Dağa kaçırılan çocukları için HDP il binası önünde evlat nöbeti tutan Diyarbakır anneleri, evlerinde de çocuklarının yolunu gözlüyor.

Diyarbakır annelerinin dağa kaçırılan evlatlarını terörün pençesinden kurtarmak için 3 Eylül 2019'da HDP il binası önünde başlattığı oturma eylemi sürüyor.

Terör örgütünün kendilerinden kopardığı çocuklarının acısı ile Diyarbakır'da bir araya gelen aileler, 10 aydır kararlılıkla ve birbirlerinden aldıkları güçle evlat nöbetine devam ediyorlar.

Aileler, oturma eyleminin yanı sıra evlerinde de çocuklarından gelecek umutlu bir haberin bekleyişini sürdürüyor.

Kimi anne çocuğundan geriye kalan eşyalarla özlemini gidermeye çalışırken kimisine ise hasret kaldıkları evlatlarının eşyalarını görmek acı veriyor.

'Her yandan onun kokusu geliyor'

Ellerinden hiç düşürmedikleri evlatlarının fotoğraflarıyla onlardan gelecek müjdeli haberi bekleyen annelerden Ayşegül Biçer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 3 Eylül 2019'dan bu yana HDP il binası önünde haklı bir mücadele yürüttüklerini, sağ ya da ölü evlatlarını istediklerini söyledi.

Biçer, bu mücadelelerinde kararlı olduklarını ifade ederek 'Tek oğlum, onun için de bir sürü hayalim vardı. Onun da kendi hayalleri vardı. Hayallerimizi kırdılar, umutlarımızı bitirdiler.' dedi.

'HDP'nin önünde oturduğumuzda umutlarımızı kıranların umutlarını kırmak için oturduk. Orada, bu davaya baş koymuş, PKK'nın ecdadına baş kaldırmış anneler var. Hepimiz yalnızca kendi çocuklarımız için değil bütün evlatlar için mücadele ediyoruz.' diyen Biçer, bu mücadelede sonuna kadar kararlı olduklarını vurguladı.

Biçer, annelerin terör örgütünün elindeki tüm evlatlarına kavuşuncaya kadar bu davayı sürdüreceklerini dile getirerek 'Oğlumu kaybettiğim gün zaten ölmüştüm, korkmuyorum. Dimdik ayaktayım. Davamın arkasındayım.' diye konuştu.

Hastanede tedavi görürken oğlunun kendisine adeta bir bebekmiş gibi baktığını aktaran Biçer, geçen iki yılda oğlunu çok özlediğini dile getirdi.

'Kor ateşler içerisinde yanan bir yüreğim var'

Biçer, ona oğlunu hatırlattığı için yaşadığı evden başka bir eve taşınmak zorunda kaldığını anlatarak şöyle konuştu:

'Oğlum gittiğinde ben başka bir evde oturuyordum. Hayalini, sesini duymaktan o evden taşınmak zorunda kaldım. Oğluma ait bütün eşyaları bavullara sakladım, açıp da bakamıyorum. Her yandan onun kokusu geliyor. Mustafa'nın hayali her zaman karşımda, sesi kulağımda. Onun evin içinde yemek hazırladığını bile gördüm. Kor ateşler içerisinde yanan bir yüreğim var. Dilerim Rabb'imden bizlere bunları yaşatanları perişan etsin. Allah'ın izniyle HDP/PKK bunlar helak olup gidecek. Artık üstümüzden pis ellerini çeksinler. Gerçekten 40 yıldır anaların gözyaşı, çığlığı, feryadı her yerden duyuluyor. Bunlar bitsin artık.'

'Ona gelinlik giydirmek istiyordum'

Anne Fatma Akkuş da kızı Songül'ü gittiği günün sabahı uykudan uyandırdığını belirterek 'Hep kendimi suçluyorum. Keşke ben Songül'ü uykudan kaldırmasaydım. Hep uykuda kalsaydı.' ifadelerini kullandı.

Kızı gittiğinden beri dünyanın kendilerine zehir olduğunu, o günden bu yana her yerde kızını aradığını aktaran Akkuş, kızının sesine hasret kaldığını bildirdi.

Akkuş, 'Ona gelinlik giydirmek istiyordum. Bana, 'Anne, ben okuyup sana bakacağım. Hiç kimse bakmasa da ben size bakacağım' diyordu. 6 yıldır gitti, hiçbir haber yok, bilmiyoruz nerededir. HDP'liler aracılığıyla dağa kaçırılan kızımı 2 yıl önce izlediğim bir videoda gördüm.' diye konuştu.

'HDP benim ciğerimi çaldı'

Akkuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Kızımın görüntülerini izledikten 4 gün sonra bizim eve geldiler. 'Songül sağdır, yaşıyor ve bizdedir' dediler. 'Sağ ise bana bir telefon etsin, görüşeyim' dedim. 'HDP bizi göndermiş, biz elemanıyız, elimizden bir şey gelmiyor' dediler. HDP benim hayatımı, ciğerimi, ömrümü, her şeyimi çaldı. Ciğer olmazsa o beden yaşayamaz. Sebep olan HDP'dir. Aracı olmasa o çocuklar gitmez.'

Akkuş, HDP'lilerden kızını istediğini ifade ederek 'Fotoğraflarını gözümün önünde durduramıyorum, asamıyorum. Hep sandıklarda saklıyorum. İnsan dayanamıyor gözünün önünde olmasına. Gidip gelip bakıyorum ağlıyorum.' dedi.

'9 yıldır ne çektiğimizi Allah biliyor'

Anne Sariye Tokay, oğlu Mehmet için 2014 yılında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde başlatılan eyleme de katıldığını hatırlattı.

9 yıldır evladına hasret yaşadığını ancak onun yokluğuna alışamadığını aktaran Tokay, 'Telefon çalıyor, gece yarısı kapı çalınıyor, o geldi sanıyorum. Kışın yağmur, kar yağıyor, benim başım pencerede.' diye konuştu.

HDP'ye tepkisini dile getiren acılı anne Tokay, şöyle konuştu:

'HDP Müslümanların evini yaktı. Çocukları dağa gönderdi. 12, 13 yaşındaki çocuk dağa götürülüp, eline silah verilir mi? Irak'a kadar gittim. Çamura girdim, yağmurda kaldım. 15 gün kaldım, bana göstermediler. Hiçbir sonuç alamadım. 9 yıldır ne çektiğimizi bir Allah biliyor bir biz biliyoruz.'

Tokay, oğlunun Anneler Günü'nde kendisine hediye ettiği 'Veda Hutbesi' tablosu ile oğlunun çok sevdiği okul kravatını yanından ayırmadığını belirtti.

'Dokuz yıldır bu kravatı çantamda taşıyorum. Gece bu kravatın kokusuyla yatıyorum. Nereye gitsem taşıyorum. Onun sözleriyle teselli ediyorum.' diyen Tokay, hasret kaldığı evladına kavuşmak için eylemi kararlılıkla sürdüreceğini dile getirdi.

Tokey, 'Çadırdan kalkmıyoruz. HDP çocuklarımızı geri getirene kadar eylemimiz devam edecek. Sonuç alana kadar devam edecek. Her gelen çocuk bize bir umut veriyor.' ifadesini kullandı.

İTTİFAK - AA