Bir kimse, bilmediği hususları biliyorum dememeli, bildiğini de gizlememelidir.

Peygamber Efendimiz`e (s.a.v.) 'En faziletli mekan neresidir?' diye sormuşlar. Peygamberimiz Bilmiyorum. Fakat Cebrâil`e sorayım` buyurmuş ve Cebrâil`e sormuşlar. O da Bilmiyorum. Fakat Rabbime sorayım.' buyurmuşlardır. Allâhü Teâlâ 'En hayırlı mekân -Allâh`ın adının zikredildiği- mescidlerdir.' buyurmuştur.

Burada bütün fetva veren kimselere bir tenbih bir î kaz vardır. Kat`î olarak bilmedikleri bir meselede bilmiyorum` demekten utanmamalıdır.

İmâmı Şâfiî Hazretleri: 'Ben İmâm Mâlik`e kırk sekiz mesele sorulduğuna, bunlardan otuz ikisine bilmiyorum` dediğine şahit oldum.' dedi.

İmâm Ebû Yû suf`a (rh.) bir mesele sorulduğunda 'Bilmiyorum.' dedi. 'Sen her gün devlet hazinesinden şu kadar alıyorsun, sonra da bilmiyorum` diyorsun. Bu nasıl oluyor?' denilince Ebû Yû suf (rh.) şöyle cevap verdi: 'Ben devlet hazinesinden bildiğim kadarının karşılığını alıyorum. Bilmediklerim için de verilse dünya malı bana yetmezdi.'

Ebû bekir el-Iyâzî (rh.) minberde iken kendisine bir sual soruldu. 'Bilmiyorum.' diye cevap verdi. 'Minber cahillerin yeri değildir.' denilince 'Ben ilmim kadar bir yüksekliğe çıktım. Cahilliğim kadar yüksek bir yerde olacak olsaydım semâya ulaşırdım.' diye cevap verdi.

İmâm Şa`bî `ye bir mesele sorulmuş, o da Bilmiyorum` demiş. 'Sen Iraklılar`ın müftüsüsün. Bilmiyorum` demekten utanmıyor musun?' demişler. 'Mukarreb melekler Bizim ilmimiz yoktur, bilmiyoruz` derken ben nasıl olur da biliyorum` derim.' demiştir. 

Bir âlime bir mesele soruldu. 'Bilmiyorum' dedi. Suâl soran kimse 'Oturduğun mekân cahillerin yeri değildir.' deyince âlim zât, 'Bu makam, bazı şeyleri bilen bazı şeyleri de bilmeyen kimselerin mekânıdır. Her şeyi bilen, ilmi dışında hiçbir şey olmayan Allâhü Teâlâ mekândan münezzehtir onun için mekân yoktur.' diye cevap vermiştir.