AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında parti genel merkezinde Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken basın toplantısı düzenledi ve soruları yanıtladı.

Yüksek Seçim Kurulunun İstanbul seçiminin yenilenmesi kararının ardından bütün siyasi partilerin kendi hazırlıklarını yaptığını hatırlatan Çelik, AK Parti'nin kurulduğundan beri her seçimden birinci çıkmış parti olarak normal zamanlarda da seçime her zaman hazır olacak şekilde çalıştığını anlattı. 

Çelik, İstanbul seçimi için çalışan birimlerin bugün MYK'ye bilgi verdiğini aktardı.

Teşkilatın genel durumuyla ilgili değerlendirmeler de yapıldığını belirten Çelik, TBMM'nin gündemine gelecek konuların da MYK'de görüşüleceğini söyledi.

İstanbul seçimi

İstanbul seçiminin yenilenmesi sürecinin başladığını anımsatan Ömer Çelik, şu değerlendirmede bulundu:

"Önemli olan şu andan itibaren bu seçime odaklanmak, vatandaşlara tezleri anlatmak, vatandaşlarımızla daha çok buluşmak. Her siyasi partinin yapması gereken bu fakat CHP'de gözlemlediğimiz bir şey, giderek hırçınlaşan bir üslupla seçimle uğraşmak yerine sürece karar vermiş hakemle kavga etmeye devam ediyorlar. YSK'ye dönük saldırıları devam ettiriyorlar. 'Çete' demekle başladılar daha sonra başka aşamalara kadar geçtiler." 

Sempatik mesajlarla hukuki sorunları örtbas edemezsiniz

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimine ilişkin süreci çeşitli şekillerden hırpalamaya çalışmanın, milletin hakemliğiyle kavga etmek olduğunu belirten Çelik, şunları kaydetti:

"Sonuçta mazbata birinden alınıp diğerine verilmiyor. Vatandaşın, milletin huzuruna gidiliyor ve deniyor ki 'İrade daha net bir şekilde ortaya çıksın' diye. Sonuçta siyasetçinin yegane patronu olan ülkemizin yönetiminde yegane olan aziz milletimiz, İstanbullular kararını verecek ve hepimiz bunu saygıyla karşılayacağız. Biz aynı saygı çerçevesinde bu süreci yöneteceğiz, bu sonucu selamlayacağız. Birbiriyle çelişen, birbiriyle kavgalı, birbiriyle zıtlıklar içerisinde boğuşan bu tutumlardan sonuna kadar uzak duracağız." 

Sempatik mesajlar vermenin hukuki sürecin alternatifi olmayacağını vurgulayan Ömer Çelik, "Sürekli sempatik mesajlar vererek hukuki sorunları örtbas edemezsiniz. Görülmesi gereken şey sürecin sağlıklı işlemesidir. Netice itibarıyla da Türkiye'nin, belediyelerin yönetilmesinde yegane söz sahibi vatandaşlarımız kararını verecektir, hepimiz de saygıyla karşılayacağız" dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi ile ilgili çalışmaları AK Parti Genel Merkezi'nde yaptıklarını bildiren Çelik, "İstanbul İl Başkanlığımızla koordine edilmektedir ve bununla ilgili görevlendirmelerimiz de yapılmıştır. Arkadaşlarımız da çalışmalarını sürdürüyor" dedi.

Görünmez Berlin duvarları kurmaya çalışmaktır

Mayıs ayında çok önemli dış politika gündemleri olduğuna dikkati çeken Çelik, şöyle devam etti:

"Avrupa Parlamentosu seçimleri 23-26 Mayıs tarihlerinde gerçekleşecek. Buraya giren adayların büyük bir çoğunluğuna baktığımızda özellikle sağ adayların, neredeyse bütün Avrupa çapında merkez sağ diye bir figürün kalmadığını, onun yerine sağ denildiğinde herkesin merkez sağ olsa bile aşırı sağın ajandasını kullanmaya başladığını görüyoruz. Müthiş bir Erdoğan düşmanlığıyla başlıyorlar, İslam düşmanlığı ve Türkiye düşmanlığıyla devam ediyorlar. Aşırı sağcıların ve ırkçıların sloganlarının esası şu, Avrupa'da daha az İslam, daha az göçmen, daha az çoğulculuk ve daha az hukuk istiyorlar. Irkçılığın ve popülizmin tamamen öne çıktığı bir siyasi tabloyla karşı karşıyayız."

