Taklamakan Çölü 

`height=

Taklamakan Çölü, Rub ul-Hali den sonra dünyanın ikinci büyük aynı zamanda Çin deki en büyük Kum çölüdür. Önaasya dan kuzeybatı Çin in Sincan Uygur Özerk Bölgesi nden Tarım Havzasının batı bölgesinden 218 numaralı Anayola kadar uzanır. Bu anayolun doğusunda Tarım Havzasının en derin yeri olan Lop Nur Çölü bulunur. Önceleri Taklamakan Çölü ve Lop Nur Çölü Tarım Nehri, Konçe Derya (Konqi He) und Çerçen Derya (Qarqan He) nehirleri ile ayrılırdı, fakat Tikenlik in güneyi son on yıldan beri kurudu.

Genişliği batıdan doğuya 1000 kilometre, kuzeyden de güneye 400 kilometre olan Taklamakan Çölü, 324 bin kilometrekarelik alanı kapsamaktadır.Xinjiang Sosyal Bilimler Akademisi nden araştırmacı Qian Boquen, takli kelimesinin Türkçe deki kavak anlamına gelen tohlak veya tohrak kelimelerinden, ma hecesinin büyüklüğü ifade ettiği, kan hecesinin de eski Farsça daki ülke, kent veya köy demek olan kand sözcüğünden geldiğini, bu nedenle Taklamakan ın kavak ülkesi demek olduğu görüşünü dile getirmektedir.

Ortalama yıllık yağış 30 mm altında olan bölgeler Çöl sayılır aynı zamanda kurak tır. Bu çok kurak olan iklim, iki nedenden oluşur. Birincisi Taklamakan yüksek sıradağların yağmur gölgesindedir. İkincisi Taklamakan Karasal iklim kuşağında oluşudur. Denizlerden gelen Hava akımları daha Anaasya ya ulaşmadan nemini kaybeder, böylece yüksek sıcaklığa yol açar.

Yüksek sıradağların eteklerinde bir çok vaha larda zengin bitki örtüsü vardır. Kunlun Shan ve Tanrı Dağları ndan eriyip gelen kar suları Tarım Nehri ni ve diğer ırmak ve dereleri besler, Tarım nehri boyunca Kavak, Söğüt  Yalancı iğde.ve çok sık çalılık kendir ve kenevir gibi bitki örtüsü vardır. Tarım vadisinde ince bir Kavak ormanları yetişir. 

Taklamakan Çölü Sincan Eyaletinin aşağı yukarı üçte ikisini kaplar. Alanı ortalama 300.000 km² olup büyük bir kısmı 100 metre kumul la kaplıdır, bazı beyanlarda hatta 300 metre yüksekliğindedir. Başlıca vaha şehirleri, yağış alan dağlardan gelen sulardan beslenen, güneyde Kaşgar, Miran ve Hotan, kuzeyinde Kuçar İlçesi ve Turfan, doğudaki Loulan ve Dunhuang dır.

Taklamakan Sincan Uygur Özerk Bölgesi nın bir parçası deprem tehditi altındadır. Çöl de Tuz gölleri vardır. Bir kaçmetre derinlikte büyük tabansuyu tabakası bulunur, tahminen etrafındaki Sıradağlardan eriyen kar sularından birikmiştir. Taklamakan Çölü ndeki petrol kaynakları dünyanın en zengin petrol rezervleri arasında yer almaktadır.

`height=

Çin`in Uygur Korkusu ve Güvenlik Önlemleri 

Doğu Türkistan illerinde ki gezimiz sürerken en çok dikkatimi güvenlik önlemleri çekiyor. bir çok polis noktasında çok ciddi güvenlik önlemleri alınarak, araçlar tek tek kontrol ediliyor. Otoyolun değişik noktalarına bir çok kamera yerleştirilmiş. Kameraların görüntüleri, bir çok noktaya servis yapılarak tek tek inceleniyor. Güvenlik, çok ileri boyutta. Otoyoldan geçen araçlar, hatta içindekiler bile takip edilebiliyor. 

Büyükşehirlerin giriş ve çıkışlarında polis kontrol noktalarında tüm araçlar ve içindeki bagajlar dahi tek tek kontrole tabi tutuluyor. Hotan-Yarkent arasında ki polis kontrol noktasında ki gördüğüm manzara beni cidden çok düşündürdü. Kontrol, tam anlamıyla bir işkenceye dönüşmüş. Güneşin altında saatlerce bekleyen kadın, erkek, çoluk, çocuk bekliyor ve tuvalet bile yok. İnsanlar ihtiyaçlarını çölde insanların gözleri önünde yapıyorlar. 

`height=

Doğu Türkistan Tarihi`nde Hotan ve Yarkent

Hotan ile  Yarkent arasında uçsuz bucaksız  çöllerde yolumuza  devam ediyoruz. Yollar uzadıkça uzuyor. Bulunduğumuz  bu coğrafya kültür ve medeniyet tarihimiz için çok önemli izler taşıyor. Taklamakan çölü, Hotan ve Yarkent Türk İslam tarihinin  yazıldığı coğrafya. Özellikle  Hotan ve Yarkent`e  Altışehir de deniyordu. Yarkent Hanlığı dönemi çok iyi araştırılması gereken  dönem.

