Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Müzeyyen Hülya GÜNAY
Müzeyyen Hülya GÜNAY

Deprem çocuklarına tatil neler getirdi?

Psikoloğa gidersiniz çocukluk yaşantılarına inelim der. İç hastalıkları uzmanına gidersiniz genetik geçmişinize çocuklukta geçirdiğiniz hastalık serüvenlerine bakar. Psikolojimizi de fizyolojimizi de çocukluk geçmişimiz büyük oranda etkiler.

 Çevremizdeki çocuklara davranış şeklimiz, verdiğimiz emek,  geleceğimizin inşasının temellerini oluşturur. Uçsuz bucaksız bir hayal dünyası, pırıl pırıl bir zihin, henüz leke düşmemiş, kıskançlık, kötülük bilmeyen tertemiz bir kalp, gördüğü sevgiyi asla karşılıksız bırakmayacak kadar vefalı samimi bir yürek bizlerin davranışları, nefsi  ile şekillenir.

Okullar tatil. Belirli bölgelerde kar yağıyor.  Eğitim  gibi temel bir hakkı olan lakin maddi manevî eşitsizlikler ile farklı coğrafyalarda dünyaya gelen çocuklarımız iç dünyalarında neler yaşıyorlar acaba? Mesela deprem çocuklarına tatil neler getirdi? 

Deprem çocukları arasında da hayat eşit değil. Bazıları çoktan evine geçti, balkondan kuşbakışı aşağıya bakıyor, hiç o felâketi yaşamamış gibi. Bazı çocukların konteyner evleri, yıkık dökük kaldırımlar oyun parkları. Onlar için bir ev, yuva kayak tatili kadar lüks şu an. Coğrafyanın zor kış şartları ve  devam eden sarsıntılara  maruz kalan minikler.  Nasıl bir tatil yapıyorlar, neler hissediyorlar acaba? Büyükler küçükleri korumak için hayatını güzelleştirebilmek için neler yapıyor? 

Bir de sadece evleri değil şehirlerini terk edip başka şehirlere dağılan, arkadaş, okul, aile fertlerinden ayrılan gurbetçi deprem çocukları var. Hiç bilmediği bir kültürün, şehrin sokaklarında erken büyüyen. Sıcacık bir tebessüm bekleyen.

Kabul ediyoruz ki her insan kendi gerçeğini yaşıyor ve o gerçeğin bedelini ödüyor. Fakat duyarlılığı  öğrenmek, toplum olmak, birlik olmak, yaşanabilir bir dünya inşa etmek yardımlaşma, sosyal sorumluluklar devreye girince gerçekleşiyor. Küçük bir çocuğun elinden tutup imkânı olmayan bir arkadaşı, akrabası, komşusu ile  oyuncağını, kitaplarını paylaşmayı tecrübe ederek merhamet, duyarlılık gibi temel insanî duygu ve değerlerin tohumunu atmak mümkün. Hayatı sadece eğlence gibi yaşattığımız evlatlar gün gelip ailelerinden bıkar, merhamet eğitimi almayan merhamet etmeyi de bilmez.
 
Her çocuğun en temel hakkı insan gibi yaşamak, sevilmek, değer görmek. Bu değeri vermek ilk iş anne baba ve ailenin görevi olduğu kadar birey olarak her birimizin sorumluluğundadır. Evet, çocukluk gökyüzü bizler akraba, komşu, öğretmen, her hangi bir birey  olarak etrafımızdaki çocukların hayatlarına olumlu ya da olumsuz dokunan yetişkinleriz. Bencillik ekersek kin ve nefret biçeriz. Sevgi ekersek huzurlu bir dünya biçeriz. Kapılarımızın önünü süpürmeyi beceremediğimiz takdirde bu kirlilik ile savaşlar bitmez, terör bitmez, dünyaya barış gelmez. Huzursuz bir dünyada çocuklarınıza malikâne inşa etseniz de güvende olma ihtimali yoktur.

Tüm çocukları sarıp sarmalayan, elinden gelen güzelliği ulaştırmak için çabalayan kocaman yüreklerin olduğu da muhakkak selâm olsun o yüreklere…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER

ÖNE ÇIKANLAR