Köşe yazarımız İbrahim Ethem Gören ve internet editörümüz Özlem Gören Boşnak yazar Dr. Senad Hasanagić ile Ermeni soykırımı iddialarının yersizliğini Balkan Müslümanlarına anlatmak için kaleme aldığı Ermeni Meselesinin Özü kitabı üzerine sohbet etti.

`height=
İbrahim Ethem Gören-Dr. Hasanagić 

Hasanagić Bosnalı bir entellektüel

Dr. Senad Hasanagić Bosnalı bir entelektüel. Tecrübeli bir hukuk adamı olan Hasanagić halen Mostar`da Hersek-Neretva Kantonu`nda Hukuk Müşaviri olarak görev yapıyor. Kanaatimizce Hasanagić gerçek anlamda kolonizatör (muhyî ) Türk dervişi. 1463 yılında Fatih Sultan Mehmet Han`ın Bosna`yı fethetmezden bölgeye giden kolonizatör Türk dervişleri önce gönülleri fethetmişti. Hasanagić`in de günümüzde böylesi bir misyonu var.

Bosna Savaşı yıllarında ailesiyle birlikte Türkiye`ye göç  eden ve Kırklareli`ndeki Gaziosmanpaşa Misafirhanesi`nde Boşnak çocuklara eğitim veren lisenin müdürlüğünü yapan Hasanagić aile dostumuz. Senad-Fatıma Hasanagić ile hukukumuz Hayrabolu Bosna Hersek Misafirhanesi`nde bulundukları dönemde başlamıştı. 1995 yılındaki görüşmemizde Hasanagić Ailesi`nin kızları Emina henüz üçyaşındaydı. Emina bugün Bilkent Ü niversitesi`nde araştırma görevlisi.

`height=
İnternet Editörümüz Özlem Gören-Yazarımız İbrahim Ethem Gören

Gazetemizin internet editörü, Özlem Gören ile birlikte Bosna Hersek ziyaretimizde Hasanagić Ailesi`yle yıllar sonra tekrar bir araya geldik. Sohbetimizin öznesinde rahmetli anne-babam, Hayrabolu ve Kırklareli misafirhaneleri, Bosna Savaşı ve Senad`ın kitapları vardı.

Mostar`da hasbıhal ettiğimiz Senad Hasanagić kalemiyle Boşnak, Türk ve Müslüman irfanına hizmet etmeye devam ediyor.  

Osmanlı Hoşgörüsü, Türkler, Gerçekler ve Yalanlar, Osmanlıların Farklı Etnik Hüviyetlere Yaklaşımı, Osmanlıların Eşsizliği, Hüseyin Kaptan Gradaşçević İsyanının Başka Yüzü, Kâtipler ve Bilginler, Dr. Senad`ın yayınladığı kitapların başlıcaları.

Dr. Senad Hasanagić`in çiçeği burnunda kitabının ismi ise Ermeni Meselesinin Özü. Senad Hasanagić ile son kitabı üzerine konuştuk.

`height=

Hasanagić evvel emirde Ermeni Meselesinin Özü isimli kitabını Balkanlardaki okurları aydınlatmak amacıyla kaleme aldığını belirtiyor ve ekliyor: 'Dünyanın Ermeni soykırımı iddialarına bakış açısında bir problem, daha doğrusu büyük bir terslik var. Ermeniler 'sözde kurban'. Sözde kurban Ermeniler davranışları ve ideolojileriyle tüm dünyayı etkileri altına almaya çalışıyor. Ermeniler olmayan bir kaosu, trajediyi dillendiriyor. Oysa trajedinin büyüklerini Türkler ve Boşnaklar yaşadı. Srebrenitsa Katliamı büyük bir trajedidir, başlı başına bir soykırımdır.

Osmanlı`nın Ermenilere karşı herhangi bir soykırım yapmadığı apaçık ortada. Bunu zaten pek çok araştırmacı ve yazar yaptıkları yayınlarla ortaya koydu. Benim kitabı yayınlamakla amacım Türklerin, Müslümanların bu hadisedeki mağduriyetlerini Balkan Müslümanlarına aktarmaktan ibaret.'

Yazar, son kitabını yıllar içerisinde tedrici olarak hazırlamış. Kitaplarındaki konular birbirleriyle bağlantılı. Ermeni yalanlarıyla ilgili diğer kitaplarında bazı bölümler mevcut. Mesela, Türkler, Gerçekler ve Yalanlar kitabında 10-15 sayfa Ermenilere ayrılmış.

Senad Hasanagić ile sohbetimiz, Bosnalı yazarın 'Yazmak zorundaydım. Esas konu Osmanlıların ötekilere yaklaşımı, hoşgörülü davranışı.' cümleleriyle devam ediyor.

Ermeni Meselesinin Özü`nün müellifi, Türk yazarların Ermeni Soykırımı iddialarını çürüttüğünü, asıl katliamı ve soykırımı, mağdur pozuna bürünen Ermenilerin yaptığını ifade ettikten sonra sözü, Justin McCarthy`e getiriyor: 'McCarthy, iddia edilenin aksine Ermenilerin Müslümanların üzerinde büyük bir soykırım yaptığını ve bu yönde binlerce belgenin bulunduğunu söyledi.'

