Bundan 15 gün kadar önce;

Halsizdim o gün, biraz da öksürük;  

Eczaneden soğuk algınlığı ilacı aldım. Ayakta duracak halim yok. Bir gün içinde neredeyse 6 adet hap içtim bana mısın demedi. Annemin ısrarıyla covit testi yaptırdım. Haydaa sonuçpozitif. Tomografiler, ilaçlar, karantina! Oysaki son haftalarda küçük kasabadan dışarı da çıkmamıştım, nereden geldin ey sevimsiz!

Ciğerdeki lekeleri görür görmez doktor 'sen pozitif' çıkarsın demişti zaten. Pozitif biriyimdir de hani şu illet girmemiş olsaydı içeriye! Eh maske konusunda gevşek davranırsan olacağı da corona olurdu haliyle. Tıkayın ağzınızı burnunuzu!

Bana göründü 14 günlük ev hapsi. İlaçtedavisi başladı o ne öksürük;  

Yaşlıları vuruyor ya bu hastalık vurur! Adamı öldürür. Diyorlar ya evde grip gibi geçiyor; Yok öyle bir şey; Nefes alamıyorsunuz, ha buna nefes darlığı demiyorlar ciğerdeki enfeksiyondan dolayı ayvayı yiyorsun yani ciğerler yeterli gelmiyor. Kısa ve zor nefeslerle yaşamaya bakıyorsun. Bir hafta boyunca yere bir şeyler düşürdüm kitap, kalem vesaire. Hepsi yerde kaldı. Neden? Eğilip almak mesele. Yere düşen bir şeyi aldıktan sonra dinlenmem gerekiyordu çünkü. 

Düşündüm acaba sigara içen biri olsaydım ne olurdu? Ya ölmüştüm ya da yoğun bakımdaydım! 

Bir de uyutmuyor arkadaş! Sabahlara kadar izlemediğim belgesel kalmadı. Ne balığı, ne tilkisi, sansarı! Ama denizin derinliklerini tavsiye ederim. Bu dünyadan bambaşka bir dünyaya soyutlanıyorsunuz. 

Bir haftanın sonunda nefes almaya başladım, yere düşenleri topladım. Daha iyiydim. İnsan iyileştiğine inanamıyor, nefes alıyorsunuz, biraz daha derin nefes alıyorsunuz tabi halen ciğerler o kadarına izin vermiyor ama biraz daha derin nefes alabildiğinizi hissetmek size yaşama sevinci veriyor. 

'Evet, galiba geçti' diyor ve yaşadığınızı hissediyorsunuz. 

Bir şeyler yemek istiyorsunuz günlerdir kapalı olan iştahınız açılıyor;

Ne yesem, ne yesem; Birkaçgün koku da alamamıştım sahi. En sevdiğim parfüm şişesini burnuma sokup 'sen nasıl kokuyordun' dediğimi hatırlıyorum bugün kokladım da, nasıl da güzel kokuyor orta notalardaki bergamut, ruhumu alt notalardaki ambere bırakıyordu dalga dalga. 

Camı açtığımda esen rüzgârın artık beni yormadığını fark etmekse ayrı bir güzellikti. Rüzgârla bile itiş kakış yaşamıştık yüzüme yüzüme estikçe alamadığım nefesi tıkıyordu burnumdan içeri. Beni içeri kapatıyordu her defasında; Camın arkasından 'göreceksin gününü' dedikçe uğulduyordu camın aralığından küfür eder gibi!

Nihayet sonuç: negatif. 

Bir daha gelir mi? Kim bilir.