Avrupa için büyük bir tehlike

Birtakım kampanya stratejistlerinin aşırı sağın daha da güçlenmesi için alanen kampanya yaptıklarını vurgulayan Çelik, "Aşırı sağ, birleşik bir grup olarak tüm Avrupa'da ortak ajandayla hareket ediyor. Bunun, Avrupa için büyük bir tehlike, büyük bir sıkıntı olduğunu ifade etmek isterim" dedi.

İdlib muhtırası rejim tarafından sabote edilmeye çalışılıyor

"İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi"ndeki ateşkes ihlallerine ilişkin Çelik, "Mayıs ayından beri rejimin bir takım atakları ve zorlamalarıyla bu ateşkesin ihlal edildiğini görüyoruz. Yeni acılara yeni göç dalgalarına yol açacak şekilde birtakım girişimlerin olduğunu görüyoruz. Rejim güçleri sivil yerleşim birimlerini ve okulları hedef alarak yeni katliamlara imza atıyor. Bu tabii ki kesinlikle kabul edilemez, rejimin saldırılarında maalesef yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Bu, İdlib muhtırasının açıkça rejim tarafından sabote edilmeye çalışıldığına dair bir tablodur. Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın (Vladimir) Putin ile yaptığı telefon görüşmesinde de bu saldırıların ve ihlallerin altını çizerek kendi hassasiyetini dile getirmiştir" dedi.

ABD-İran hattındaki gerilim

Çelik, ABD ve İran arasındaki gerilimle ilgili, "Bu gerginliğin arkasından Başkan (Donald) Trump'ın Twitter hesabından ve başka yerlerden bir çatışmadan ya da savaştan bahseden birtakım yorumlar yapılmış oldu. Bu son derece tehlikeli bir durumdur. Bölgemiz, yeni bir gerginliği kaldıracak herhangi bir kapasiteye sahip değildir. Bölge, kapasitesinin çok üstünde bir gerginlikle karşı karşıyadır. Doğu Akdeniz'den Irak'a kadar bütün bu coğrafyada büyük bir gerginlik var. Tüm bu gerginliklerin üstüne yeni bir sıcak çatışmanın eklenmesi demek her şeyin mahvolması anlamına gelir" ifadesini kullandı.

ABD ile İran arasındaki yaşanan gerilimin diplomasi yoluyla görüşülerek çözüme kavuşturulması gerektiğine işaret eden Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:

"ABD-İran hattında ortaya çıkan gerilim Yemen, Irak ve Afganistan bölgelerinde anında tansiyonun yükselmesine yol açmıştır. ABD ve İran arasındaki birtakım sözlü karşılıklı iddialar Yemen'de, Afganistan'da ve Irak'ta hemen karşılık bulmuş, sahadaki farklı aktörler bu tartışmalara girmeye başlamıştır. Bu son derece tehlikeli bir tablodur. Bundan kaçınılması gerekir. Bu bölgede asker artırmaktan ya da benzeri sıcak tartışmaya yol açabilecek, ülkeleri tehdit edecek birtakım yaklaşımlardan uzak durulması gerektiğini ifade ediyoruz. Müzakere kapıları herkese açıktır, müzakereyi kimse reddetmiyor. Bölgemizde istikrar ve huzur bu şekilde müzakerelerden geçmelidir. Bu anlaşmanın korunması, bu anlaşmanın ortaya çıkardığı kazanımların heba olmaması gerektiğinin altını bir kere daha çiziyoruz." 

Doğu Akdeniz'de yaşanan gelişmeler

Çelik, Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin hem kendisinin hem de KKTC'nin hak ve menfaatlerini koruma konusunda birtakım saldırılar olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: 

"Provakatif yaklaşımların bizim nezdimizde hiçbir kıymeti yok. Türkiye orada sonuna kadar kendi hak ve menfaatlerini koruyacaktır. KKTC'nin hak ve menfaatlerini koruyacaktır. BM Genel Sekreterinin dediği gibi Uluslararası hukukun vaaz ettiği gibi orada Kıbrıs'ın etrafındaki kaynaklar iki kesime aittir ama henüz iki kesim arasında birleşme formülü ortaya çıkmadan AB gidip de Rum kesimini bir devlet olarak tanıdı diye, Kıbrıs Türklerinin haklarını ihlal etti diye ve arkasından da bölgedeki bütün kaynakların, doğal gaz kaynaklarını Rum kesimine ilan etti diye Türkiye böyle bir oldubittiye kesinlikle müsaade etmez." 

