Din kitaplarımızda deniyor ki:
Herkesin kendi mezhebine tâbi olması vacibdir. [Burada vacib, farz demektir.] Zaruretsiz başka mezhebe göre iş yapması caiz değildir. Bir kimsenin kendi mezhebinden ayrılmasının caiz olmadığı, söz birliğiyle bildirildi. (Bahr-ür-raık)

Büyük alim İbni Emir Hac, Tahrir şerhinde, (Bir müctehidin sözüyle amel edilir, ancak ihtiyaçolunca başka bir müctehid taklit edilebilir) diyor. (Redd-ül-muhtar)

Bir işi ve buna bağlı olan işleri bir mezhebe göre yaparken, bu mezhebi bırakmak ittifakla yasaktır. (Tahrir-ül-üsul, Muhtasar-ül-üsul, Dürr-ül-muhtar)

Müctehid olmayan bir âlimin, dört mezhepten birine tâbi olması vacibdir. Tâbi olmazsa, doğru yoldan sapar. Başkalarını da saptırır. (Mizan-ı kübra) [Vacib burada da farz demektir.]

Müctehid olmayanın, mezhep değiştirmesi caiz değildir. Bir mezhebe uyması lazımdır. (Redd-ül-muhtar)

Bir kimsenin mezhebini bırakmasının caiz olmadığı ittifakla bildirildi. (Tahrir)

Dört mezhepten birinde olan kimse, Allahü teâlânın emrine uymuş olur. (Cevhere şerhi)

Her Müslüman ın ibadet ederken ve haramdan sakınırken, kendi mezhebinin hükümlerine uyması lazımdır. (S. Ebediyye)

Mezhebine aykırı iş yapmayı, hiçbir alim caiz görmedi. (Kimya-i saadet)

İslam`ın binası, bu dört direk üzerine kuruldu. Dilediği mezhebi seçtikten sonra, bunu bırakıp, başka mezhebe geçmek, ilk mezhebe suizan olur. Alimler, bunu söz birliğiyle bildirdiler. (Sıfr-üs-seadet şerhi)

Ehli sünnet âlimleri, avamın belli bir mezhebin belli bir imamına uyması lazım olduğunu bildirdiler. Keşf kitabı, bunu uzun anlatır. Her mezhepte mubah olanları, kolay olanları araştırıp, bunları yapmaya, mezhepleri telfik denir. Böyle yapan, fasık olur. Tahavi şerhi bunu geniş şekilde anlatır. (Muhtasar-ı Vikaye şerhi)

Ehl-i sünnet olmak için, dört mezhepten birini taklit etmek lazımdır. Bu dört mezhepten birine uymayan kimse, Ehli sünnet değildir. (F. Bilgiler, Tahtavi)