28 yıldır, Türk Müziği`ne hizmet eden ve Başkanlığını yürüttüğüm 'İstanbul Türk Müziği Dernek ve Vakıfları Dayanışma Konseyi' (MÜ ZDAK)   25 Nisan 2021 Pazar günü, Saat 13.00-17.00 arasında müzik/resim alanı uzmanı, öğretmeni ve akademisyenlerinin katılımı ile 'ÖZEL YETENEKLI ÖĞRENCILERIN EĞITIMINDE, BILIM VE SANAT MERKEZLERI' PANELİ DÜ ZENLEMİŞTİR.

21. yılına giren  Bilim ve Sanat Eğitim Merkezleri  (Bilsem)   İlkokullarda sınavla tespit edilen  özel yetenekli öğrencilerin,  örgün eğitim kurumlarındaki eğitimlerini aksatmayacak şekilde  bireysel yeteneklerinin farkında olmalarını  sağlamak ve sahip oldukları  kapasitelerini geliştirerek  üst düzeyde kullanmalarını sağlamak amacıyla  MEB  Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü`ne  bağlı olarak açılmış olan  özel eğitim kurumlarıdır.

Bilsem`ler, bir proje okulları olarak bireylerin yeteneklerini keşfetmek, geliştirmek ve topluma katkıda bulunmalarını sağlamak için kurulmuştur. Her çocuk özeldir ve  çocuğun  yararlı ve mutlu bir birey olarak  hayatına devam edebilmesi için yeteneklerini keşfedilmesi çok önemlidir.

25 Nisan 2021 Pazar günü, saat 13.00`de başlayan panelimizin programı şöyleydi Yönetenler/Moderatörler: Dr.Öğr.Ü yesi Göktan AY / İ.T.Ü . T.M.D. Konservatuarı, MÜ ZDAK Başkanı ve Prof.Dr. Uğur Türkmen / Çanakkale Onsekiz Mart Ü niversitesi Devlet Konservatuvarı

Konuşmacılar:

Haydar Kılıç/ MEB Bilim ve Sanat Merkezleri Müzik Yetenek Alanı Genel Koordinatörü ve Sefa Zeybel / MEB Bilim ve Sanat Merkezleri Müzik Yetenek Alanı Genel Koordinatör Yardımcısı,  'BİLSEM Müzik Alanı Proje Geliştirme, Programlama, Ders Kitabı Yazım v.b. Çalışmaları'

Adem Bal / MEB Bilim ve Sanat Merkezleri Görsel Sanatlar  Alanı Genel  Koordinatörü, 'BİLSEM Görsel Sanatlar Alanı Çalışmaları'

Vural Yıldırım / Müzikolog, Beyoğlu İlçe MEM Özel Büro, 'BİLSEM  Modeli Bizleri Geleceğe Taşır mı?'

Ezgi Demirkaya / BİLSEM Müzik Öğretmeni, Doktorant, 'Tanılamadan Mezuniyete BİLSEM Müzik Öğrencileri'

Serdar Danış  / BİLSEM  Görsel Sanatlar Öğretmeni, Doktorant, 'Ü stün Yetenekli Bireylerin Eğitiminde Sanatın Rehabilitasyon Amaçlı Kullanımı'

Dile getirilen konuları sonuçraporu olarak sunmak istiyor ve yetkililerden acil çözüm bekliyoruz.

1/ Bilsem`ler, ismi bir şekilde 'iyi olarak' duyulan ama ne yaptığı, işleyişin nasıl olduğu bilinmeyen yapılar olarak görülüyor. Özel çocukları bulmak için sürekli metotlar geliştiriliyor. Günümüze kadar 5 yöntem denenmiş. Test uygulamasında, sorun yaşandığı için, müzik-sanat alanında vazgeçilmiş.. Tablet sınavının olumlu/olumsuz görüşleri var. PDR`cilere 'tablet sınavında' sadece 'gözlemci' görevi veriliyor.

2/ Bilsem`ler 1995`de kuruldu, 2 yıl taramalar yapıldı ve 1997`de ilk öğrenciler alındı. Öğrenci alımında bir 'kontenjan zorlaması' kesinlikle koyulmuyor, hatta öğretmeni yoksa, o yıl Bilsem`e müzik, görsel sanatlar v.b. alanlarında öğrenci alınmayabiliyor. 

3/ İlkokul 1,2,3. sınıfta yapılan taramalarda üstün zekalı bulunan öğrenciler Bilsem`lere alınıyor ve 12. sınıfın sonuna kadar devam ediyor. Bu taramayı yapan 'sınıf öğretmenine' güvenilmek durumunda kalınıyor.Çünkü, aileden sonra çocukla en yakın olan kişi, onu en iyi tanıyan kişi sınıf öğretmeni oluyor.  Öğrencinin aradığını bulamaması, ailesinden gelen baskılar, okula ve eve uzaklığı, öğretmenlerin formasyon eksikleri v.b. sebeplerle Bilsem`lerden ayrılabiliyor.

4/ Alandaki sorunlar merkezi olarak çözülsün isteniyor, ama merkezde de liyakatlı, işinin ehli insanların görevlerde bulunması gerekiyor.; Sürekli toplantı yapılıyor, kurslar düzenleniyor, raporlar hazırlanıyor, ama yazıya getirilen sorunlar, 'çözümler önerildiği' halde çözülemiyor. Oysa, önerilerin hızla uygulamaya geçirilmesi şart.

