'Bugün Batılı devletlerde aile yapısını ve toplum güvenliğini tehdit eden cinsiyetsizlik bir salgın gibi bütün dünyaya yayılmaktadır, çünkü son iki yüz yıldır fikir, düşünce, siyaset, ticaret moda Batı`dan yayılmaktadır ve onlardan gelen her olgunun makbul olduğuna dair bir üst algı oluşturmayı başarmışlardır.'

Bu algı oluşturulduğu için her türlü rezillik artık açık açık nesillere aktarılmaya çalışılıyor. Hemen peşinden 'özgürlük' kavramının arkasına sığınıyorlar. Çizgi filmlerde, dizilerde, sinema filmlerinde, kitaplarda, birçok eşyada, haberlerde, reklamlarda alabildiğine bu rezillikleri sergiliyorlar.

Önce  

&bull Olur mu kardeşim böyle şey?

&bull Bizim aile yapımıza çok ters kardeşim!

&bull Kesinlikle böyle şeyler olamaz!

&bull Cinsiyetsizlik de neymiş?

&bull İnsan fıtratına aykırı bu?

&bull Lut kavminin ne yaşadığı alenen ortada;

Bu ve buna benzer tepkisel cümleler en başta çok net ve gür sesle söyleniyor ancak sonra yavaş yavaş sesler cılızlaşıyor azalıyor, tükeniyor. Geleneksel ve dini alt yapıdan da zaten yoksun olan büyük bir kitle kolaylıkla duyarsızlaştırılmış oluyor. Artık zamanla bu saçmalıklar sıradanlaştırılıyor ve bu aşamadan sonra istedikleri gibi at oynatmaya başlıyorlar. Sosyal medyayla, dizilerle, filmlerle, reklamlarla, derneklerle, vakıflarla, yardımla(!); Onunla bununla toplumun yapısıyla, genleriyle, diniyle, inancıyla öyle bir oynuyorlar ki gel de çık işin içinden çık!

Özgürlük adı altında her türlü olumsuzluk kolayca bir kılıfa sokuluyor ve nesiller zehirleniyor. Önce basit bir şarkı grubu, bir film yıldızı, bir çizgi film kahramanı, dünyaca ünlü bir sanatçı, yazar; vb. gibi görünüyorlar. Ancak bu şarkı gruplarının, yıldızların(!), çizgi filmlerin, dünyaca ünlü sanatçıların, yazarların vb. arkasında dev sponsorların ve aktarılan milyonlarca doların olduğunu bilmeyen yok elbette! Sonuçortada! 

Gençlerimiz

&bull Anne ne olacak ki şarkıdan?

&bull Ben de onun gibi saçlarımı yaptıracağım.

&bull Aa, ne güzel kıyafet ben de bu şarkı grubunun şu üyesi gibi giyinsem ne güzel olur(!)

&bull Bak şu sanatçının giydiği pantolonun aynısını ben de alacağım.

&bull Aa, bilmem ne K-Pop grubunun inandığı bir tanrı yokmuş!

'Ondan ne olacak, bundan ne olacak?' derken ve gençlerimiz kimlik arayışı içerisindeyken bu olumsuz örneklere takılıp kalıyorlar. İyi örnekleri görebileceği ortamlardan da zaten çok uzaklaşmış oldukları için kaybolup gidiyorlar. 

Hayat boşluk kabul etmiyor maalesef. Gençlerin büyük bir çoğunluğu kendi değerlerine çok yabancı. Her şeyi önemsiz görüyorlar. Sadece eğlence, para kazanma ve iş peşinde koştukları için de gönül torbası olabildiğince boş kalıyor. 

Elbette ki tamamı böyledir demek kendimize haksızlık olur. Diğer taraftan bütün bu olumsuzluklara rağmen çabalayan büyük bir kesimin varlığından da söz edebiliriz. Ancak bu grubun işi çok daha zor. Çünkü tüm sosyal medya, yazılı ve görsel basının bu grubu çok da desteklediği ve bu doğrultuda program yaptığı söylenemez. Bu durum, yani bizi yansıtmayan her türlü içerik özellikle gençlerimizi uzun solukta ruhsal bunalımlara ve daha büyük kayıplara sürükleme riski taşımaktadır.

Müslüman ülkelerde böylesi bir durumun yaşanması değer ve din sınırlarına nasıl müdahale edildiğinin de açık bir delilidir. 

Cinsiyetsizliğin, dinsizliğin ve milletsiz olmanın normal bir durummuş gibi verilmesi, bir yaşam tercihi şeklinde lanse edilmesi kesinlikle normal değildir.

'Tamamen cinsiyetsiz bir birey algısı oluşturularak geleceğimizi, muğlaklaştıran insani değerlerinden yoksunlaştıran ve bireyleri ruhsal bunalımlara sürükleyecek olan projelerin varlığına dikkat çekmek ve bu konuda farkındalık üretmektir.' deniliyor bu konuda yazılan bir makalede.

Aileler bu konuda mutlaka desteklenmelidir. Televizyon ve internet dünyasındaki her türlü üretim sorgusuzca izlenmemelidir. Gerekirse sıkı bir denetimden geçmeden yayınına izin verilmemelidir. 

Bu konuları savunan, bu konularla ilgili reklam yapan özellikle bu olumsuzlukları destekleyen yapımlar, filmler, kanallar, dergiler, yazarlar, şirketler belirlenmeli ve kesinlikle yaptırım uygulanmalıdır. Birilerinin özgürlüğü toplumun büyük bir kesimini kendi değerlerine yabancı hale getiriyorsa bu özgürlük değil dayatma olur. 

Konu, sadece bireylerin kumanda kullanma iradesine bırakılacak kadar da basit değildir, vesselam!

`height=

Dostlar! 

'Bu pilav daha çok su kaldırır.' Ancak pilav da su da ateş de yiyen de yediren de biz olursak işler değişebilir.

kaynak: fikirnamedergi.com