Geçen sabah, dünyanın en büyük Katolik ülkesi Brezilya`da İslam`ın yayılışı ile ilgili videolar seyrettim. Sevindim, memnun ve mutlu oldum.

Ü mmet birliği ve Hilafet makamı bulunmamasına rağmen İslam ilerliyor. Hem de hızla. Bir de birlik ve Halife olsa...

***

Uyuşturucuya, içkiye, kumara, gayr-i meşru ve gayr-i ahlakî sekse, hırsızlığa, haram yemeye, her tür azgınlığa karşı en büyük çare ve çözüm İslam`dır. Hangi İslam? Doğru ve gerçek İslam. Gençlik ancak İslam`la kurtarılabilir.

***

Resulullah`ın (salât ve selam olsun ona) metotlarıyla hizmet edecek davetçilere, mübelliğlere ihtiyacımız var. Bu mübelliğler profesyonel olmayacak, amatör olacak. Ü cret ve maaş almayacaklar, Müslümanlardan para toplamayacaklar, âlim, ârif, fâzıl (erdemli), karizmatik olacaklar, usû l-i tebliğ ilmine vâkıf olacaklar.

***

Böyle elemanlarla bir çağrı, tebliğ, irşat hareketi kurulsa kısa zamanda büyük fütuhat yapar.

Bu hizmet hareketinin ana prensipleri:

Yukarıda belirttiğim gibi ücret maaş alınmayacak.

Kesinlikle para toplanmayacak.

İhlâsla Allah rızası için yapılacak.

İlimle, irfanla, kültürle yapılacak. Cahillikle, yarı cahillikle hizmet olmaz.

İslam, Kur`an, Peygamber ahlakına uyulacak.

Siyasete alet edilmeyecek.

Hizmetkarlar ün, alkış, prestij (itibar), nüfuz, riyaset peşinde koşmayacaklar.

Makam, mevki, riyaset istemeyecekler, teklif edilirse kabul etmeyecekler.

Bu hizmetler esnasında asla rekabet edilmeyecek. Zira Müslüman rekabet etmez müsabaka yapar, hayırlarda yarışır.

Söylemeye hiçhacet yok ama yine yazayım: Nefsleri emmâre derekesinde olan kurtlar ve canavarlar böyle hizmetler edemez.

İslam âlemindeki birkaçkâmil-i mürşit bu harekete mânevî başkanlık edecek.

Bu kâmil mürşitler zengin olmayacak, fakir olacak, malları ve servetleri bulunmayacak, geçim sıkıntısı çekecekler.

Hizmetkârlar, kendilerine milletvekilliği gibi yağlı ballı makamlar, mevkiler teklif edildiğinde sert şekilde reddedecekler.

Özel izinle otomobil alabilecekler. O da, sağlam ve yürür olmak şartıyla ucuz ikinci el gösterişsiz bir vasıta olacak.

Hizmetkârlar öncelikle Şeriat Müslüman`ı olacak. Sonra, Şeriat`a sımsıkı bağlı bir mürşid-i kâmilden el almış olacak (tarikatını ve mürşidini, zaruret olmadıkça, kimseye söylemeyecek).

Açıkta yemek yiyen, sokakta herkesin arasında dondurma külahı yalayan mürüvvetsiz kimselere hizmet verilmez.

Ben kelimesini söyleyen ve yazanlar hizmet edemez (Ben geliyorum demeyecek, sadece geliyorum diyecek).

Hizmetkârlar kendilerini hiçövmeyecek, beğenmeyecek.

Son derece mütevazı, alçakgönüllü olacaklar.

Muhammed Mustafa`nın (salât ve selam olsun ona) isimsiz gönüllü rütbesiz askerleri olacaklar.

Fütüvvet ahlakına sahip olacaklar.

İcazetli gerçek bir şeyhin nezaretinde çile çekmiş olacaklar.

Zarurî ihtiyaçları dışında mal edinmeyecekler, para biriktirmeyecekler, kenz yapmayacaklar.

Nefslerini tebrie etmeyecekler, aklamayacaklar.

İslam`ın ücretli kiralık askerlere ihtiyacı yoktur. Bize, anlattığım gibi hizmetkârlar lazımdır.

Suçpatlaması

Son yıllarda ülkemizde korkunçve dehşet verici bir suçpatlaması görülüyor. Bu, acı bir realitedir, inkar edilemez.

Mesela kadınlara, kızlara, çocuklara yapılan tacizler ve tecavüzler toplumu derinden sarsacak şekilde çoğalmıştır.

Hırsızlıkta patlama var; Dolandırıcılıkta; Sahtekarlıkta; Soygunculukta; Her türlü yüz kızartıcı suçta; Kadın satışında; Uyuşturucu üretiminde ve dağıtımında;

Ticaret ahlakı tepetaklak; Müslüman halka evcil domuz, yaban domuzu, eşek eti, lâşe olmuş tavuk yediriliyor. Gıdalarda, içeceklerde genel bir bozukluk ve tağşiş görülüyor. Binlerce kimyasal madde, boya, aroma, koruyucu, tatlandırıcı kullanılıyor. Halkın yarısı hasta.