5/ Bir çok Bilsem öğrencisi, ayrıca dışarıdan derste alıyor. O zaman Bilsem`lerin başarısı tartışılabilir mi? Bilsem`ler yetmiyor mu ki, dışarıdan ders alınıyor? Ya da, Bilsem`e gitmeyen öğrenci dışarıdan ders aldığında nasıl bir kişi/yöntem ile karşılaşabilecek? sorusu akla geliyor. O nedenle Bilsem`lerde öğretmen performansı/kalitesi-pedagojisi-üretimi v.b. standartlaştırılması üzerinde çalışılıyor.

6/ Başvurularda patlama yaşanıyor. 1 milyon 300 bin kişi başvurunca, onların zeka seviyesini ölçmekte zorlanılıyor. Ölçmeyi sağlam yapmak için ciddi bir yatırım ve insan gücü gerekiyor..Öğrenciler arasında tanılama yapılırken, mümkün olduğu kadar 'eşit tanılamaya' dikkat ediliyor.

7/ Çok popüler olan Bilsem`e kabul edilen öğrenci, ailesi-çevresi-okul arkadaşları v.b. tarafından üstün yetenekli kabul ediliyor. Aileler sınıf öğretmeni üzerinde baskı oluşturuyor, çocukları ile hava atmaya, yarıştırmaya başlıyor ki bu bilinçsizlik olarak ortada duruyor. Bu durumda, öğrenciden yaşına göre daha ağır, bilgili, az konuşan, ağır v.b. beklentiler oluşuyor. Bu da zamanla öğrencide içe kapanma, paylaşmama v.b. sorunları ortaya çıkarıyor.

8/ Her süreçdeğerlendirilmeye çalışılıyor. İl/İlçe kurulları var. Her e-postaya cevap verilmeye, programları revize edilmesine çalışılıyor. Bazı öğretmenler, ders mantığı dışına çıkamıyor, sadece 'bireye tanı koymak' amacı olan   Bilsem`de olduklarını bir-iki yıl sonra anlıyor.

9/ Bilim-Sanat alanı birbirine geçişli değil. Fizik-Matematik v.b. alan öğrenciler zeka testine tabii tutulurken, sanat öğrencilerine bu test uygulanmıyor ve sadece yetenek sınavı ile öğrenci alınıyor. Öğrencilerin kendi okullarından sonra devam ettikleri Bilsem`lerde, saat 17.00`den sonraki dersler sıkıntı yaratıyor.

10/ Öğretmenlerin %78`i, yüksek lisans ve doktora mezunu. Ama, 'bu dereceyi alanlar daha başarılı' demek değil!..Ayrıca, yapılan araştırmada, öğretmenlerin yaptıkları  tezlerin Bilsem`e hiçbir yararı olmadığı anlaşılıyor. Ki, bu çoğunlukla sanat alanı kurumlarında geçerlidir. Bilsem`lerde, öğrenci alımı/seçimi-donanım ve kaliteli öğretmen üçgeni çok sağlam kurulmalıdır.Bilsem`lerde haftada iki saat olan 'Çalgı derslerini' GSL`den öğretmenler veriyor. Bu derslere 'kadrolu öğretmen'  alınmıyor.

11/ Bilsem,ler sürekli üniversitelerle protokol imzalıyor, kurullarına akademisyenleri alıyor ve gelişmeyi amaçlıyor. Koordinatörler bölge toplantıları yapıyor. Ancak, öğretmenlerin çoğunun, 'kadrolu' değil 'görevlendirme' ile olması bu çalışmalardaki sürekliliği azaltıyor.

12/ Bilsem`leri de bitiren öğrencinin ne yaptığı, hangi müzik-sanat-bilim kurumlarını seçtiğinin araştırılması ve ona göre eksikler varsa tamamlanması gerekiyor.Mezunların kendi aralarında dernekleşmeleri devam ediyor.

13/ Müzikte yetenek hızlı ve kolay öğrenme, nota okuma, ritim duygusu gelişme,hafıza yeteneği,tekrarlama,meraklı v.b. kapsıyor; 'Ü stün yetenekli birey de, bir çocuktur' unutmayalım. Sanat eğitimi disiplinle arası açılımla, teorik bir bilgiyi, bilince dönüştürme fırsatı sağlar..

14/ Müzikte tanımlama ise 'Müzikal işitme, Ezgi tekrarı, Ritim tekrarı, Müzikal farkındalık'ı kapsamaktadır. Sanat`tan 'üstün yetenekli' öğrencileri geliştirmede ve 'rehabilitasyonunda' mutlaka doğru bir şekilde yararlanılmalıdır.

15/ Sanat ile ilgilenmek, çocuğun karar alma, problem çözme, esnek olma v.b. yetilerini güçlendirir. Bilsem`ler, çok acil olarak sorunlardan 'arındırılmalı' ve 'amaca uygun' bir kurum olarak 'eğitimde/sanatta' yerini almalıdır. Ü zerimize düşen görev varsa her zaman hazırız; .