Doğu Türkistan´ da 1514 ile 1680 yılları arasında Altışehir olarak bilinen Hotan, Yarkent, Yengihisar, Kaşgar, Aksu, ve Uçturfan gibi şehirleri içine alan bölgede Yarkand Hanlığı,  hakim olarak  kültür tarihimize hizmet  etmişti. Bu duygu ve düşüncelerle Taklamakan Çölü ile Tanrı Dağları arasındaki bölgede yolumuz devam ediyoruz.

Hanlar Kenti Yarkent

Yarkent İlçesi, denizden yüksekliği 1189 metre yüksekte konumlanan Çin Halk Cumhuriyeti`nde Sincan Uygur Özerk Bölgesinde bir nahiye düzeyine düşürülmüş bir şehirdir.

Doğu Türkistan`nın Kaşgar`dan sonra ikinci büyük şehridir. Yarkent, birbirine çok uzak mahallelerden kurulmuş bir vaha şehridir. Taklamakan Çölü nün batı ucundadır. Tarım Nehri´ nin bir kolu olan Yarkent Nehri şehirden geçer.

Yarkent İlçesi, yedi kasaba, yirmi iki kırsal belde  ve bir özel kırsal belde gibi yerleşim birimlerinden oluşur. 2000 yıldan fazla bir tarihi geçmişi olan Yarkent, eski çağlarda Yarkent, Qusha ve Yerqiang gibi krallıklara ev sahipliği yapmıştır.

502 - 550 yılları arasında Hunlar, 552 - 648 yılları arasında Göktürkler, 648 - 649 yılları arasında Tang Hanedanı zamanında Çinliler, tekrar 659 yılından itibaren 744 yılına kadar Göktürkler, 790 ve 791 - tahminen 842 yılları arasında Tibetler ve 1006 yılından itibaren Karahanlılar 1032 - 1210 yılları arasında Doğu Karahanlılar, Doğu Karahanlıları Karahitaylar yıktıktan sonra Karahitaylar, daha sonra önce 1227 - 1370 yılları arasında Çağatay Hanlığı daha sonra 1370 - 1514 yılları arasında Doğu Çağatay Hanlığı bu bölgede egemenlik sürmüştür.

Karahanlılar Döneminde Yarkent

Karahanlılar döneminde, I. Yusuf Kadir Han Gazi ve Hasan Buğra Han Gazi Yarkend kentine geldiler ve burada yaşadılar. Onlar insanları İslam dinine inandırdılar. Onlar, sözle ve açıkça iman ederek Müslüman oldular. İnsanlar paralarını ve mallarını, mülklerini, yaşam ve bedenlerini vermeyi teklif ettiler. Onlar fakir olanlara tamamını verdiler.

Yarkand Hanlığı dönemi 

Doğu Türkistan´ da 1514 ile 1680 yılları arasında Altışehir olarak bilinen Hotan, Yarkent, Yengihisar, Kaşgar, Aksu, ve Uçturfan gibi şehirleri içine alan bölgede Yarkand Hanlığı, egemenlik sürmüştür. Yarkand Hanlığı (Seidiye Hanlığı) zamanında önce tarihi Kaşgar daha sonra da Yarkent şehri başkentlik yapmıştır. 

Abdülkerim Han`ın yerine geçen oğulları Muhammet Han ile Şecaeddin Ahmet Han ve Abdullah Hanlara egemenlik yönünden yarar sağlayacağı düşüncesiyle Ahmet Kazani (Mahmud-I Azam)`nin ilk hanımından olan büyük oğlu Hoca Kalan (Muhammet Emin)`ı Yarkent´ e çağırması Doğu Türkistan´ ın yazgısına etki edecek olayların gelişmesine neden olmuştur.

İki kardeş Hocanın ölümünden sonra oğulları büyük bir çekişmeye girerek ülkeye fayda yerine zarar getirmişlerdir. Hoca İshak Veli`nin oğulları İshakiyye veya Karatağlık adıyla, kardeşi Hoca Kalan`ın oğulları da Afakiyye veya Aktağlık adıyla ayrı görüşleri savunan iki dini grup olarak kıyasıya savaşıma girmeleri ülkeyi yeni bir döneme sürüklemiştir ki bu döneme 'Hocalar Devri' denmiştir.

19. Yüzyılda Yarkent

1943 - 1956 yılları arasında kendi idari yapısına sahip olan Yarkent 1956 yılından sonra nahiye seviyesine düşürülüp Kaşgar İline bağlanmıştır.

Merkezi Yarkent`de olan Saidiye Hanlığı`nın hükümdarı Sultan Abdürreşit Han (1563 - 1570)`ın girişimi, Amannisa Hanım (1533 - 1567) ve ünlü müzik ustası Kıdırhan`ın önderliğinde halk arasındaki makamçılar bir araya getirilmiş ve Uygur Oniki Makam müziği ve metinleri derlenip sistemleştirilmeye başlanmıştır.