Yunanistan'ın ve Kuzey Kıbrıs Rum kesiminin tarihten ders çıkarmadıklarını belirten Çelik, "Burada kesinlikle her ne pahasına olursa olsun, Türkiye ve KKTC hak ve menfaatlerinden vazgeçmeyecektir. Türkiye ve KKTC'nin hak ve menfaatlerine dönük ortaya çıkan her saldırı girişimine karşı hak edilen cevap en kararlı ve en etkili şekilde verilecektir" değerlendirmesinde bulundu.

HDP'nin 19 Mayıs törenine davet edilmemesi

Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında parti genel merkezinde Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken basın toplantısı düzenledi ve soruları yanıtladı.

"HDP'nin 19 Mayıs törenleri için 'devletin törenleri değil, Cumhur İttifakı'nın ve AK Parti'nin törenleri' şeklindeki eleştirisine ilişkin değerlendirme yapmasının istenmesi üzerine Çelik, törenlere HDP'nin davet edilmediğini dile getirerek, "İstiklal Marşı'nı okumayan, sürekli bu ortak ruhu zedeleyici açıklamalar yapan bir organizasyon durumunda oldukları için davet kendilerine gitmedi. Keşke terörden uzak dursalar keşke bu ortak ruha katkıda bulunacak bir siyaset yapsalar keşke bu ülkenin temel değerlerine İstiklal Marşı başta olmak üzere gereken saygıyı gösterseler ve bu çerçevede bir siyaset yapsalar ama bu olmuyor" dedi.

HDP ile bir başka partinin de "Bunun devlet töreni değil AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın töreni olduğunu" ifade ettiğini aktaran Çelik, "Tabii bu son derece çiğ ve sığ bir yaklaşım" dedi. 

19 Mayıs ruhunun milletin ortak değerleri olduğuna işaret eden Çelik, "Birtakım parti yöneticileri, bunu anlamamakta ısrar etseler de o partilerin tabanlarındaki vatandaşlarımızın tamamı tarafından da paylaşılan bir ruhtur" değerlendirmesinde bulundu. 

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının bu ülkenin kurulması, Milli Mücadele'nin başlatılması için adım attığı bir günün gençlere armağan edilmiş olmasının geleceğin bu ruhla kurulmak istendiğini ifade ettiğini dile getiren Çelik, şöyle devam etti:

"Bu bir devlet törenidir ve bütün milletin ortak ruhunu yansıtan bir tablodur. Bu tablonun içinde yer almak isteyen, siyasetini buna görmek isteyen herkese yol açıktır. Orada zaten sayın Cumhurbaşkanımız katılan liderlerle bu birlik beraberlik ruhunu yansıtan bir fotoğrafta yer aldılar. Böylece devletin başı, siyasi parti liderleri 19 Mayıs'ta bu birlik ve beraberlik görüntüsünü vererek milletimizin bütün kesimlerinde gayet memnuniyet yaratan bir tabloyu ortaya koymuş oldular." 

Törene, Türkiye'nin her tarafından katılımın olduğuna işaret eden Çelik, bunun milletin devleti adına yapılmış bir tören olduğunu vurguladı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın devlet başkanı, siyasi parti liderlerinin ise partilerini temsilen törende hazır bulunduklarını dile getiren Çelik, "Bulunanlar açısından son derece kıymetli bir tablodur. Bulunmayanların bunu bir AK Parti ya da Cumhur İttifakı organizasyonu gibi nitelemeleri sadece basiretsizlikle açıklanabilir" dedi.

S-400 alımı

AK Parti Sözcüsü Çelik,  Rusya'dan S-400 alımına ilişkin ise şunları aktardı:

"Güçlü bir NATO müttefiki olarak Türkiye'nin güvenliğinin artması bütün NATO müttefiklerine katkı sağlayacaktır."