Anadolu`nun bir şehrinin güzel bir ilçesinde geçiyor bu olayımız. Hikâyeye bakıp da gülüp geçmeyin. Aman canım hikâye bu olur mu demeyin lütfen Hemen hemen aynı ile vakidir bu anlatacaklarım. Efendim, üniversitelerin yarıyıl tatili başlayınca Türkiye`nin değişik illerindeki üniversitelerde okuyan bu ilçemizin öğrencileri memleketlerine dönerler. Sadece üniversite öğrencileri mi sömestr tatili başlayınca başka illerde çalışan öğretmen, memur, hatta iş adamları da hem yarıyıl tatilinde hem de yıllık izinlerinde memleketine gelirler.  

İlçeye tatile gelen bayanların geldiklerinin ikinci günü adeta anlaşmış gibi doğru ilçenin en eski kuaförü olan ama aslında o zamanlarda kuaför kelimesi henüz kullanılmadığı için 'berber' olarak bilinen ' Berber Nezahet Abla`ya ' uğrarlardı. Şehrin üniversite okuyan ya da okumuş mezun olan erkekleri ise Kaportacı Naci Ustaya giderlerdi. 

Şimdi diyeceksiniz ki, hadi anladık hanımlar Berber Nezahet`e gidiyorlardı belki ihtiyaçları var, erkekler niye Kaportacı Naci Ustaya gidiyorlar. Efendim, işte hikâyenin önemli kısmı da burada.

Bu şehirde okuyan, başarılı gençler, başarılarının sırrını Berber Nezahete ve Kaportacı Naci Ustaya borçludurlar da onun için. Nasıl mı? 

Anlatayım efendim. 

Bu şehirde okumak konusunda isteksiz olan öğrencilerin anne ve babalarının sık sık söylediği bir söz vardır: ' Valla bak okumazsan seni berber Nezahetin yanına çırak veririm haberin olsun. Dimedi deme! Beni de yorma okumayacaksan doğru oraya viririm bak. '  Ya da öğrenci erkekse 'Bak okumazsan işte davul işte zurna doğruuuuuuuu Kaportacı Naci Ustaya gidersin ona göre. Kararı sen ver. ' Bu tehdidi alan öğrencilerin bir kısmı canla başla çalışır ve okuma azmine girerlerdi. Anne ve babaların bu tehdidini ciddiye almayanlar ise gerçekten yazın çırak olarak giderlerdi. Tabi o kadar kolay değil bayan kuaförün yanında çalışmak.  Ya da kaporta dükkanında çırak olmak. Genelde çok durulmaz ya bir hafta çalışırlar ya da en fazla bir ay çalışırlardı. Ama bu ilçeden üniversiteye gidenlerin büyük bir kısmı mutlaka bu iki dükkâna uğrayıp birkaçgünlük de olsa çıraklık yapmışlardır. 

Evet, gelelim hikâyenin sonuna.  Okumazlarsa burada çırak olacaklarını bildikleri için ya da başka yerde çırak olarak çalışacaklarını bildikleri için öğrenciler kız olsun erkek olsun canla başla üniversite sınavlarına çalışırlar ve kazandıktan sonra da gelip hem Nezahet Ablanın ve hem de Naci Ustalarının elini öpüp teşekkür ederler. İşte buraya şimdi teşekküre geliyorlar. Güngörmüş Nezahet Hanım hala yaşıyor ve gerçekten de kendisi gibi nezih ve becerikli bu işi seven birçok kuaför yetiştirdi. Yine kaportacı Naci Usta`nın yanından çıkan birçok usta var halen çalışan. Ama her ikisi de kimin okuyup kimin okumayacağını bildikleri için yanına gelen bu birkaçgünlük çıraklara çok güzel hayat dersleri verirlerdi. Öğrenciler aldıkları bu hayat dersleri sayesinde hayatlarına yön verirlerdi. İşte şehirdeki bu kalabalık teşekkür kalabalığıdır.  Ha bu arada her iki ustamız da birçok öğrenciye burs vererek onların okumasını sağlamıştır. Allah hepsinden razı olsun.  Bu arada zannetmeyin ki bu şehirde sadece iki usta var olur mu? Ondeleci Bakiye Hanım, Defçi Saadet Hanım, Yorgancı Nuriye Teyze, Terzi Naciye gibi hanımların yanına da çırak verilirdi. Yine Fırıncı Bahattin Amca, Erkek Berberi Nasuh Usta, Yumurtacı Ziya sayabildiklerimden birkaçı; Bu satırların yazarının da çıraklığı olmuştur efendim; Bakkal İsmail Abinin yanında; Evet, bendeniz de iki ay kadar bakkallık yaptım;

Kısaca:
; De ki: 'Hiçbilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Şüphesiz, temiz akıl sahipleri öğüt alıp-düşünürler' (Zümer Suresi, 9) 

'Eğer bilmî yorsanız, zikir (ilim) ehline sorun' (Nahl Sû resi , 43)

Bilgi sahibi olmak, Allah a olan sevgimizin ve Allah korkumuzun artmasına vesile olur

Resul-i Ekrem (s.a.a) buyurmuştur:

'Çocuklarınızı iyi eğitin ki yüce Allah sizleri affetsin.

İmam Ali (a.s) buyurmuştur:

'Çocuklarınızı kendi zamanınızın âdetlerine göre eğitmekte ısrarcı olmayın çünkü onlar sizin zamanınızdan başka bir zaman için yaratılmışlardır.