Bu satırların yazarının çocukluğu Aksaray`da geçmiştir. Çocukluk yıllarımda akrabalarımızla aynı mahallede olduğumuz için onları İstanbul`a yerleşince de ihmal etmedim,  sık sık arar dualarını alırdım. Babamın dayısının kızı olan ve benim de Hacer Yenge dediğim ağzı dualı bir yengemiz vardı. Bu yengemizin de kız kardeşi var onun da adı döndü. Kendisine ben Döndü Aba derdim Şıh Döndü de derlerdi. Ehli tasavvuf, her gün bir cüz kuran okuyan, zikir sohbetleri ihmal etmeyen bir ablamızdı. İşte aşağıdaki olay da aynen vaki olmuş olup, hem komik hem de ibretli bir hikâyedir.  

Yıllar önce TV`lerde devre mülk reklamları yeni yeni çıkmaya başlamıştı. Şuradan devre mülk alın, buradan devre mülk alırsanız şöyle rahat edersiniz diye gazetelerde ve TV`lerde bol bol reklam çıkıyordu. İşte bir Cuma günü bende Hacer Yengemi aradım. Hem cuman mübarek olsun diyeceğim hem de onun da ablası olan Döndü Abamı da sorayım diye niyet ettim. Ve telefonu açtım işte aramızdaki konuşma şöyle: 

Hacer Yengem, ellerinden öperim, cuman mübarek olsun. 

Sağol kuzum, fahrim, babamın adı fahrim sen nasılsın yavrım.

İyiyim Hacer Yenge, Döndü Abamı soracaktım epeydir görüşemiyoruz Aksaray`da yok mu? 

Yok, kuzum o devretmeyen mülk aldı oraya gitti

Devretmeyen mülk mü? 

He kuzum, aldı mülkünü gitti, keyfi yirinde gari.

(Bende diyorum ki içimden devre mülk diyecek ya dili sürçtü de devretmeyen mülk aldı . ) 

Hacer Yenge maşallah, Döndü Abam`da modaya uymuş, o da devre mülk almış, ne kadarlık aldı. Ne zaman gelecek? 

Yok kuzum, devretmeyen mülk onun ki. O gelmez gari yiri iyi inşallah, niye gelsin ki? 

Allah Allah, iyi o zaman biz gidelim Hacer Yenge, birkaçgün kalırız yanında o zaman? 

Yok yok, daha bizi çığırmadılar, gidemeyiz

Aşk olsun çağırmayla mı o bizim Döndü Abamız pat diye gideriz ya kapıdan mı kovacak?

Yok kuzum, o kovmaz da, biz gidemeyiz, mülkün sahibi izin verirse gideriz.

Aman be Hacer Yenge , Döndü Abam nereye gitti, nereden mülk aldı sen söyle ben O`nu arar bulurum, sürpriz yapar giderim.

Len kuzum, Döndü Aban cennete gitti. Cennette devredilmeyen mülk aldı gitti işte. Anna gari..

Ben telefonda şok olmuştum, sustum, cevap veremedim. AAA Döndü Abam vefat etmişti. İkinci şaşkınlığım ise bunu sakin sakin ve vakarla söyleyen Hacer Yengemdi. Vefat edeli bir hafta olmuştu.  Benim şaşkınlığımı ve suskunluğumu anlnayınca o başladı ko nuşmaya 

' Fahrim kuzum, babamın adı Fahrim, len, abamız ağzı dualıydı, kaltığı, oturduğu hem dua, hep zikirdi. Dedikodu bilmezdi, gıybet bilmezdi. Yetimlerin imadına yetişir, mahallede kim gelin gidecekse mutlaka gelin gitmeden mutlaka gider gelin adaylarına sohbet yapar, iyi bir anne iyi bir eş nasıl olunur, onu anlatırdı. Eline geçeni babamız Fahri Çavuş gibi ihtiyaçları olanlara verirdi. Ee kuzum, Fahrim, Allah çığırınca dur işim var gelmecem dinir mi, abamda yükledi yükünü  gitti işte. Keşke öyle bir ölüm de bize nasip olsa kuzum.  Ağzında zemzemi ile La ilahe İllallah diyerek gitti; ' 

Sesim yutkundu Allah rahmet etsin diyebildim. Ama Hacer Yengem devam etti, ben ona moral verecekken o bize moral veriyordu: '

Bak kuzum, devre mülkün sahibi var dünyada kalacağın birkaçgündür, sonra diğeri gelir çıkarsın. Dünyada bir devre mülk oğlum, bizde vahtımız dolunca gideceğiz işte. Ama cennette devretmeyen mülk var. Allah`ın kullarına ikram etitği mülk var. Nideceğim devreden mülkü. Allah ile görüşmek konuşmak varken. Allah`ın peygamberleri ile sohbet varken nidecem len devre mülkü.  Devretmeyen bir mülk ile müjdelenen bir insan için öldü diye üzülünür mü, ibret alınır, bizde onun gibi yaşayalım denir, değil mi? Hadi kuzum, işine gücüne bak, üzülme, Allah sana da devretmeyen mülk nasip etsin; '

 min Hacer Yengem;

KISACA: 

Bakara Suresi: 25. 'İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: 'Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir' derler ve o rızık birbirinin benzeri olmak üzere, kendilerine sunulacak. Orada çok temiz zevceler de onların. Hem onlar orada ebedî kalacaklar.'

Ali İmran: 198: 'Fakat Rablerinden gereğince korkanlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Onlar orada ebedî olarak kalacaklar, Allah katından ağırlanacaklardır. İyiler için Allah katındakiler daha hayırlıdır.'

Furkan Suresi: 10. 'Öyle yücedir O ki, dilerse sana ondan daha iyisini, altından ırmaklar akan cennetler verir, sana köşkler de yapar. '

Ankebut 29: 'İman edip güzel işler yapanları, (evet) muhakkak ki onları, altlarından ırmaklar akan ve içinde ebedî kalacakları cennet köşklerine yerleştireceğiz. (Böyle iyi) işler yapanların mükafatı ne güzeldir! '

Zümer Suresi: 20: 'Fakat o Rablerine sığınarak korunanlar için altlarından ırmaklar akan, üzerlerinden şehnişinler yapılmış, şehnişinli (balkonlu) köşkler vardır. Bu, Allah ın vaadidir. Allah vaadinden caymaz.'