Bir şarkıdır sonbahar

Abone Ol

En güzel manzara tablosunu hiçşüphesiz bize doğa sunar. Her mevsim, ayrı bir sanat harikasıdır onun elinde.

&nbsp Mükemmel bir sonbahar tablosu izlemek ve insanı muhteşem bestesiyle başka âlemlere alıp götüren bir sonbahar şarkısı dinlemek istiyorsanız, bir pazar günü, birazcık zahmete katlanıp Yıldız`a konuk olmanız, Yahya Efendi`nin huzurundan feyz alıp havanın gri, yağmur kokusunu ciğerlerinize kadar çekmeniz gerekecektir.

Bu ziyaret için en makbul an, ekim ayının son haftası ile kasım ayıdır. Diğer zamanlar o kadar cömert değildir renkler. Kırmızıyı, sarıyı, kahverengiyi, yeşili, moru, açık ve koyu sarıyı bu denli cümbüş halinde göremezsiniz diğer zamanlarda. Gerçi her zaman görebileceğiniz güzellikler de yok değildir hani Boğaz`da.&nbsp &nbsp

Bir pazar sabahı, mahmur gözlerle odaya dolan son güneş ışıklarıyla kendimizi avuturken, tabiat ve sanat aşığı bir dostum arayıp da, 'bu günlerde yapılacak en güzel uğraş, Yıldız ya da Emirgan` da yapraklar üzerinde sonbaharı hissetmek' demese ben de mahrum kalacaktım bunca güzellikten.

Yaprakların Boğaz`daki kızıl raksını izlemek, renk bayramlarına tanıklık etmek kadar hoş bir şey olabilir mi bu mevsimde?

Yorgun yapraklar, teker teker, dallarla vedalaşıp kendilerini ezeli dostları rüzgârın şefkatli kollarına teslim etmişler ve bütün gam yükünü rüzgârın sırtına yükleyerek bir tüy gibi oradan oraya uçuşmaya başlamışlar gökyüzünde.&nbsp

Kimileri uçmaktan yorulup bir kuytu köşeye çekilmiş, kimileri de kaldırmalarda yeni dostlar beklemeye koyulmuşlar. Rüzgâr kimilerine de o kadar şefkatli davranmamış, almış onları vatanlarından uzaklara götürmüş. Hatta bazıları kendini bir anda Boğaz`ın soğuk sularında buluvermiştir.

İşte, Yıldız Koruluğuna sahil yolundan girdiğiniz zaman sizi,&nbsp uzun bir yolculuğa son noktayı koyan milyonlarca sararmış yaprak karşılar. O kadar sakin ve o kadar huzurlu bir karşılamadır ki, bu törensi karşılama, sizi daha ilk dakikada huzura sevk eder.

Elinize aldığınız, basmaya kıyamadığınız her yaprağın ayrı bir hikâyesi vardır aslında. Dokunduğunuzda hisseder gibi olursunuz onların bir mevsimlik hayat öykülerini. Neler yaşamışlar, nelere şahit olmuşlar, kim bilir bir mevsimlik ömürlerinde?

Onların, o davetkâr hallerini görünce dayanamazsınız, asfalt ya da beton yoldan çıkıp onların üzerinden yürümek istersiniz. Toprakla bütünleşmelerine ve yeni bir hayat için kendilerini nasıl da feda ettiklerine şahit olur ayaklarınız. Kutsal bir tanıklıktır aslında bu durum.

Elinize aldığınızda ıhlamur ıhlamur kokar açık sarı yaprakların bir kısmı. Bir kısmı da erguvan rengine bürünmüştür tekrar sonbaharda yaprakların.

Sarıdan çok kızıl hâkimdir sonbahara Yıldız`da. Tüm renkleri mevsimler paylaşmış da geriye sarı ile kırmızı kalmış. Onlar da mevsimlerin sonu, sonbahara kalmış sanki.&nbsp Ama öyle bir tablo oluşmuş ki bu renklerden diğer mevsimler bile kıskanır olmuş neredeyse sonbaharı.

Toprak bile bu mevsimde mutlu olduğu kadar mutlu olmamıştır hiçbir zaman. Çünkü kış uykusuna yatmaya hazırlanan toprağı, yapraklar bir yorgan misali baştan sona örter.

Dalından kopan her yaprak yeni bir yolculuğa çıkarken geride kalanlara ölümü hatırlatır aslında. Savrulan her yaprak, bir sonu çağrıştırır, bir vedayı haykırır kimi gözlere.

'Fâni ömür biter bir uzun sonbahar olur.

Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, târumâr olur.'&nbsp diyen Yahya Kemal, sonbaharı bu gözle görmüştür.

Yine,&nbsp

'Yaprak nasıl düşerse akıp kaybolan suya,

Ruh öyle yollanır uyanılmaz bir uykuya' mısralarıyla bu&nbsp 'veda' ve 'son' fikrini iyice pekiştirir şair.&nbsp &nbsp

Dalından uzaklaşan bir yaprak için elbette bir vedadır yaşama sonbahar. Fakat yapraklarından arınıp paklanan bir ağaçgövdesi için, yeni bir hayata başlangıçtır sonbahar.

Bize düşen ise sonsuza doğru uçup giden yaprakla her geçen yıl biraz daha köklerini derinleştiren ağaçgövdesi arasında bir tercih yapmaktır.

Tercihini suya düşen kızıl yapraktan yana koyanlar, gönüllerini ve zihinlerini vedadan, ayrılıktan, sondan arındıramazlar. Şiirlerinde ölüm, yazılarında sitem, hayatlarında ise keder vardır çoğu zaman onların.

Tercihini, köklerini daha da derinlere indiren ağaçgövdesinden yana belirleyenler, sonbaharın arkasındaki dirilişi, ümidi, heyecanı, yeniden var oluşu bütün zerrelerinde hissedeceklerdir.

Olanca sararmış yaprak arasında tek tük de olsa yeniden yeşermeye başlayan sarmaşıkları ve bazı otları görmek insanı daha bir ümitli kılıyor her şeye rağmen bütün bu alev kızıllığının ortasında.

Kırmızıdan yeşile dönmeye başlayan çitlembikler, açık sarı ıhlamur yaprakları, toprağı bir el ayası gibi örten çınar yaprakları, atkestanesi, meşe, erguvan, erik, akasya, defne ve daha nice yaprağın bir araya gelerek oluşturduğu o muhteşem tabloyu izlerken bir anda bunlar hücum ediverdi gönül dünyamdan zihin aynasına.

Her ne kadar,

'Mevsim vurgunu umutlar

Çözülüyor güz gelince' dese de Abdürrahim Karakoç, ben daha bir ümitleniyorum çisil çisil yağan yağmur eşliğinde sonbaharı yaşarken.

&nbsp

&nbsp

&nbsp