Psikolog-yazar Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu (9 Şubat 1938, Mersin - 16 Şubat 2021, İstanbul) 83 yaşında İstanbul Beşiktaş`taki evinde vefat etti. Profesör Cüceloğlu`nu gıyabında 1990`lı yılarda tanıdım. Vicahi (yüz yüze) tanımam ise bundan 21 yıl önce bir seminerinde gerçekleşti. Son kez yüz yüze oturup sohbet etmemiz ise hocasının vefatının 50`nci yılında (2018) Türkiye`de deneysel ve sosyal psikoloji çalışmalarını ilk başlatan sosyal psikolog Prof. Dr. Mümtaz Turhan (1908-1969) İstanbul Aydın Ü niversitesi`nde yapılan bir anma panelindeydi. Anma programın öncülüğünü ise 'Bilim Teknoloji Çalışma Grubu' (şimdi Bilim Teknoloji Derneği oldu. Başkanı ise Ramazan Bakkal`dır) yapmıştı. Panelin başkanlığını İstanbul Aydın Ü niversitesi, Türkiye Araştırmaları Merkezi Müdürü ve eski bakan Prof. Dr. Abdülhaluk Mehmet Çay yaptı. Merhum Turhan`ın kızı Fügen Turhan onur konuğu olarak katıldı. Mümtaz Turhan`ın öğrencisi, psikolog ve yazar Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu, Turhan`la ilgili anılarını aktardı. İstanbul Aydın Ü niversitesi`nden Dr. Gökçen Çatlı Özen ve İstanbul Sabahattin Zaim Ü niversitesi`nden Prof. Dr. Kadir Canatan ise, Mümtaz Turhan`ın çalışmaları hakkında bilgi verdi.

`height=

Geleceği yaşatan değerlerdir

Mümtaz Turhan ın öğrencisi olmasının ve daha sonrasında asistanlığını yapmasının yaşamında büyük rol oynadığının altını çizen Doğan Cüceloğlu, 'Mümtaz Turhan benim hem Türkiye de hem de Amerika`da tanıdığım bilim insanları içerisinde en önde geleniydi. Hayata bakış açısı, tutumu ve değerleri ile örnek aldığım bir düşünür ve bilim insanıydı. Turhan, bizim Anadolu kültürümüzün temel değerlerini bilimsel olarak incelemiş ve bu temel değerlerin evrensel insan değerleri olduğu ile ilgili bir görüşe varmıştı. Bu nedenle Türk bilim insanının bu değerleri koruması ve nesilden nesile aktarması gerektiğini düşünüyordu. Türk düşünce tarihine Mümtaz Hoca nın en önemli katkısı, bir insanın bilim insanı olabilmesi için 'Dürüst bir insan olması gerekir' konusunu açıkça ortaya koymasıdır. Bilim insanı her şeyden önce hakikate saygı ve hakkaniyet duygusunun olması lazım. Bir toplumun geleceğini bilgi değil, yaşattığı değerler belirler' dedi.

Merhum Turhan`ın üçmühim öğrencisi Prof. Dr. Erol Güngör, Prof. Dr. Yılmaz Özakpınar ve Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu gibi sosyoloji ve psikoloji alanında zirve insanlar yetiştirmiştir. Erol Güngör (1938-1983) 45 yaşında kalp krizinden 1983 yılında vefat etti. Güngör ve Cüceloğlu aynı yaşta ve ikisi de kalp krizinden vefat etti. Geriye Turhan`ın yetiştirdiği Yılmaz Özakpınar (1934-) kaldı. Özakpınar, öteden beri sessiz, sakin ve bir derviş gibi yaşamayı tercih eden biridir. Cüceloğlu ve Güngör gibi çok popüler değildir. Ancak devasa kitaplarıyla iyi yetişmiş bir bilim insanıdır.

11 Çocuktan 11`incisi!

Doğan Cüceloğlu Mersin`in Silifke ilçesinde 11 çocuklu ailenin en küçüğü 11`inci çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. İstanbul Ü niversitesinde Psikoloji Bölümünü okuduktan sonra Amerika Birleşik Devletlerinde Illinois Ü niversitesinde Bilişsel Psikoloji doktorasını yapmıştır. Hacettepe ve Boğaziçi Ü niversitesinde görev yapan Doğan Cüceloğlu Fulbright bursu ile Berkeley`deki California Ü niversitesinde misafir öğretim üyesi olarak görev yaptı. Bilimsel psikoloji alanında yazdığı kitaplarıyla adından söz ettiren Doğan Cüceloğlu Türk insanının duygu, düşünce ve davranışlarını bilimsel kavramlar içinde incelemiştir. Kırktan fazla Türkçe ve İngilizce bilimsel makalesi yayımlanmıştır. 1990 yılından itibaren Türkçe kitaplar yazmaya başlamış, 1996 yılından itibaren ise Türkiye`de üniversite öğrencilerinden, anne ve babalara kadar çeşitli yerlerde çeşitli insanlara seminer ve konferanslar vermiştir. İş Bankası yayınları tarafından yayımlanan özgeçmişi iki cilt halinde basılmıştır. 'İnsanı Ararken-Doğan Cüceloğlu Kitabı' ismiyle neşredilmiştir. Amerika da doktora öğrencisiyken, Kaliforniya da doğmuş büyümüş Emily ile evlenmiş ve on bir yıl süren evliliğinden: Ayşen, Elif ve Timur isimli üççocukları olmuştur.

