Ödüllü bir film, evet!

Sanat filmi mi kesinlikle!

İki saat boyunca karlarla kaplı yollarda yürüdüm;

İnsanların kavgasına şahit oldum.

Bakışlarına, dumanı içlerine iştahla çekişlerine ve kederle üfleyişlerine şahit oldum. Sanatçıların kendileriyle savaşını izledim; Sarhoş olduktan sonra yaptıkları hatayı, kederle kaçırdıkları hayatı ve hayallerini izledim.

70`lerin Sovyet Rusya`sında geçen hikâyede sanatçıların sığındıkları bohem hayatlarında verdikleri savaş hep aynı.

Nedir o?

Anlaşılamamak ve anlaşılır olmaya zorlanmak!

Ü nlü yazar Dovlatov`un hayatının altı gününün anlatıldığı filmde çok şey bulacağınızı düşünüyorum. Aşk, heyecan, gürültü patırtı beklentiniz varsa hiçgitmeyin.

Bu arada sinema salonunda sadece ben vardım.

Salona girdim, hiçkimse yoktu; Görevli geldi, o bana baktı ben ona; 'Kimse yok mu?' dedim, 'yok' dedi ve bu boşluğa alışkın bir edayla gülümsedi. 'Sizin için açacağım' dedi. 'Yani başka zaman da gelebilirim' dedim ev sahibine benim için zahmet etme der gibi. Bu durumda ne denirdi bilmem ki!

'Yok yok, dün de bir kişiye açtım adam yarım saat sonra çıktı' dedi.

'Salonun ısısı iyi mi, ısıtmamı ister misiniz' dedi. 'Yok böyle iyi' dedim;

Beş dakika sonra yine geldi 'başlatayım mı' dedi. 'Başlatın' dedim.

Bir yandan da gülüyorum yani duruma; Neyse film başladı. Yarıya gelince ışıklar yandı. Görevli yine geldi 'ara vereyim mi' dedi. 'Yok yok devam et' dedim.

Hasıl-ı kelam ilginçbir ortamda izledim bu filmi. O dönemlerin kültürel biraz da siyasi duruşu da sergileniyor filmde. Yazarların baskılanışı ve katlanmak oldukları şeyler de;

Ve Dovlatov bu anlamda özgürlükten yana. Bu yüzden para da kazanamıyor, ciddi sorunlar yaşıyor. Bakması gereken bir kızı var ve kızıyla çok güzel bir ilişkileri. Kızı annesinde kalsa da Dovlatov onu asla ihmal etmiyor. Kızı bir gün babasına arkadaşının oyuncak bebeğinden bahsediyor fakat babasının kendine böyle bir bebek alamayacağını da çok iyi biliyor.

Ve bir zamanlar ben de babasından oyuncak bebek bekleyen bir kız çocuğuydum. Onları uyuturdum, büyütürdüm; Bu yüzden olsa gerek filmden aklımda kalan tek cümle: '20 rubleniz var mı, kızıma bebek alacağım'