Wall Street Journal gazetesinde yer alan habere göre, aralarında bilgisayar ve donanım üreticisi Hewlett Packard, disk üreticileri Seagate ve Western Digital, çip üreticileri Intel ve Qualcomm'un olduğu Amerikan teknoloji şirketleri, Çin'de devletin kontrolündeki gelişmiş gözetleme ve izleme ağlarının kurulması için milyarlarca dolarlık donanım ve yazılım satışı yaptı, sermaye ve teknoloji desteği sağladı.

Haberde ABD şirketlerinin yerli üreticilere verdiği sermaye ve tedarik desteğiyle Çin'in gözetleme ekipmanları endüstrisinin gelişimine öncülük ettiği, katkı sağladığı ve bundan kar sağladığı belirtildi. Bazı şirketlerin söz konusu endüstrilere başından beri katkı sağladığı vurgulandı.

Gazete, Çin yönetimini etnik ve dini azınlıkları, muhalifleri ve Komünist Parti iktidarına tehdit olarak değerlendirilen kesimleri kontrol altında tutmak için kullanıldığını ileri sürülen teknolojilerin gelişmesinde ve yerleşmesinde Amerikan şirketlerinin rolüne dikkati çekerken, kamu kurumlarına donanım sağlayan Çinli şirketler ile Amerikalı üreticilerin ilişkisini ortaya koydu.

10 milyar doları aşan pazar

Çin'in büyüyen kitlesel izleme ve gözetleme endüstrisi, başta ABD olmak üzere dünyanın farklı ülkelerindeki teknoloji şirketlerine ve yatırımcılara satışlarını artırma ve ürünlerini geliştirme fırsatı sağlıyor.

Sektör araştırma şirketi IDC'nin verilerine göre Çin'de kitlesel izleme ve gözetleme ekipmanları pazarı 2018'de 10,6 milyar dolara ulaştı.

Pekin merkezli Çin Güvenlik ve Koruma Endüstrisi Birliğinin kasım ayında sektöre yaptığı katkılardan ötürü övdüğü 37 şirketten 17'sinin Amerikan teknoloji şirketleriyle satış, tedarik ve sermaye ortaklığı ilişkileri var.

Hewlett Packard'ın ortağı olduğu şirket Uygur bölgesine güvenlik kameraları satıyor

Amerikan teknoloji devi Hewlett Packard ile Çin'in New H3C Technologies (H3C) şirketi arasındaki ilişki, Amerikan şirketleri ile Çin'deki kitlesel izleme endüstrisi arasındaki bağları gösteren en çarpıcı örneklerden biri olarak gösteriliyor.

Merkezi ABD'nin California eyaletinde bulunan bilgi işlem, baskı sistemleri ve sayısal görüntüleme donanımları üreticisi Hewlett Packard, H3C'nin yüzde 49 hissesine sahip.

Daha önce şirketteki kontrol hissesine sahip olan Hewlett Packard, H3C'nin kamu ihalelerine girebilmesi için 2015'te kontrol hissesini Çinli yatırımcılara satmıştı.

H3C, Çin'in farklı kentlerinde güvenlik kurumlarına video kamera izleme ağı kontrol sistemleri ve bulut bilişim hizmetleri sağlıyor. Şirketin kendi pazarlama dökümanları bu müşterilerden birinin Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Aksu kenti yönetimi olduğunu gösteriyor. Kamusal alanlarda geniş kamera takip ağına sahip kentte şüpheli görülen kişilerin "mesleki ve dil eğitim merkezi" olarak da bilinen kamplarda tutulduğu biliniyor.

Kitlesel izleme endüstrisinin lideri Çinli şirketin disk ve çipleri Amerikan firmalarından

Öte yandan Amerikan şirketleri, Çin'in kitlesel izleme ve gözetleme endüstrisine parça ve donanım desteğiyle önemli katkı sağlıyor. Merkezi Hangcou kentinden bulunan Çinli güvenlik kameraları ve ağ sistemleri üreticisi Hikvision Digital şirketinin durumu bunun en bilinen örneklerinden.

Dünyanın en büyük güvenlik kamerası üreticisi olan şirket, ağ sistemleriyle birlikte sattığı disk donanımlarını Amerikan Seagate ve Western Digital şirketlerinden tedarik ediyor. Hikvision Digital, izleme ekipmanlarını Seagate ve Western Digital marka disklerle paketleyerek satıyor. Amerikan firmalarının ürettiği diskler büyük miktarda video görüntüsünün depolanması ve işlenmesini sağlıyor.

Kamu ihale kayıtları Hikvision Digital'in 2016'dan bu yana Sincan bölgesinde kamu kurumlarına 256 milyon dolarlık izleme sistemi sattığını gösteriyor. Satış yapılan yerler arasıdan bir "yeniden eğitim" kampı da var.

Seagate'in yıllık küresel satışlarının yüzde 12'sini, Western Digital'inkilerin ise yüzde 5'ini Çin'e yapılan satışlar oluşturuyor.