Yarkent İlçesinde 1300 fazla küçüklü, büyüklü İşyerleri bulunur. Temel ürünü endüstriyel pamuk iplik eğirmek yanında tarım yan ürünleri de bulunur. Ü nlü Yarkent Pamuğu, Çin`deki diğer pamuk arasında ödül almış ve en iyisidir.

Yarkent`den Türkiye`ye Göçler 

1965 yılında Türkiye Yarkent`den 235 serbest göçmenleri, 1961 yılında da Afganistan`a sığınmış bir grup Uygur ilticayı, Türkiye`ye kabul ederek  yerleştirmiştir. Bugün Türkiye`de çok sayıda Yarkent`li Uygur yaşamaktadır.

Doğu Türkistan`ın kültür ve medeniyet merkezleri olan altı şehirler olarak da kültür tarihimizde önemli yeri olan Hotan ve Yarkent ile ilgili ansiklopedik bilgileri bir taraftan okurken, diğer taraftan otobüsümüzün penceresinden muhteşem Doğu Türkistan manzarasını belgesel görüntülerini çekmeye çalışıyoruz. 330 km`lik Hotan-Yarkent arasında ki yorucu yolculuğumuza Kargalı kasabasında mola vererek dinleniyoruz.

Kargalı`dan Yarkent`e Yolculuk

Doğu Türkistan illerini bir bir gezerken, isimler bize yabancı değil. Yarkent yollarında ilerlerken ilk mola yerimiz Kargalı`da duruyoruz. Yeşillikler içinde, muhteşem bir doğaya sahip bir Uygur restoranında yemeğimizi yiyoruz. Tabi bu sırada hemen etrafımızı Uygur Türkleri çeviriyor. Çoluk, çocuk, kadın, erkek, genci yaşlısı, at arabaları etrafımızı sararak yanı başımızda toplanıyor. Gördüğümüz manzara bize Anadoluyu hatırlatıyor. 

Biz yemeğimizi yerken ilginçbir olayla karşılaşıyoruz. Yoksul bir küçük Uygur çocuğu Muz almak için babasından para istiyor, ancak babası parası olmadığı oğluna muz alamıyor. Bu sırada heyetimizden bir arkadaşımız para vererek çocuğunu muz almasını sağlıyor. Bu sırada etrafımıza polis geliyor. Ancak ne bir müdahalede bulunuyor, ne de bir şey söylüyor. Uygur restoranında yemeğimizi yiyerek tekrar Yarkent`e doğru yola çıkıyoruz.

`height=

Amen Nisan Hanım Türbesi

Yarkent adını Yar`dan alır. Başka bir ifadeyle de Yarkent ismi, suların açtığı kovuktan gelir. Ama ne olursa olsun, Biz Yar`ı sevgiliden, Yar`dan biliriz. Yar üzerine bir çok türkü yazılmış, ismini Yar`dan alan bir çok şiir yazılmıştır.
Yarkent`te ilk durağımız, Uygur Tarihi için büyük önem taşıyan Amen Nisan hanımın türbesi. Amen nisan Uygurlu bir Türk biyenin hanımı. Kültürel tarihimize de önemli eserler bırakmış bir isimdir. Yarkent`te bulunan türbesi  adeta ziyaretçi akınına uğruyor. Uygurlu Türkler ona büyük önem veriyor. Biz de Uygurlu Türkler ve kadınlarla birlikte bir Fatiha okuyoruz.

Türbe muhteşem bir mimariyle yapılmış. Çeşitli motiflerle işlenmiş. Ardından bur Uygur mezarlığına gidiyoruz. Uygur mimarisiyle yapılan mezarlıklar muhteşem bir görüntü sergiliyor. Uygur Türkleri mezarlarını ahşaptan, beşik şeklinde yapıyorlar. Burada ilk olarak Han Sultan`ın türbesini ziyaret ediyor. Türbe dışarıdan bakılınca muhteşem bir görüntü sergiliyor. 

Ahşaptan yapılmış bu türbenin içinde bulunan sanduka çeşit çeşit desen ve motiflerle süslenmiş. Diğer birkaçtürbe ise eskimiş. Mezarlarını beşik şeklinde yapan Uygurlar aslında bu şekilde inançlarını yansıyor. Bunun anlamı doğarken insanlar beşiğe konur, öldükten sonra da beşiğe koyulur gibi koyulmalılar manasında. Muhteşem motifler ve sandukalar arasından geçerek belgesel görüntüler eşliğinde mezarlıktan çıkıyoruz.

Muhteşem motifler içinde göz ve gönül ziyafeti sunan Yarkent Camii`ne gidiyoruz.  Cami bizleri mest ederken, muhteşem üzüm asmaları ve yeşillikler gönlümüzün pasını silerken, camide ki motifler adeta nakış nakış işlenmiş. Minare ve caminin kapısını beğenimizi kazanırken, camini içinde ki çeşit çeşit ve renk renk desenler Uyguların gelişmişlik düzeyini bizlere gösteriyor. Bol bol fotoğraf çekerek gezimizi sürdürüyoruz.

Devam edecek