Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Murat Ertaş
Murat Ertaş

Bir vatan değerindeki şehirde “Tarihî Alan Başkanlığı” heyecanı

Hangi ülkenin egemenliği altında olursa olsun Erzurum tarih boyunca jeopolitik konumu itibariyle Kafkasya’nın ve Türkistan’ın Anadolu’ya geçiş güzergâhında çok önemli bir kavşakta yer almıştır. Kendisine sahip olan her ülkenin hudut şehri olmuştur. Bu özel konumu nedeniyle yüce bir dağ gibi, başından duman eksik olmamış, harpler ve göçler kaderi olmuştur.

Erzurum’un yaşadığı harpleri, fetretleri ve kaosları anlamak için şehrin ne kadar çok el değiştirdiğini göstermek yeterlidir.

Anadolu’nun kilidi Erzurum’a kim kaç sene sahip oldu?

Hattiler / Hititler / Hurriler / Urartular / Asurlar MÖ 8. asır, Kimmerler / İskitler / Medler MÖ 7. asır, Persler MÖ 6. asır, Doğu Roma MÖ 4. asır, Hunlar / Partlar / Sasaniler MÖ 3. asır, Doğu Roma 415-572, Sasaniler 572-586, Bizans 586-607, Sasaniler 607-612, Bizans 612-638, Araplar 638-752, Bizans 752-868 , Müslüman Tacikler 868-923, Bizans 923-1071

1071 öncesi Erzurum bir iki yıllığına veya birkaç aylığına Araplar, Gürcüler, Sasaniler ve Bizans tarafından sıkça el değiştirmiştir. Erzurum’un bölge devletleri arasında kısa süreli el değişmelerine yukarıda yer verilmemiştir. Türkler eline geçtikten sonra ise:

Saltuklu Beyliği 130 sene (1072-1202), Anadolu Selçukluları 28 sene (1202-1230), Fetret devri 26 sene (1230-1256), İlhanlılar 80 sene (1256-1336), Sutaylılar 4 sene (1336-1340), Çobanlılar 18 sene (1340-1358), Eretnalılar 23 sene (1358-1381), Mutahharten Yönetimi 7 sene (1381-1388), Timur Devleti 7 sene (1388-1405), Karakoyunlular 49 sene (1405-1454), Akkoyunlular 48 sene (1454-1502), Fetret devri (1502-1534) Şah İsmail baskısı ve Sevündük Han , Devlet-i Âlî Osmanî 389 sene (1534-1923), Türkiye Cumhuriyeti (1923 – …)

Erzurum Vatandır

İbn Haldun’un “Coğrafya kaderdir.” sözünü iliklerine kadar yaşayan şehir Erzurum. Erzurum sadece Anadolu’nun değil Payıtaht’ın da güvenlik merkezlerindendir. Bu nedenledir ki bilhassa 19. asırda ve 20. asrın başında toplamda dört kez Rus işgaline ve işgal girişimine maruz kalmıştır. Zaman zaman da İran’ın tacizlerini savuşturmuştur, Erzurum.

Erzurum’daki yaşanmışlığı ve hafızayı, savaş ve kahramanlık hikâyelerini anlatmaya destanlar bile yetersiz kalabilir. Erzurum’da halk Türk ordusuna her zaman omuz vermiştir. Kahraman Türk ordusu ve komutanlarına milis güçleriyle destek olan Erzurum halkı körpe çocuklarını bile zor zamanda Türk milletinin istiklal ve istikbali için vatana kurban vermekten bir an çekinmemiştir. Osmanlı-Rus savaşlarında, Sarıkamış Harekâtı’nda kadınlar, yaşlılar ve çocuklar ordunun lojistik ihtiyacı için kışta kıyamette yollara düşmüştür. Bu şehir en ağır Ermeni mezalimini ve en acı muhacirliği yaşamıştır. Hepsi vatanın savunması için.

Türküler Hakikati Söyler

Doğu Cephesi belki İstanbul’a, matbuat alemine, Bâbıâli’ye uzak kaldığı için romanlarımızda, şiirlerimizde, gazetelerde hakkıyla işlenmemiştir. Hal böyleyken Erzurum’u bilmek isteyen Erzurum türkülerine kulak vermelidir. Bir “Çanakkale İçinde Vurdular Beni” ile Çanakkale’yi bilenlerin “Göç Göç Oldu, Göçler Yola Dizildi” türküsünü bilmemesi büyük ayıptır. Ya “Huma Kuşu” türküsünü, “Mızıka Çalındı Düğün mü Sandın, Al Beyaz Bayrağı Gelin mi Sandın” türküsünü, ya “Kırmızı Gül Demet Demet’i”, “Seneler Seneler Kötü Seneler”i, “Adalardan Çıktım Yayan”ı…

Evet, dört bir yanında yapılmış 52 tabya bir şehri muhafaza etmek için değil, bir vatanı muhafaza etmek içindi. Bu sebeple Erzurum bir şehirden öte vatandır.

