Osmanlı`nın son döneminde yetişen ve onların yetiştirdiği neslin önemli halkasının büyük temsilcisi olan Ü stad Mehmet Niyazi Beyi her zaman hasretle özlüyorum. Mahir İz`in öğrencisi, Necip Fazıl Kısakürek`in, Nurettin Topçu`nun, Peyami Safa`nın, İzzetin Şadan`ın, Ahmet Kabaklı`nın, Dilaver Çebeci`nin, Hilmi Oflaz`ın, Aziz Mekki`nin, Osman Yüksel Serdengeçti`nin, Hüseyin Nihal Atsız`ın yareni göçtü. Türk Milletinin yetiştirdiği büyük yazar, fikir adamı ve mütefekkir Mehmet Niyazi Özdemir`i bağışlayan ve af edici olan yaratıcımıza yolcu ettiğimizden beri büyük bir irfan kaynağından yoksul kaldık.

1990 yılında bir kış günü tanıdığım ve gönüllü asistanı olduğum her zaman Hocam, Ü stadım ve Ağabeyim olan Mehmet Niyazi Özdemir`i çok özleyeceğim. Fikirleri ve görüşleri ile beni yetiştiren büyük insanı ahirete yolcu etmenin hüznü içindeyim. Mehmet Niyazi Özdemir Hocamız 27 Mayıs Askeri darbesinde tutuklanmış,1960-70`li yıllarda birçok defa tutuklanmış olup hiçceza almamıştır. Sadece fikir planında eser veren değil aynı zamanda öğrenci ve geçlik lideri olarak da aksiyoner bir özellik gösterip öğrenci ve gençlik liderliği yapmıştır.

Özellikle benim hayatımda çok değişik etkileri oldu. Adeta hayatıma görülmez bir el gibi girip beni yerli, milli ve İslami bir fikir dünyasının içine yerleştirdi. Kendisine bir tiryaki gibi çekti. Özellikle 1994 yılında Gebze Teknik Ü niversitesi`ne asistan olduğumda Ü stadım Mehmet Niyazi Özdemir`den ayrılmayıp onun sohbetlerinden mahrum olmayayım diye Gebze`ye taşınmadım. 2013`te Yıldız Teknik Ü niversitesi`ne Prof. Dr. atanana kadar 18 yıl 7 ay Ü sküdar`dan Gebze`ye gidip geldim. Her akşam servise binip Aksaray`da inip Ü stadımla Beyazıt Kütüphanesi`nde buluşmayı ve oradan İlesam`a gidip Hilmi Oflaz Ağabey ile gece saat 11-12`ye kadar sohbet etmenin tadı hiçaklımdan çıkmadı ve çıkmayacak. 

Benim için Mehmet Niyazi Özdemir son dönemlerinde yazdığı 'Doğunun Ölümsüz Çocuğu ' ismine layık bir insandır.

Mehmet Niyazi Özdemir`in eserleri benim açımdan incelendiğinde söyle bir çıkarım yapabilirim. Hocam bazı eserleri ile Osmanlı`nın gidişini en iyi anlatan ve yaşatan yazardır. Yani Kanije, Plevne, Ah Yemen, Yazılamamış Destanlar ve Çanakkale Mahşeri eserleri tarihi romanlardır. Fakat romandan öteye her biri tarihi kaynaklar ve eserlerdir. İşlevi ise tarihi anlatmak değil yeni nesillerin ruhuna tarihten metafizik ürpertiler yerleştirmektir. Bu eserleri okuyanlar hem o tarihi vakaları yaşar hem de o neslin gönüllü evladı olur. Kahramanlık ruhunu okuyanın damarlarındaki kana kadar işletir. Ayrıca Varolmak Kavgası, Ölüm Daha Güzeldi, Bir Bayram Hediyesi adlı eserleri ile kendi mücadele dünyasını anlatan vakalarla günümüzde izzetli, onurlu, vakarlı, yerli ve milli duruş nasıl sergilenmeli düşüncesinin temsilcisi örnek insanı göstermeye çalışmıştır.
Mehmet Niyazi Özdemir Ü stadımız İslam Devlet Felsefesi, Türk Devlet Felsefesi, Millet ve Türk Milliyetçiliği, Devlet, Kültür ve Medeniyetimizin Analizi ve Geleceği adlı eserleri ile Müslüman Türk evladını ve ben müslümanım diyen her bireyin düşünce dünyasının fikri ve bilimsel temellerini oluşturur. Bu temel yerli, milli ve İslami saçayağını oluşturur. Bu eserleri okuyan bireyi hiçkimse etkileyemez, esir edemez ve mankutlaştıramaz. 
İki Dünya Arasında, Doğunu Ölümsüz Çocuğu aşk ve inançları arasında git-gelleri yaşayan bir Müslüman Türk gencinin nihai kararında nerede durması gerektiğini anlatıyor. Daha Dün Yaşadılar ve Deliler ve Dahiler adlı eserleri ile örnek şahsiyetleri ve toplumu içindeki bazı vakaları misal göstererek okuyucu kitleyi eğitiyor.

Bu makale yazar, mütefekkir, dava adamı ve bir dost olarak Dr. Mehmet Niyazi Özdemir`i anlatıyor. Mehmet Niyazi Özdemir eserleri ve sohbetleri ile bir fikir adamı, bir gönül adamı, bir eğitmen ve 21.yüzyılda yaşamış tam bir Alperen Derviş Gazidir.
Ü stadım Mehmet Niyazi Bey ile yaşadığımız unutulmaz hatıralarım vardır. 28 yıllık süreçte binlerce sohbetimiz olmasına rağmen onunla geçen bir hatıramı anlatmak istiyorum:
1997 yılında bir gün Çanakkale Mahşeri kitabı ile ilgili konferansı vardı. Bende konferansa beraber gitmek için Beyazıt Kütüphanesine gelmiştim. Mehmet Niyazi Hocam bana o gün: 'Cemalciğim, sen benden mezun oldun' dedi. Bende o zamanlar konferansa nereye gidiyorsa gidiyor hocamızdan yararlanmaya ve kendimi yetiştirmeye çalışıyordum asla yanından ayrılmıyordum. Ben söyle cevap verdim: 'Çok şükür altı senede beni mezun ettiniz ama diplomayı kabul etmiyorum, ben öğrenciliğe devam ediyorum' dedim. Ben üniversiteyi 4 yılda bitirmiş, hatta yüksek lisans yaparken şeref derecesi almıştım. Yani Mehmet Niyazi Ağabey`den mezun olmak bir lisans iki yüksek lisans dönemi kadar derse devam etmeği gerektirmişti. Bu öğrenciliğim 12 Mayıs 2018`e kadar devam etti. Bundan sonrada eserlerini tekrar tekrar okuyarak bu öğrenciliğimi devam ettirip ondan öğrendiklerimi yeni nesillere aktararak hocamı yeni nesillerin gözünde ölümsüzleştirmeye çalışacağım. Çünkü yazacak çok şeyi daha olmasına rağmen aramızdan erken ayrıldı. Onun doldurulamaz boşluğunu yine onu anlatarak doldurabiliriz. O elimize sönmeyecek meşaleler olan eserler bıraktı. Nesiller boyu bize rehberlik edecek fikirler bıraktı. Fikri eserleri okudukça daha yeni yazılmış hissi uyandıran eserler;

Bu vesile ile bu yazıyı okuyan tüm dostlardan ruhuna Fatihalar istirham ediyorum.

Sadık Talebesi ve Dostu