Abdestini alıp namazını kıldıktan sonra seher vaktinin bereketinden istifade etmeye çalışan Yusuf Dede, balkonda oturup kuş seslerini ve az ileride akıp giden nehrin sesini dinlemeye doyamazdı. Hele bu seher vaktinde öyle güzel oluyor ki, anlatılmaz yaşanır cinsinden bir güzellik.

Seher vaktinin bereketinden madden manen istifade etmeye çalışıyordu. Bu güzel seslerin ortasına bir de okumuş olduğu Kur`an sesini eklemeyi ihmal etmiyordu. Seslerin en güzelini yine cenabı Allah`ın vermiş olduğu tabiattaki seslerle bütünleştiriyordu kuşları ve suyun sesini dinliyor, kuşlar ve su da Kur`an sesiyle mest oluyordu adeta.

Yusuf Dede`nin içi huzurla dolar, gönlü yufka mı yufka olurdu. Bu vakitleri çok sevdiğini her ortamda anlatmaktan da ayrı bir zevk alırdı. Yıllarca çalışmış ve hayalini kurduğu bu küçük kasabada emekliliğin tadını çıkarıyordu. Tadını çıkarıyor dememize bakmayın. O öylece oturup o kanal senin bu kanal benim diyenlerden biri değildi. 

`height=

Her gün erkenden kalkar sabah namazını kılıp, zikrini ve duasını yaptıktan sonra vakıa suresini okumayı ihmal etmezdi. Kahvaltısını yapar, küçük bahçesinde biraz oyalanır. Bazı ağaçlara su verir, gübre atar, budama yapar, kuruyan dalları özenle bir kenara atar sonra da odasına çekilir ve çeşitli araştırmalar yapar.

Yusuf Dede bir gün rutin ve değerli olan işlerini yaptıktan sonra cuma namazı çıkışında uğradığı bir esnafın duvarında gördüğü yazıyı çok beğenir. Mesleği gereği sözün aynısını bir kâğıda güzelce yazıp o da kendi evinin duvarına asar. O günden sonra sözün tesirini gün gün iliklerinde hisseder.

Yeni emekli olmuştu, ancak artık bu sözden sonra emekli kelimesini kullanmaktan da vazgeçti. Bu fani hayatın emekliliği mi olurmuş, derdi sohbet ortamlarında. Aklından geçenleri hayata geçirmek için yağmurlu bir zamanda sığındığı ve o güzel sözü gördüğü esnafın yanına gitti.

- Selamün Aleyküm, Hasan Bey.

- Aleyküm Selam ve Rahmetullahi ve Beraketüh, Yusuf Bey.

- Nasılsınız?

- Şükür halimize, helal kazanmak için mücadele ediyoruz. 

Yusuf Dede selam, kelam ve muhabbetten sonra aklından geçenleri ufaktan ufaktan anlatmaya başladı. 

  • Hasan kardeşim, geçenlerde konuşmamız arasında Kur`an-ı Kerim bilmediğini söylemiştin. Ben bunu dert edindim kendime. Birkaçhaftadır bu durum beni rahatsız ediyor, sana da açma fırsatı bulamadım. Demek nasip bu güneymiş. Ben senin müsait olabileceğin bir saatte her gün gelsem ve sana Kur`an-ı Kerim öğretsem olur mu? 

Hasan Bey, 

  • 'Elbette olur Yusuf Bey' deyince ikisinin gözlerindeki mutluluğu görmeyi isterdiniz, diye düşünüyorum. Günler birbirini takip ededursun Yusuf Bey on üçüncü gün Kur`an-ı Kerim okumaya başlamıştı. Yusuf Dede o gün çocuklar gibi şendi. Bir sohbette dinlediği şu sözler aklına geldi.

        'İnsanların sel gibi cehenneme aktığı, fitne&ndash fesadın kor gibi yükseldiği bir devirde 'Bu selden kaçkütük kurtarırsak kârdır'.

Yusuf Bey ilk defa birine Kur`an-Kerim öğretmişti. Bu işi önce yapmadığı için çok pişmandı. Hasan Bey`le belirli saatlerde okumaya devam ettiler. Hasan Bey`in öğrendiğini gören Demirci Ustası Rıza Bey de bu güzelliğe heveslendi. Rıza Bey de on ikinci gün Kur`an-ı Kerim-i okumaya başlamıştı.

Ü çyıl sonra Hasan Bey`in sokağında bulunan ve Kur`an-ı Kerim okumasını bilmeyen dokuz esnaf artık okuyabiliyordu.

Yusuf Dede bir gün,

  • 'Bu Kur`an-ı Kerim okuma saatini sabah namazına müteakip yapsak nasıl olur?' diye düşündü. Bütün esnafa konuyu açtı. 

Herkes,

  • 'Seve seve olur!' deyince çok mutlu oldu. 

Seher vaktinin güzelliğinden, bereketinden hep beraber istifade edeceklerdi. 

Demirci Rıza Bey, 

  • 'Benim dükkânın üst katında genişçe bir yer var. Öyle her zaman kullandığım bir yer değil. Bu mekânı her zaman kullanabiliriz.' dedi. Yusuf Dede`ye konuyu açtı. Yusuf dedenin gözleri doldu, çok bahtiyar oldu.

 

  • 'Bu mekânı Kur`an-ı &ndash Kerim bilmeyen esnaf dostlarımıza Kur`an öğrenmek için kullanacağız. Buraya bir isim düşünelim, dedi Yusuf Dede. 

Yusuf Dede kendisini bu noktaya getiren ve duvarına asmış olduğu o güzel sözü hiçunutmadı. Aynısını 'Seher Vakti Bereket Evi`nin' duvarlarına da astı. Bir söz ve seher vakti Yusuf Dede`nin emeklilik hayatını tadından yenmez hale getirmişti. Çünkü bu dünya ilim için cefa çekilecek bir yerdi.

Seher Vakti Bereket Evi`nde sabah namazına müteakip çorba dağıtılıyor ve yeni talebelerine Kur`an öğretiyordu. Yusuf Dede`yi o mahallede tanımayan kalmamıştı. Belki de yolu oraya düşen kim varsa Yusuf Dede`den haberdardı. Yusuf Dede`nin hayatını değiştiren söz:

'Bu dünyanın cefasından sefasına nöbet gelmez. 

Gâfil olma ilme çalış, geçen zaman geri gelmez.'

Zamanını ilimle geçiren, bu dünyanın sefasını süren değil cefasını çeken bir nesil olmak için Yusuf Dede`nin yaptıklarından çok daha fazlasını yapan Demirci Rıza Bey, yanına uğrayıp selam veren herkese tek bir soru soruyordu: 

  • 'Kur`an- Kerim biliyor musun?'

'Bilmiyorum.' diyenlere ne yapar ne eder bir yolunu bulur okumasını öğretirdi.