Halkın yarısı birbiri ile nizalı. Dev adliye binalarındaki savcılar, hakimler ordusu davalara bakmakta zorlanıyor;

Cezaevleri anormal şekilde dolu.

Bir milyon dolar rüşvet karşılığında adam kurtarıldığına dair iddialar var.

Hortumcular; Rantçılar; Efsanevî kara servetler;

Bütün bunlar bir realitedir, neticedir.

Peki, bunların sebepleri nelerdir?

Birincisi: Suçluları, başkalarına ibret olacak şekilde cezalandıramayan Ceza Kanunu.

İkincisi: Gençnesillere ahlak ve karakter terbiyesi veremeyen çağ dışı ideolojik demode eğitim sistemidir.

Ahlaksızlığı teşvik eden, kötülükleri ballandıra ballandıra anlatan, aşırı müstehcen yayın yapan, en önemli konuları magazinleştiren bir kısım büyük ve cıvık gazeteler ve TV`ler.

Suçların, ahlaksızlıkların bazısına karşı tedbirler alınsın denilince, birileri hemen yaygaraya başlıyor, ahlak ve huzur isteyenleri gericilikle suçluyor.

Aşırı çıplaklık önlensin; Toplu taşıma vasıtalarına tahrik edici seksî kısa şort giymiş kadınlar alınmasın demeye kalkmayın, linçedilirsiniz.

Ahlaksızlığın önündeki en büyük engel nedir? Dindir, bizde İslam dinidir. Dinî inançlar ve uygulama gerileyince, zayıflayınca ahlaksızlık genel ve yoğun hale gelir, suçpatlaması olur.

Bu ülke Müslümandır ama (Nâdir istisnalar dışında) İslamî sivil toplum kuruluşlarının başkanları, hocaları, üstatları, ağabeyleri, şeyhleri yeterli miktarda emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmıyor.

Ahlaksızlık ve suçpatlamasının en büyük âmili ve sebebi Müslüman kesimdeki bana ne, bana dokunmayan yılan bin yaşasın, ben kendi işimi yaparım başka şeylere karışmam diyen zihniyettir.

Ahlaksızlıkla, münkeratla gereği gibi mücadele etmeyen sözde ahlaklılar, suçişleyen ahlaksızlardan daha ahlaksızdır.

Tarih bize gösteriyor ki, hiçbir ahlaksız toplum ebediyyen ayakta kalmaz, günü gelince yıkılır çöker.

Kötü gazeteler ve TV`ler, halkımızı ahlaksız yapmak konusunda sanki seferberlik ilan etmişlerdir.

İçkinin zararlı olduğu ilmî bir gerçektir. Siyasî iktidar içki konusunda herhangi bir kısıtlama getirince sarhoşlar yaygarayı basıyor.

Zina kötü bir şeydir. Bütün semavî dinlerde haramdır. Zina, eskiden olduğu gibi suçsayılsın, cezalandırılsın desek, zinacılar yaygaraya başlıyor, yeri göğü birbirine katıyor.

Aile, toplumun temelidir denilip duruluyor. Yeni laik Medenî Kanun, dolaylı şekilde aileyi sarsıyor. Eski İsviçre Medenî Kanunu`nda ailenin reisi erkekti. Şu anda ailenin reisi yok. Bir koca karısına yeter artık diye bağırmaya görsün, kadın ertesi gün mahkemeye gidiyor, kocayı evden uzaklaştırıyor.

Kötü gazeteler, kötü TV`ler lüksü, ihtişamı, israfı, sefahati (beyinsizliği) teşvik ediyor.

Kötü medya parayı ana değer, put haline getirmiştir. Paralanmak için her halt yeniliyor.

Kötü medyada ahlakın, faziletin zerresi yok.

Türkiye`de akılları apış arasına inmiş yığınlar oluşturulmak isteniyor.

Kötü medya bütün azgınlıkları teşvik ediyor.

Kötü medya, aklı işkembesinde olan insanlar üretiyor.

Kim dinler, kim takar bilmem ama yüksek sesle söylüyorum, bu gidişin sonu kesinlikle iyi değildir.

Ahlaksız bir toplum çok zengin olsa da, sonunda batar.

Bilgeliğin pabucu dama atılınca krizler, sarsıntılar, huzursuzluk ortalığı istila eder.

1940`da Fransa ile Almanya`nın askerî güçleri, orduları, silahları, tankları, uçakları eşitti. Hattâ birincisinin donanması çok üstündü. Savaş başlayınca Almanya Fransa`yı birkaçhafta içinde yenmiş, perişan etmişti. Çünkü Fransa içten çürümüştü, ahlakını ve faziletini yitirmişti. Almanlar ise onlardan daha ahlaklı, daha disiplinli, daha mazbut, daha faziletli idi.