Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) küresel salgını karşısında çok uzun zamandır ilk defa dünyadaki herkesin aynı durumdan etkilendiğine dikkati çekerek, 'Dünyanın zengin ve güçlü ülkeleri küresel kriz ve sorunlarla başa çıkmada adaletsiz ve açgözlü kalırsa, küresel kaos ve adaletsizlik artacaktır.' değerlendirmesinde bulundu.

Kalın, 'Pandemi Sonrası Dünyada Uluslararası Düzen ve Değişen Dinamikler' başlığıyla 4'üncüsü gerçekleştirilen TRT World Forum 2020'de, 'Pandemi Döneminde Çok Kutuplu Dünya: Küresel İşbirliğinin Geleceği' başlıklı oturumda konuştu.

Panele, Kalın'ın yanı sıra Bosna Hersek Dışişleri Bakanı Bisera Turkovic, Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Margaritis Schinas, Emeritus Profesör ve Harvard Üniversitesi Kennedy School Eski Dekanı Joseph S. Nye ve FutureMap Kurucusu ve Yönetici Ortağı Parag Khanna da katıldı.

Kalın konuşmasında, aşının bulunmasıyla 'pandemi sonrası döneme' bir an önce geçilmesi dileğinde bulunarak, 'Çok uzun zamandır ilk defa, dünyadaki bir olaydan herkesin etkilendiği bir durumun içindeyiz, tam anlamıyla küresel bir anda yaşıyoruz.' dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, küreselleşme, ulus devlet, özgürlük ve güvenlik arasındaki denge, çok taraflılık, dayanışma gibi kavramlara ilişkin algılarda ve tanımlamalarda pek çok değişikliğin gerçekleşeceğini düşündüğünü söyledi.

Asya'daki pazarların Avrupa ve ABD'deki pazarları, Suriye ve Irak'taki savaşların dünyanın çok uzak noktalarını etkilediğini örnek veren Kalın, 'Ancak doğudan batıya zengin ülkelerden fakir ülkelere güneyden kuzeye, hayatımızın her yönünü etkileyen tek bir olayın neredeyse her şeyi değiştirdiği bir vakamız hiç olmadı. Bunun, hayatımızı yönetme şeklimize yönelik önemli sonuçları olacağına inanıyorum.' diye konuştu.

İnsanların bu süreçten, 'daha azla yaşamanın mümkün olduğu' dersini çıkarabileceğini söyleyen Kalın, 'Daha az olan yaşamımıza daha fazla kalite getirebilir. Nicel büyüklük, daha sağlıklı, daha mutlu veya daha rasyonel bir yaşam anlamına gelmez.' dedi.

Kalın, Ernst Friedrich Schumacher'ın 'Küçük Güzeldir' (Small is Beautiful) kitabına atıfta bulunarak, 'Onun çalışmalarını öğrencileri, 'Küçük Mümkündür' diye devam ettirmiş. Ben de böyle düşünüyorum. Daha azı mümkündür, hayatımıza daha fazla kalite getirebilir ve bu da bizi hayatımızda gerçekten neyin daha çok önemli olduğu sorusuna götürür. Bence ulus devletler, çok uluslu kurumlar, bireyler, diğer kolektif organlar bugün bu soruyu soruyor.' diye konuştu.

Bu süreçte Birleşmiş Milletler (BM), Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa Birliği (AB), İslam İşbirliği Teşkilatı gibi uluslararası kurumların Kovid-19 krizine yanıt veriş şekillerinin de ön plana çıktığına dikkati çeken Kalın, uluslararası kurumların, böyle krizlerle başa çıkma kapasitelerini artırma konusunda bazı değişiklikler yapmak zorunda kalacaklarını da kaydetti.

'Dünyanın en zengin ülkeleri mültecileri şehirlerinden uzak tutmak için çabaladı'

Göç sorununun, son birkaç on yılda küresel krizlerin temel bileşenlerinden biri olduğunu söyleyen Kalın, özellikle son altı yıldır Suriye'den gelen göçle birlikte Türkiye'nin 4 milyon mülteciye ev sahipliği yaptığını ve kendi sınırına yakın noktalarda da Suriye tarafındaki göçmenlere destek olduğunu vurguladı.

Kalın, Türkiye ve AB arasındaki göç mutabakatının iyi bir çalışma platformu olduğunu ancak sorunun büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda, AB'den gelen desteğin yük paylaşımı açısından oldukça yetersiz kaldığını söyledi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, 'Dürüst olmak gerekirse, son beş altı yılda gördüğümüz göç kriziyle mücadelede bazı Avrupa ülkeleri ve dünyadaki bazı en zengin ülkeler çok kötü bir sınav verdi. Dünyanın en büyük, müreffeh ve zengin ülkeleri konuyu ele almak yerine mültecileri şehirlerinden uzak tutmak için çabaladılar.' diye konuştu.

'Önce ülkem, önce bölgem yaklaşımı'nın, karşılıklı bağımlılık ve çok taraflılık çağında yenilgiye uğramak anlamına geldiğini vurgulayan Kalın, dayanışmanın ise 'dar ulusal çıkarların ötesine geçebilmek' olduğunu söyledi.

Kalın, halihazırdaki dünya düzenine bakıldığında, en güçlü ülkelerin bu ilkeleri gözeterek değil, adaletsiz bir şekilde dünyayı yönettiğini belirtti.

