Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde Atatürk Havalimanı'nı işgal girişiminde bulunulması ve burada çıkan olaylarda 2 kişinin şehit edilmesine ilişkin 77'si tutuklu 159 sanığın yargılandığı davada, bir kısım tanıklar dinlenildi.

İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısında bulunan salondaki duruşmada, mahkeme başkanı, dosyaya gelen yazıları okudu.

Mahkeme başkanı, olay gününe ilişkin görüntülerin haber ajanslarından gönderildiğini, bazı sanıklarla ilgili olarak HTS kayıtlarının geldiğini, olay yeri inceleme raporunun alındığını, Sıkıyönetim Planı’nın Yarbay Serbülent Eken tarafından çalışıldığına dair raporun ve talimatla alınan tanıkların ifadelerinin mahkemeye ulaştığını söyledi.

Gelen belgelerin okunmasından sonra tanıkların beyanlarının alınmasına geçildi.

Olay günü Atatürk Havalimanı Emniyet Müdürü olan Emre Erdoğan tanık olarak dinlenildi.

Tanık Erdoğan, televizyonda köprüde hareketlilik olduğuna dair haberleri gördüğünü, kendisinden sorumlu müdür yardımcısına danıştığını, sorumlu müdür yardımcısının yeni havalimanından ayrıldığını ve kendisine geri dönüş yaptığını söylediğini anlattı.

Emniyet haberleşme kanalları ve WhatsApp’tan bilgi almaya çalıştığını aktaran tanık Erdoğan, "Net bilgiler yoktu. İl Emniyet Müdürümüz, silahlarımızı vermememiz ve teslim olmamamız talimatını verdi. Tüm personele bu durumu duyurduk, ana girişte askeri hareketlilik olduğunu gördük. İlerleyen zamanlarda bunun bir asker grubun yaptığını, teslim olunmaması ve müdahale etmemiz emri verildi. İl Emniyet Müdürümüz telsiz anonsu geçti. Ana girişte 5-6 askeri araç vardı. Albay olduğunu zannettiğim kişiye ‘Yaptığınız yanlış, bu yanlıştan dönün’ diye konuştum. Albay telefon görüşmesi yaptı. O sırada yanında bulunan er ‘Bizi tatbikat diye getirdiler’ dedi. Albaya ‘Bu çocuk neler diyor, yanlış yapıyorsunuz’ dedim. Albay ‘Süre verin, dönelim’ gibi bir şeyler söyledi. Saat 23.30-23.45 sıralarındaydı.’’ şeklinde konuştu.

Tanık Erdoğan, albay süre isteyince askeri püskürttüklerini düşündüğünü, ZPT’ler ve tankların geri dönüş için manevra yaptığını, o sırada kulenin işgal edildiği haberini aldığını, yanındaki ekiple kuleye doğru koştuklarını, askerlerle kule kapısı kapalı olduğu için kapıdan konuştuğunu, bir saat müzakere ettiklerini söyledi.

Özel hareket polislerinin kulenin alınması için operasyon yaptığını ifade eden tanık Erdoğan, "Kuledeki askerler teslim alındı. Cumhurbaşkanımızın havalimanına ineceği söylendi. Ekiplerle birlikte uçağın duracağı yerde tedbir aldık. Cumhurbaşkanımız sağ salim indi, kendi koruma ekibiyle birlikte Devlet Konukevine gitti. Askerlerle yüz yüze ana yol girişinde, kulede de kapı arkasında teslim olmaları için müzakerede bulundum." dedi.

"Albaydan sıkıyönetim ilan edildi konuşması"

Bir diğer tanık İsa Bozdemir de, Atatürk Havalimanı’nda kulede çalıştığını, olay günü askeri apronda hareketlilik olduğunu, saldırı duyumları aldıklarını, daha sonrasında askerlerin kuleye çıktıklarını, bir askerin kendisini Albay Mustafa diye tanıttığını ve bu kişinin yanında 4-5 asker ile 2 tane havalimanı polisiyle geldiğini dile getirerek, "Albay Mustafa bize konuşma yaptı. Konuşmasında, 'Ben Albay Mustafa, sıkıyönetim ilan edildi, sokağa çıkma yasağı var, uçuşlar iptal, yolcular geri dönsün’ dedi. Biz 2 saat vardiyalı çalışıyoruz, ekip amirimiz albaya benimle birlikte bir arkadaşın mola vermesi gerektiğini söyledi. Ben asansörden inerken 4-5 asker de yukarıya çıkıyordu.’’ diye konuştu.

Tanık Bozdemir, saat 02.15 gibi kuleye çıktığını, halktan 40-50 kişinin askerleri istediğini, saat 03.10’da Cumhurbaşkanının uçağının yaklaştığını gördüğünü, saat 04.00 sıralarında F16 jetlerinin uçuşlar gerçekleştirmeye başladığını, sabaha doğru durumun normale dönüldüğünü ve motor çalıştırma izinlerinin verilmeye başlandığını aktardı.

İfadesini tamamladıktan sonra tanık Bozdemir, olay günü görevli bir albayı ve bir binbaşıyı duruşma salonunda yer alan sanıklar arasından teşhis etti.

Olay tarihinde Atatürk Havalimanı Şube Müdür Yardımcısı olan Murat Bayhan da tanık olarak ifade verdi.

"Ağzıma namlu soktular, dişlerim kırıldı"

Tanık Bayhan, arkadaşlarını arayarak ne olduğunu sorduğunu, arkadaşlarının darbe olduğunu söylediğini, trafiği kesme emri verdiğini, ana kapıdaki personelin yanına gittiğini, orada 100 kadar askeri gördüğünü, askerlerden sorumlu kişiye kendisini tanıttığını belirterek, "Tankların içeriye girmesini istemedim, askerleri kuleye ulaşamayacakları 4 kilometre uzaktaki hangara yönlendirdim. Zaman kazanmak için böyle yaptım. Yetkili kişiye ‘Al askerlerini git buradan bak vatandaşlar var’ dedim. Bana, ‘Ben buradan gitsem, uçaklar bombalayacak’ dedi. ‘Sebebi sen olma git’ dedim. Rütbeli kişi askerlerini topladı, ayrıldılar. Farklı kapılardan askerlerin giriş yaptığı söylendi. Bize izli mermiyle ateş ettiler. Kısa sürdü bu durum. Daha sonrasında erler silahlarını bize teslim etti. Gece 03.00’e kadar aksiyon devam etti.’’ dedi.

SEGBİS ile duruşma salonuna bağlanan müşteki Hacı Hüseyin Kılıç da, tankı durdurmaya çalışırken bir askerin böbreklerine dipçikle vurduğunu, ağzına namlu soktuğunu, bu sebeple dişlerinin kırıldığını, halen tedavi gördüğünü, başına taş isabet ettiğini ve hastaneye götürüldüğünü söyledi.

Kendisine bunu yapanın rütbeli olduğunu söyleyen müşteki Kılıç, bu kişilerden şikayetçi olduğunu bildirdi.