Öte yandan şirket kamera sistemlerini çalıştıran mikro-çipleri de ABD menşeli Xilinx ve Nvidia'dan satın alıyor. Mikro-çip teknolojileri, izleme ağı sisteminin etkin işleyişini sağlayan temel yapı taşını oluşturuyor.

Endüstri uzmanları, Washington yönetiminin Sincan'daki insan hakları ihlallerinde rolü bulunduğu gerekçesiyle kara listeye aldığı 8 Çin üreticisi arasında yer alan Hikvision Digital'e Amerikan şirketlerinin satış yapmasının engellenmesinin yılda bir milyar dolar kayba yol açacağını tahmin ediyor.

Amerikan çip üreticisinden Çin'in en büyük yapay zeka girişimine yatırım

Kitlesel izleme sistemlerinin önemli bir parçasını da izleme verilerinin seçilmesi ve işlenmesini sağlayan yapay zeka yazılımları oluşturuyor.

Amerikan şirketleri bu alanda da Çin pazarının sağlayacağı olanaklardan yararlanmak için yarış içinde. Amerikan çip üreticisi Qualcomm, 7,5 milyar dolar başlangıç sermayesiyle Çin'in ve dünyanın en büyük yapay zeka girişimi olan SenseTime şirketinin ilk ortaklarından biri oldu. Qualcomm'un halen şirkette kamuya açıklanmayan miktarda ortaklığı bulunuyor.

SenseTime ABD hükmetinin kara listeye aldığı Çinli şirketler arasında yer almıştı.

Silikon Vadisi devi Çin polisini donatıyor

ABD'de Silikon Vadisi'nin en büyük şirketlerinden, mikro-çip devi Intel, hem yatırımcısı olduğu hem de donanım ve teknik çözümler sağladığı NetPosa adlı Çinli şirketle ülkedeki güvenlik pazarında önemli bir oyuncu durumunda.

ABD'nin kara listesinde yer almayan şirket, aralarında Pekin ve Şanghay'ın olduğu 60 kadar Çin şehrinin emniyet müdürülüklerine ve Kamu Güvenliği Bakanlığına bulut tabanlı video işleme sistemleri ve izleme donanımlı araçlar temin ediyor.

Intel'de NetPosa'ya tedarik ettiği mikro-çiplerle yapay zeka kullanan bu teknolojilerin etkin şekilde çalışmasına yardımcı oluyor.

Trump yönetiminin kara listesiyle konu gündeme gelmişti

Amerikan şirketlerinin Çin'deki kitlesel izleme ve gözetleme endüstrisiyle ilişkisi Trump yönetiminin ekimde, Çin'de kitlesel takip ve izleme ekipmanları üreten 8 Çin şirketini ihracat yaptırımları listesine almasıyla sorgulanmaya başlamıştı.

ABD Ticaret Bakanlığı, bu şirketlerin "Çin'in Sincan'daki baskıcı uygulamalarına olanak sağlayarak insan hakları ihlallerinde rol oynadığı" için yaptırım listesine alındığını belirtmişti. Kitlesel izleme teknolojilerinin Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde Uygur Türklerinin eğitim kamplarında tutulmasına yol açan baskıcı denetim sisteminin temelini oluşturduğuna dikkat çekilmişti.

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Pekin yönetiminin Sincan'daki baskıcı uygulamaları ve insan hakları ihlalleri için "yüzyılın kara lekesi" ifadesini kullanmıştı.

Kitlesel izleme ve "eğitim merkezleri"

Çin'in son yıllarda yüz tanıma teknolojisi, kamera ağları, kimlik kartı ve telefon okuyucu sensörlerle vatandaşların günlük hayatı üzerindeki kontrolünü artırması eleştirilere konu oluyor. İnsan hakları savunucuları bu sistemlerin özellikle Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde Uygur Türklerine yönelik toplumsal baskı aracına dönüştüğüne dikkati çekiyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) geçen yıl yayımladığı raporda, Sincan Kamu Güvenliği Bürosunun 2016'da uygulamaya koyduğu "Bütünleşik Ortak Operasyonlar Platformu (BOOP)" adlı izleme programı aracılığıyla bireylere ait kişisel bilgileri ve gündelik hareketlerine dair kayıtları rızaları dışında toplayarak, potansiyel tehdit olarak görülen kişileri "önleyici polislik tedbiri" adı altında mimlediğini öne sürmüştü.

Öte yandan merkezi Washington’da bulunan Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu pazar günü bölgedeki kitlesel izleme operasyonlarına ilişkin gizli hükümet belgelerini yayımlamıştı. Haziran 2017 tarihli bir belgede merkezi izleme platformunun bir haftada 24 bin 'şüpheli şahıs' tespit ettiği, bunların 15 bin 500’ünün "eğitim merkezlerine" yollandığının kaydedildiği görülmüştü.

Sızıntı belgeleri yayımlayan New York Times'a konuşan Çinli araştırmacı Adrian Zenz, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde 2017 başından bu yana yaklaşık 1,8 milyon kişinin "eğitim merkezlerinde" alıkonulduğunu iddia etmişti. İTTİFAK - AA