'Avrupa merkezciliği Avrupa çıkarlarına ve Batılı ülkelere zarar veriyor'

'Avrupa merkezciliği'nden de bahseden Kalın, 'çok taraflılık' ilkesinin, sadece önde gelen Avrupa ülkeleri söz konusu olduğunda ön plana çıktığını, ancak örneğin Japonya, Çin ya da Güney Kore gibi başka ülkeler söz konusu olduğunda Batılı ülkelerin bir şekilde konuya dahil olmadığını, ortadan kaybolduğunu belirtti.

Kalın, 'Günün sonunda Avrupa merkezciliğinin Avrupa çıkarlarına ve Batılı ülkelere zarar verdiğine inanıyorum. Dünyanın zengin ve güçlü ülkeleri küresel kriz ve sorunlarla başa çıkmada adaletsiz ve açgözlü kalırsa, küresel kaos ve adaletsizlik artacaktır.' dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Dünya 5'ten büyüktür' sözüyle BM Güvenlik Konseyinde bir reformun gerekliliğini vurguladığı sözünü hatırlatan Kalın, BM'nin, 'her şeyin engellendiği, her şeyin beş ülkeye bağlı olduğu' ve '21. yüz yılın acil sorunlarına değinemeyen eski bir yapı' olduğuna dikkati çekti.

Kalın, bu konuların çok daha ciddi ve samimi bir şekilde konuşulmaması halinde 21. yüzyılda, adaletsizlik, açgözlülük, mülteci krizi, eşitsizlik, savaş, göç ve diğer birçok sorunu da derinleştireceğini belirtti.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, şöyle devam etti:

'Trump artık başkan olmayabilir ama bence Trumpizm, sadece ABD'de değil, dünya genelinde birçok kuruluşun zihniyetinde yaşamaya devam edecek. Bu nedenle, eğer çok taraflılığı samimi bir şekilde ele alacak olursak, sanırım tüm bunları hesaba katmalıyız. Suriye'de, uluslararası sistemin başarısızlığını gördük. Bunu Suriye savaşında da Irak'ta da gördük, siyasi kaosla birlikte Yemen'de ve Somali'de, Filistin sorununda, dünyanın birçok yerinde gördük.'

ABD'de yeni başkanlık dönemine ilişkin bir soruya ise Kalın, 'Bu, sadece Beyaz Saray'da kimin olduğu meselesi değil. Evet, elbette Trump yönetimi ile Biden yönetimi arasında hiç şüphe yok ki fark olacaktır. Eminim bu birçok alanda hissedilecek ve görülecektir. Ama benim açımdan, tüm küresel sistemin kendisi pek çok kusurla gölgeleniyor. Bu da, ister ABD'de olsun, ister başka herhangi bir ülkede olsun, bir ülkede meydana gelen bir değişiklikle düzeltilemez.' yanıtını verdi.

BM Güvenlik Konseyi'nin yapısında bile değişiklik yapılması gerektiğini söyleyen Kalın, 'Aksi takdirde her şey dengesizleşecek ve bu güç dengesizliği bölgesel çatışmalarda kendini gösterecek. Bölgesel çatışmalar da küresel güç siyasetinin sahnesi haline gelecek. Suriye, Irak, Yemen, Filistin, Libya'da gördüğümüz gibi birçok yer acı çekmeye devam edecek.' değerlendirmesinde bulundu.

'Yabancı düşmanlığı, antisemitizm, İslamofobi virüslerine karşı da tetikte olmalıyız'

Kalın Kovid-19 krizinin güvenlik konusunu da gündeme getirdiğini belirterek bunların başında da biyogüvenliğin ve siber güvenliğin geldiğini söyledi.

Kendi kendine yetme ile uluslararası dayanışma arasında bir denge gözetilmesi gerektiğine de dikkati çeken Kalın, 'kendine yeterli olmanın, tüm dünyaya kapıları kapatmak anlamına gelmediğinin' Kovid-19 sürecinde görüldüğünü vurguladı.

Kalın, bu süreçte sağlık alanında iş birliğinin ve etkileşime geçmenin, aşı çalışmaları gibi konularda birlikte bir şeyler geliştirmenin, çok taraflı ve dayanışmanın öneminin bir kez daha ortaya çıktığını söyledi.

Bunun sürdürülebilir olması gerektiğini vurgulayan Kalın, 'Bunun için mevcut küresel düzenin dayandığı temel ilkelerin dinamiklerini değiştirmemiz gerekecek. Dünyanın nasıl olması gerektiğine dair gerçekten radikal bir yeniden düşünmeye ihtiyaç var.' dedi.

Salgınla birlikte artan güvensizlik duygusunun, yabancı düşmanlığı gibi başka 'virüsleri' de tetiklediğine dikkati çeken Kalın, 'Bu süreçten geçerken, yabancı düşmanlığı, antisemitizm, İslamofobi virüsleri ve gittikçe daha yaygın hale gelen diğer ırkçılık ve ayrımcılık türlerine karşı tetikte olmamız gerektiğini düşünüyorum.' ifadesini kullandı.

Oturumda konuşan Bosna Hersek Dışişleri Bakanı Turkovic de devam eden Kovid-19 salgınının küreselleşmeyi ve uyumu pek çok şekilde değiştirdiğine işaret etti.

Turkovic, 'Pandemi, devletler arasında çeşitli fraksiyonlar oluşturdu, nesiller arası dayanışmayı öne çıkardı. Bu sıra dışı durum bize iş birliğini daha çok geliştirmemiz gerektiğini gösterdi. Sadece içinde yaşadığımız bölgede değil, devletler ve kıtalar arasındaki iş birliğini de artırmalıyız.' dedi.

İTTKİFAK - AA