Doğu Cephesi Tarihî Alan Başkanlığı

İşte Erzurum’un vatanın doğusundaki bekçiliğine 3 bin metredeki zirvelerden tanıklık eden ve bugün itibariyle ayakta kalan 24 tabya Erzurum Teknik Üniversitesi Tarih bölümünden Prof.Dr. Murat Küçükuğurlu ile Prof.Dr. Naim Ürkmez’in fikirleri ve gayretleri rektör hocamız Prof.Dr. Bülent Çakmak’ın girişimleriyle Erzurum Valiliği ile Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin desteğini aldı ve tıpkı Çanakkale’deki “Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı” gibi değerlendirilmesi ve hayata kazandırılması için “Doğu Cephesi Tarihî Alan Başkanlığı” adıyla çalışılmaya başlandı. Aslında 2024 yılının son aylarında Erzurum Valisi Sayın Mustafa Çiftçi zor tabiatta, birbirinden farklı dağlarda ve zirvelerdeki tabyaları tek tek gezip tabyaların acınacak halini gördükten sonra her tabyayı bir kuruma zimmetlemişti. İlgili kurumlar, kendisine zimmetlenen tabyanın temizlenmesinden ve düzeninden mesuldü. Bu “tarihe vefa”, bugünkü alan başkanlığı çalışmasının da işaret fişeği oldu.

İlk çalıştay yapıldı

Geçtiğimiz hafta konuya dair Erzurum’da ilk çalıştay yapıldı. Bu ilk çalıştayda Erzurum Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak, ETÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Naim Ürkmez, Gelibolu Tarih Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, Milli Parklar Daire Başkanı Hakan Orhan, Doğa Koruma ve Milli Parklar 9. Bölge Müdürü Gültekin Aksan, Sakarya Meydan Muharebesi Tarihi Milli Park Müdürü Ömer Aygül, Sakarya Meydan Muharebesi Muharebe Alanları Araştırmacısı Emekli Albay Kadim Koç, Başkomutan Tarihi Milli Parklar Müdür Yardımcısı Cihan Yüksel, Anadolu Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sema Günay, ETÜ Tarih Bölümünden Prof. Dr. Murat Küçükuğurlu, Anadolu Üniversitesi’nden Prof. Dr. Şaduman Halıcı, Milli Savunma Bakanı Danışmanı Emekli Tuğgeneral Necdet Tuna yer aldı. Çalıştay ETÜ’de yapıldı. Sonuç bildirisinin olduğu toplantıya katıldım. Dinlediklerim oldukça heyecan vericiydi.

Emin olunuz ki tarih boyunca yaşadığı emsalsiz acılarıyla ve düşmanlar mücadelesiyle Erzurum İstanbul’a yakın bir şehir olaydı dünya Erzurum’u konuşuyor olurdu. Mehmed Âkif, Erzurum’da yaşasaydı bir “Erzurum Destanı” yazmıştı. Evet, gecikilmiş bir vefa hareketi başladı. “Doğu Cephesi Tarihî Alan Başkanlığı” arzulanan şekilde sonuçlanırsa tüm Türkiye’den gençler, öğrenciler ve halkımız akın akın Erzurum’a gelecektir. Tarihin değiştiği şehri, Anadolu’nun ve Balkanların birçok yerinden Erzurum’a gelip şehit düşen komutanları ve kahramanları öğrenecekler. Millî şuur ve milli tarih Erzurum’la tamamlanmış olacak.

Yürütücülüğünü üstlendiğimiz ve EBB’nin desteklediği “İrfan Meclisi”nde ETÜ Rektörü Prof.Dr. Bülent Çakmak’ı ağırladık dün. Meclisimizi bilgilendirdi, kıymetli hocamız. Tarihî Alan Başkanlığı’nın; tabyaların bulunduğu arazilerde birçok kamu kurumun ve şahısların inisiyatifi olduğunu ve bu inisiyatif çokluğunun yetki kargaşası oluşturduğunu, bu yetki kargaşasını ortadan kaldırmak, tarihî bölgeleri hakkıyla korumak ve yaşatmak için Çanakkale’deki gibi tek elden koordine edecek bir başkanlık kurulması fikrine dayandığını belirten Rektör Prof. Dr. Bülent Çakmak tarihî alan başkanlığının özel kanunla Cumhurbaşkanlığına bağlı bir birim olduğunu hatırlatarak, alan başkanlığı çalışmasının başarıyla sonuçlanması halinde tabyaların eğitim, kültür, milli şuur, turizm, ekonomi ve birçok alanda şehrimizin, bölgemizin, milletimizin ve vatanımızın istifadesine sunulmuş olacağını söyledi.

Mülk-i İslâmın kilidi ve Cumhuriyetimizi kuran irade olan Erzurum daha fazla ihmal edilmemeli. Ez-cümle: “Erzurum bir ilden öte vatandır!”

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER

ÖNE ÇIKANLAR