`height=

Cücüloğlu evliliğiyle ilgili adeta itiraf şeklinde şu bilgileri verecektir: 'Evlendiğimde ne kendimi tanıyormuşum, ne de evliliğin ne olduğunu. Silifke de büyürken çevremde gördüğüm evlilik, koca, baba modelleriyle Kaliforniya da büyümüş feminist bir Amerikalı kıza kocalık yapmaya çalıştım. Sonuç: hem ben çok ıstırap çektim hem de Emily e acı çektirdim. Benim şimdi yüreğimi en çok yakan çocuklarıma verdiğim acılar. Onlarla yıllarca ayrı yaşadım. Yaşadığım acılar her şeyi bilmediğimi, öğrenmem gereken çok şey olduğunu gösterdi ve yalnız bilgi yönünden değil, insan olarak gelişmem gerektiğine ikna oldum. Kendimi geliştirme süreci içinde kitap yazmaya başladım ilk kitabım 'İnsan İnsana' bu sürecin ilk ürünüdür. Gelişim süreci içinde kazandıklarımı kitaplar yoluyla paylaşmaya devam ediyorum. Amerika daki görevimden emekli olup ayrıldıktan sonra Türkiye de kitap yazmayı sürdürdüm.'

İyi insan olmak!

Doğan Cüceloğlu bir kere yerli, milli ve inançlı (Müslüman) biriydi. Türk insanına psikolojiyi sevdirdi. Doğan hocanın kendine mahsus bir usule ve üslubu olan nevi şahsına münhasır biriydi. Uzun yıllar Amerika`da kalmış olmasına rağmen Türk kültür ve değerlerini unutmadığı gibi o değerleri yaşatmak için psikoloji ilminden istifade ederek halkın ve bireyin sorunlarına çözüm için didindi. Önce bireyin insanlaşması, fıtratına bir nevi yaradılış fabrika ayarlarına dönmesi için hayatı boyunca uğraştı. Cüceloğlu ülkemiz insanının 'yetişkin birey' olması yolundaki öğretileri ve paylaşımları ile bireye ve topluma büyük katkı sağladı. Hayata iyi insan, başarılı ve yararlı bir birey olacaksak mutlaka birinin/birilerinin yaşamına dokunmak ve onun/onların yaşamına anlam katmak gerektiğine inandı. Doğan Cüceloğlu öğretileri ile aynanın karşısına geçirdi ve zihin kodlarımızdaki yerleşmiş hataları yok varsayıp yanlışlarımızla yüzleşmemizi sağladı.

Cüceloğlu, insanımızın düşünce, duygu ve davranışlarının temelindeki yetersizlikleri, kendisinin de içinde geldiği, toplumsal alt yapı ile analiz ederek bilimsel psikoloji kavramlarına boğmadan açık seçik anlatmaya çalıştı. Konferanslarında kendine özgü içten ve rahat anlatım tavırları ile herkesin ve her kesimin dikkatini çekmeyi başardı. Doğan hoca, içinde bulunduğumuz toplumda egosu şişmiş milyonlarca insana 'ben' değil 'biz' eksenli olmamız gerektiğini dile getirerek, kendimiz ile yüzleşmemize vesile oldu. Kendisi olmamış, empati yapmayan, burnundan kıl aldırtmayan, asık suratlı yöneticilerin empati yapması halinde bir çok sorunun üstesinden geleceğimizi hatırlattı.

`height=

Anne sevgisini öğretti!

On yaşında annesi kaybetmesi Doğan Cüceloğlu`nun kalbinde büyük yara açmıştı. Annesinin ölümüne dair hissettiklerini, 'On yaşındayken annemi kaybettim ve ölümün ne demek olduğunu anladım: artık onu bir daha hiçgöremeyecek, dokunamayacak, naz edemeyecektim. Annen yok, kimsen yok. Kimseden bir şey istemeye de hakkın yok' şeklinde özetleyecekti. Bu durum topluma anne (Ana) sevgisini kuvvetli bir biçimde işlemesine vesile oldu.

