Toplumu oluşturan katmanlar arasına camdan duvarlar inşa edilmiş. Kim tarafından ve hangi tarihte; ? Bu soruların cevaplarını bulamamak da, onlarca farklı cevabını bulmak hatta herkesin kendine göre cevaplaması da mümkün. Kimi kalın, kimi ince bazıları alçak olsa da bazıları aşılamayacak hatta diğer tarafta yaşananları, camın buğulu yüzeyinin elverdiğinin ötesinde görmek dahi mümkün değil!

  Bu camdan duvarlar herkesin birbirini görmesine imkân veriyor. Yan yana yürüyebiliyor insanlar çoğu yerde, aralarındaki cam kalınlığının elverdiği mesafeyi korumak şartıyla! Ama geçiş yok asla camın diğer tarafına. Sokakta yaşayan, çöpten yiyecek, giyecek arayan biri toplumun bir parçası değil gibi. Yanından gelip geçenler öyle görmüyorlar ki onları, sanki gerçekten yoklarmış gibi;

Oturduğu semt ayırıyor bazı yerlerde insanları evi, arabasının markası veya cüzdanının kalınlığı. Birilerinin saygı gösterileri arasında girdiği lüks mekânlar, birileri için hayallerinin çok ötesi, başka bir âlemin kapısı;

İnceliyor bazen camdan duvarlar ya da bir miktar alçalabiliyor. Fakat toplum içerisinde var olmadığı iddia edilen katmanlar arasındaki geçişler o kadar zor ki! Geçilmeye çalışıldığında inatla cam kırılıyor. Yeterince alçaldığı düşünüp üzerinden atlamaya kalkanın kolu, bacağı, kafası kırılıyor. En çok da kalbi;

Michela Marzano yaptığı etkileyici kapalı topluluklar tanımlamasında 'sözde sınırların ortadan kalktığı küreselleşmiş bir dünyada, belli korunaklı alanlarda dünya nüfusunun geri kalanıyla, özellikle de en dezavantajlı kesimleriyle asla karşılaşmadan yaşama, çalışma ve seyahat etme imkânına sahip insanlar vardır,' der. Oysa bariyerler, içeridekileri korumak yerine farklılıkları katılaştırır, insanın kendisini dahil ettirme çabasını teşvik eder ve daha fazla korku doğurur. Duvarların varlığı, her yerde tehlikeli ve isimsiz düşmanların olduğu vehmine zemin hazırlar ve böylece tüm savunma önlemlerinin meşru olduğuna dair bir kanaat oluşur.

Rodrigo Pla`nın La Zona`sında(2008) gösterilen tam da budur. Film yoksul bir mahallede yaşayan üçgençMeksikalının duvarlarla çevrili, güvenlik kameralarıyla gözetlenen ve güvenlik görevlerinin devriye attığı bir kapalı topluluğa girme öyküsünü anlatır. Oysa alana erişim hakkı sadece sakinlerine ayrılmıştır. Ü çgençbir eve girerler. Gençlerin ikisi kendilerini yakalayan ev sahibini öldürürler. Olaya müdahale eden güvenlik görevlileri de bu iki genci öldürür ancak ev sahibinin öldürülmesinde dahli olmayan üçüncü gençkaçmayı başarır. Fakat kaçarken bölgenin derinliklerine girer ve sakinler polis çağırmak yerine kapalı toplulukların verdiği istisnai ayrıcalıkla adaleti kendi başlarına uygulamaya karar verirler. Kendileri dışında kimseye güvenmemektedirler ve dışarıdan gelen herkes bir tehdit olarak görülüp, reddedilmektedir. Acımasız bir insan avı başlar ve bunu kabul etmediklerini dile getiren herkese şüpheyle bakılır, sonra ise düpedüz düşmanca davranılır. Hiçbir kaçış yolu tanımayan cehennemi bir mantığa hapsolmuşlardır. Kaçak artık insan olarak da görülmez ve finalde masum olmasına rağmen acımasızca infaz edilir. La Zona, birbirinden korkan ve nefret eden iki karşıt safa bölünmüş, parçalı, feodal bir toplum anlatısıdır.

Böyle toplumlarda kapalı topluluk denilen minik kaleler oluşur. Kent yaşamı her zaman yabancılarla çevrilmiş bir yaşamdır, algısı yerleşmiştir. Yabancı olarak algıladıkları kişilerle karşılaştıklarında kendilerini tehlikede hisseden ve kaygılanan birçok insanın varlığı şaşırtıcı değildir ve korku insanların görünüm itibariyle tehlike arz eden kişilerle iletişimi koparmasına ve iletişim kurmayı reddetmesine neden olur. 

Sosyolog Zygmunt Bauman`a göre 'Nüfusun mekânsal anlamda düzenlenişi, beraberinde getirdiği tüm kaygıları ve sorunlarıyla tamamen piyasa güçlerine terk edilmiştir. Muhtaçve fakir sakinlerin kentin belli alanlarında toplanmasının altında, sosyal politikalar değil, konut fiyatları ve dayatılan ekonomik koşullar yatmaktadır.'