse sınıftaki çocukların başına bir hal gelir diye hasta olan kendi çocuğunu doktora götüremez.

Öyle öğretmenler bilirim ki bademcik gibi boğazdan ameliyat olmasına rağmen verilen sağlık raporunu almaz veya kullanmaz. Hiçkonuşmasa da öğrencilerinin başında olmak isterler.

Öyle öğretmenler bilirim ki çeşitli nedenlerle okulun tatil olduğunu dahi bilmez, çünkü şartlandığı yer okulu ve öğrencileridir.

Öyle öğretmenler bilirim ki Nurettin Topçu`nun deyimiyle 'ruhların mimarı' olduklarının bilincindedirler.

Doğan Cücenoğlu`ndan dinlemiştim. Lisedeki edebiyat öğretmeni Mustafa Necati Karaer`in sosyal bilim insanı olmasının tek nedeni olduğunu söylemişti. Arif öğretmenin hayatına anlam vermeye çalıştığı 'Savaşçı' isimli eserini ise ilkokul öğretmeni Muazzez hanıma ithaf etmişti.

Hangimizde öğretmenimizin topa vuruşu, fırça darbesi, sesi, el-kol ve vücut hareketi, ders anlatışı, bilgisi, kültürü, tebessümü, hoşgörüsü ve adaleti   iz bırakmadı.. Hangimiz öğretmenlerimizden etkilenmedik..

Öğretmenin önü açıldığı, imkân verildiği, teşvik edildiği zaman başaramayacağı iş yoktur. Bir-kaçgün önce izlediğim 'Benim Adım Öğretmen' başlıklı konser programı da bu anlamda örnek verebileceğim biçimde başarılıydı. Bakırköy İlçe Milli eğitim Müdürlüğü Müzik öğretmenlerinin kısa süre içerişinde ortaya koydukları konseri birçok faaliyeti takip eden birisi olarak çok başarılı buldum. Solo ve koro okumaları ve orkestra; Sahneye hakimiyet ve uyum... Kıyafet ve sunucu öğretmenin hitabeti; Müthişlerdi.

Bakırköy`deki, Leyla Gencer Opera ve Konser Salonu`nda gerçekleşen faaliyette sunucu öğretmenimiz (Neşe Garip) konserin mimarının Bakırköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve bu anlamda İlçe Müdürü Emrullah Aydın Bey olduğunu belirtti ve onu sahneye davet etti. Sunucu, bu akşamın sürprizlerinden diyerek Emrullah Bey`i davet ediyordu. Gerçekten de sürprizdi. Çünkü iki türkü okumuş ve çok güzel yorumlamıştı. Nitekim program daha sonra şarkılarıyla katılan Soner Arıca da Emrullah Bey`in türküleri çok iyi okuduğunu ve biraz da kıskandığını ifade etti.

Benim Adım Öğretmen konseri koronun okuduğu 'Benim Adım Öğretmen' şarkısıyla başladı. Koro Türk sanat Müziği ve Türk Halk Müziği formunda ayrıca üçeser daha seslendirdi. Öğretmen Sema Sever, 'Nazende Sevgilim' öğretmen Devrim Bal Conker, 'Mazi Kalbimde Bir Yaradır' öğretmen Nalan Özarıcı, 'Telli Turnam'   şarkılarını öğretmen Orçun Kolukırık ise Sezen Aksu Şarkılarını yorumladı.

Benim favorim öğretmen Hilal Akyol`du. Hilal öğretmen ,Soner Arıca`ya ait 'Deniz Gözlüm' isimli şarkıyı okudu/yorumladı. Bir yıl kadar önce benim düzenlediğim Nurettin Topçu Özel Etkinliğinin sonunda da Hilal öğretmen ve birlikte çalıştığı gençler kısa bir konser vermişlerdi. Programla ilgilendiğim için orada fazla dikkat edememiştim Hilal Öğretmene ve ekibine. 'Deniz Gözlüm' de yorumu çok başarılıydı. En azından geceye ve konsere zihnim o şekilde not düştü.

Yukarıda saydığım ve başka faaliyetlerde karşımıza çıkacak olan ekip artık çalışmalarını yeni açılan Bakırköy Güzel Sanatlar Lisesi çatısı altında gerçekleştiriyor. Lise bu yıl ilk defa 24 öğrenci ile eğitim-öğretime başladı. Çocukları da bir ara gördüm ve dinledim. Çok bilinçli ve şuurlular. Yine bir defasında okul müdürü ile konuştum. Özer Öztop daha önce Gürpınar Güzel Sanatlar Lisesinde uzun yıllar müdürlük yapmış. Onu dikkatli dinledim ve izledim. Parmaklarına varana kadar dikkat ettim. Her yönüyle müzisyen ve başarılı bir enstrüman çalan bir duruşa hakimdi. Nezih, nazik ve narin. Müziğin meselelerine pedagojik olarak ta hakimdi. Buraya not düşüyorum: Özer Bey gibi eğitim liderlerinin ve Emrullah bey gibi İlçe Milli Eğitim müdürlerinin öncülüğünde Bakırköy Güzel Sanatlar Lisesi önümüzdeki yıllarda ülkemizin en önemli müzik markalarından birisi haline gelecektir. Keşke İstanbul`daki bütün ilçelerimizde ve nüfusu yüz bin den fazla olan ülkemizdeki bütün il ve ilçelerde birer adet Güzel Sanatlar Lisesi ve Spor Lisesi açılabilse. Bu son cümle aslında benim de on beş yıllık hayalim. Birçok mahfilde ısrarla dile getirdiğim görüşüm. Öğretmen Duyşen,Cengiz Aytmatov un eserinin adı ve eserin kahramanı olan halk öğretmeni. Bugünkü Finlandiya mucizesinin mimarı. Öğretmen bütün zamanlarda ve mekanlarda aynıdır. Suyu arayan, bulan ve insanın hizmetine sunan insandır. Ruhların mimarıdır çünkü, onun adı öğretmendir... Çünkü benim adım öğretmendir.