Annelerimizin hayatımızdaki yerini, içimizi burkarak, gözlerimizden yaş getirterek, hepimizi derinden düşündürerek hatırlatacaktı ve adeta 'Ana gibi yar olmaz' sözünü perçinledi. Annesiz kalmasının acısını anlatırken hiçtanımadığı binlerce insan onunla birlikte bir ablayı, bir dostu, bir anneyi, babayı, bir öğretmeni kısaca bir yakınını kaybetmiş gibi hissetti. O söyledikleriyle, yazdıklarıyla her eve, her yüreğe dokundu. İşte o nedenledir ki bizden, aileden birini kaybetmiş gibi onun ölümünü hissettik. Hepimize içimizdeki çocuğu ve coşkuyu öldürmememiz gerektiğini ve yerine göre o coşkulu çocuğu yaşatmamız gerektiğini hatırlattı. En çok da annesinden ve üvey annesinden öğrendiği o kadınların doğal bilgeliğini ortaya koyarak olumsuz üvey anneyi de olumluya dönüştürmeyi başardı. Canımız anne, baba ve öğretmenlerimizin çocuk yetiştirme konusundaki yetersizliklerini de ortaya koyarak en büyük öğretmen olan annelerimizin ve okullardaki öğretmenlerimizin eğitiminin önemini anlattı.

Anadolu`nun Sevgi Dili

Doğan Cüceloğlu, Anadolu toprağında filizlenen sevgi dili mensuplardan Mevlana, Yunus Emre, Ahi Evran, Nasrettin Hoca, Hacı Bektaş-i Veli, Somuncu Baba ve Hacı Bayram-ı Veli`den nasiplendi. İnsan sevgisini onlardan aldı. İşte bu nedenle binlerce kişinin yüreğine dokundu, konferanslarıyla, kitaplarıyla, söyleşileri ve televizyon programlarıyla iz bıraktı. Geriye bıraktığı eserleriyle de gönüllere girdi. Mütebessim siması, babacan tavrı, beyefendi duruşu, herkesi içine alan gönül dünyası ve tatlı tatlı konuşması toplumu rahatlattı ve yeni bir bakış açısı sundu. Aile içinde çocuğumuza, eşimize, kardeşimize, arkadaşlarımıza bakarken başka bir gözle onları görme imkanı sağladı. Bir nevi farkındalık yarattı ve insanları hatalarına rağmen sevmeyi öğretti.

İrfan Erdoğan ile yazdığı 'Öğretmen Olmak' adlı kitabında öğretmenin yetkinlikleri ve sorumlulukları ile gerek okullarda öğretmenlerin ve gerekse üniversite öğretim üyesi olmanın hiçde kadar kolay olmadığını öğretti. Öğrencilik yıllarında akademik başarısı yüksek öğrencilerin bir kısmının iş ve sosyal yaşamda çokta başarılı olamadıklarının gösterdi. Önemli olan bütünü kavramak, özgür birey olarak kendimiz olmak, yeri geldiğinde risk almak ve diğer bireylere göre farklılığımızı ortaya koymaktır. Kendimizi yaşamın her yönü ile hazırlamak için okumak, sormak, sorgulamak ve yaşananlardan ders çıkartmak hayat başarısını elbette artırır. Cüceloğlu`nun kaleme aldığı, 'Gerçek Özgürlük', 'Evlenmeden Önce', 'İçimizdeki Çocuk', 'Mış Gibi Yaşamak', 'İnsan ve Davranışı' ve 'Bir Kadın Bir Ses' kitaplarından bazılarıdır.

Psikolojiyi sevdiren adam Doğan Cüceloğlu`nun kullandığı sevgi dili ile ayrıştırmanın, ötekileştirmenin çok ötesinde birleştirici ve bütünleştiriciydi. İnsanları öylesine kucaklıyordu ki onu bir defa dinleyen, kitaplarından birini bir defa eline alan sözlerinin, düşüncelerinin etrafında kenetleniyordu. Vefat haberinin ardından sadece ailesinde değil, birçok evde onun kaybının üzüntüsü yaşandı, yüzlerce kişi duygularını sosyal medyada paylaştı. Binlerce aile çocuklarıyla iletişim kurmayı onun kitaplarıyla, söyleşileriyle öğrendi, onun yol göstermesiyle yetiştirdi. Ruhun şad olsun Doğan Cüceloğlu hoca, sen üzerine düşeni yaptın, Allah`ın rahmeti üzerine olsun ve cennetiyle muamele etsin.