Tarihi mimarisiyle de yerli ve yabancı turistlerin dikkatini çeken saray, Osmanlı padişahlarına tanıklık eden kentin önemli tarihi yapıları arasında bulunuyor. Sarayda, 1856 yılından itibaren sırasıyla Sultan Abdülmecid (1839-1861), Sultan Abdülaziz (1861-1876), Sultan V. Murad (1876), Sultan II. Abdülhamid (1876-1909), Sultan V. Mehmed Reşad (1909-1918) ve Sultan VI. Mehmed Vahdettin (1918-1922) olmak üzere 6 padişah ile son Halife Abdülmecid (1922-1924) yaşadı.

Cumhuriyet'in ilanından sonra 1927-1938'de sarayda çalışmalarını yürüten Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938'de burada vefat etti. İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü döneminde 1949'a kadar Cumhurbaşkanlığı makamı olarak kullanılan yapı, 1984'te Osmanlı dönemindeki haliyle özgün döşeme ve mimarisiyle 'müze saray' olarak hizmete açıldı.

Barok, rokoko ve neoklasik gibi Batı kökenli mimari formlardan yararlanılan sarayın yapımında Osmanlı geleneksel sanat ve kültür ögeleri Batılı bir anlayışla yoğrulup yeni bir yoruma ulaşıldı.

Dolmabahçe Sarayı'nın ihtişamlı salonlarını süsleyen perdeler, her yıl yerli ve yabancı turistlerin dikkatini çeken önemli unsurlar arasında bulunuyor. Milli Saraylar Terzi Perde Atölyesi'nde 5 kişilik ekipçe perdelerin tamamına yakını onarıma alındı. Uzman restoratörlerce yapılan çalışmalarda tarihi perdelerin bir kısmı da orijinaline sadık kalınarak yenilendi.

Perdelerin hangi tarihte dokunup saraya asıldığı bilinmiyor. Buna karşılık yapının 1856 yılında açıldığı göz önünde bulundurulduğunda perdelerin en eskisinin de 166 yıllık olduğu tahmin ediliyor. Milli Saraylar Obje Restorasyon ve Konservasyon Birim Sorumlusu Başak Birsel, Dolmabahçe Sarayı'nda perdelerle ilgili başlatılan geniş çaplı çalışmaları AA muhabirine anlattı.

Saraylarda tefrişte bulunan perdelik kumaşlar ve takımların öncelikle Tekstil Konservasyon ve Restorasyon Atölyesi'nde onarıma alındığını, bunun neticesinde bir mukavemet değerlendirmesi yaptıklarını dile getiren Birsel, 'Mukavemet değerlendirmesi sonucunda ya bu perdeler yerine yeniden asılıyor ya da artık asılmayacağı kanaatine vardıklarımızı depoya kaldırıyoruz.' diye konuştu.

'Dolmabahçe saray perdelerinin tamamına yakını onarıma girdi'

Birsel, Milli Saraylar bünyesindeki Terzi Perde Atölyeleri'nin depoya kaldırılan ve artık uygun olmayan perdeli takımların bire bir aynılarını dikmekle görevli olduklarını kaydetti.

Bunların saray perdesi ustası olduklarına dikkati çeken Birsel, şöyle devam etti: 'Dolmabahçe saray perdelerinin tamamına yakını onarıma girdi. Terzi Perde Atölyesi, Milli Saraylar bünyesinde bütün odalarda işlemini gerçekleştiriyor. Perdeler yenilenecekse hemen devreye girip Hereke'den orijinal kumaşları talep ederek, imal ettirip dokumaya ve dikmeye başlıyorlar. Onların sonrasında da konservasyon çalışmaları ile genel bakımlarına devam ediyoruz. Hereke Fabrika-i Hümayunu, 1845 yılında sarayların döşemelik ve perdelik ihtiyaçlarını karşılamak için kurulmuş. Günümüzde Milli Saraylara bağlı Hereke Dokuma Fabrikası, jakarlı tezgahlarla yine geleneksel yöntemlerle Hereke üslubuyla çalışmaya devam ediyor. Aynı üslupta saray perdelerin dokumaları ve desenleri üretiliyor.'

Birsel, çalışmaları gerçekleştirdikleri yerlerden birinin sarayın elçi kabul salonu olarak kullanılan 'Sufera' bölümü olduğunu söyledi.

'Desenler Hereke'den dokunup bize geliyor'

Buradaki perde takımlarında yenileme çalışması yaptıklarına değinen Birsel, şunları kaydetti: 'Perdeleri öncelik sırasına göre restorasyona aldık ve artık asılmayacağına, depolanması gerektiğine karar verdik. Sonrasında Hereke'de, geleneksel 'Hereke' üslubuyla dokunan kumaşlarla terzi perde atölyemizde imalatını gerçekleştirip perde takımlarını asmak üzere buraya getirdik. Sadece bu salon için konuşuyorum. Yaklaşık 2,5-3 ay kadar süren bir çalışma gerçekleştirdik. Desenler Hereke'den dokunup bize geliyor. Hiçbir özelliğini bozmadan, bire bir ve tamamen bir takım olarak yapılıyor.'

Birsel, yenilenen saray perdelerinin Hereke'de aynı desenlerle imal edilmesi ve ipekli dokuma olmasının en önemli özelliklerinden biri olduğunu anlattı. Hereke fabrikasında geleneksel yöntemin hiç değişmemesinin eşine az rastlanan bir durum olduğunu vurgulayan Birsel, tarihi kornişlere dikkat edilip perdelerin orijinaline uygun asıldığını sözlerine ekledi. İTTİFAK-AA