Dr. Senad`ı dinlemeye devam ediyoruz: 'Hukukçuyum esasen. Hukuk Fakültesi`ni bitirdikten sonra yine hukuk alanında yüksek lisans ve doktora yaptım. Yıllarca okudum, analiz ettim. Ardından da bildiklerimi, gördüklerimi ve hissettiklerimi yazmaya başladım.

`height=
Yazarımız Dr. Senad ve Fatima Hasanagić ile Blagay Tekkesi nde

Artık vakit geldi

Artık vakit geldi, Türkiye`nin haklılığını hemen her platformda savunmak, dile getirmek lazım. Ermenilerin Türkiye`ye yönelik iddiaları yıllar önce çürütüldü. Bu yapıldı zaten. Şimdiki zaman, Ermenilerin Osmanlı Müslümanlarının üzerinde icra ettiği soykırımını kanıtlamak zamanı. Vakit bunun vaktidir.'

Senad sözü, Osmanlı`nın son asırlarında Müslümanların, uzun yıllar bulundukları, hizmet ettikleri, birbirinden değerli mimari eserler ve hepsinden daha önemlisi çok değerli kardeşlik hukuku geliştirdikleri coğrafyalardan birbiri ardına sürgün edilmesine getirdi. 'İbrahim Ethem, sizin aileniz de bu büyük sürgünden etkilendi. Dedeniz Bosna Hersek`ten, Bosanski Dubitsa`dan Tekirdağ`a göçetmek zorunda kaldı. Buna biz de dâhiliz, 25 yıl önce Bosna`dan Türkiye`ye göçetmek zorunda kaldık.'

Senad, Türkiye`de bizim göremediklerimizi görebiliyor. Mostar`dan ülkemizin yöneticilerine önemli bir teklif geliyor. 'Türkiye`de birçok gün kutlanıyor. Anneler günü, babalar günü vs. Oysa bir günün, hayati öneme sahip bir günün kutlanması es geçiliyor.

Müslüman Türklerin Büyük GöçGünü

Nedir o! Türkiye`ye damga vuran tarihi süreç: Büyük Sürgün, Büyük Göç. Osmanlı`nın son asrında 5 milyon Müslüman bulundukları topraklardan Bosna`dan, Romanya`dan, Kosova`dan, Karadağ`dan, Bulgaristan`dan, Yunanistan`dan, Rusya`dan, Kırım`dan Türkiye`ye göçetmek zorunda kaldı. Aslında tarihin kaydettiği en büyük göçhadiselerinden biriydi bu.   Türkler bu elim hadiseyi unutmamalı ve de dünyaya unutturmamalı. Türkiye`de Müslüman Türklerin Büyük GöçGünü mutlaka ilan edilmeli.   O günle ilgili uluslararası seminerler, konferanslar, sempozyumlar düzenlenmeli, bu alanda yayınlar yapılmalı, kitaplar yazılmalı.

Dediğim gibi sen de bu olaylardan etkilenenlerin torunusun. Bu elim vakıa Avrupa`da da dünyada da bilinmiyor, üniversitelerde bahsi geçmiyor, kitaplarda yazılmıyor. Teklifimi sizin aracılığınızla Türk yetkililere iletiyorum. Türkiye mutlaka ve mutlaka Büyük GöçGünü`nü resmi olarak kutlamalı.

Büyük GöçAnıtı inşa edilmeli.

Büyük GöçAnıtı inşa edilmeli. Bu anıtın çevresinde araştırma, okuma merkezleri kurulmalı. Mutlaka Türkiye`de Büyük GöçGünü resmi bayram olarak ilan edilmeli, Türklerin Büyük GöçAnıtı inşa edilmeli. Bu anıtın çevresinde araştırma merkezleri kurulmalı, burada çalıştaylar düzenlenmeli.

Papa, Ermenistan`a gidince, ermeni yetkililer onu doğruca Erivan`daki sözde soykırım anıtına götürüyor.   Olmayan bir şey için anıta çelenk bırakılıyor.

Arz ettiğim gibi Türklerin Büyük GöçAnıtı Ankara`ya ya da İstanbul`a inşa edilmeli ve resmi devlet protokolüne dâhil edilmeli. Dâhil edilmeli ki Müslümanların, Türklerin soykırım kurbanlarına, Büyük Göçkurbanlarına herkes saygı göstersin. Ve dahi Büyük GöçAnıtı vesilesiyle herkes, tüm dünya, Türkleri ve Osmanlıları hakkıyla tanıyabilsin.

Osmanlı hoşgörüsü modern zamanlara da yansımalı

Osmanlı, Avrupa`ya medeniyet, insanlık götürmüştü. Daha 25 yıl önce Sırplar Bosna Hersek`teki camileri yıkmakla, yakmakla meşguldü. Oysa Osmanlılar hiçbir zaman kilise yakmadı, Havra yıkmadı. Osmanlı`nın engin hoşgörüsü modern zamanlara da yansımalı.'

Senad Ü stad`ın 'Osmanlı yönetimine hasret duyuyor musunuz?' şeklindeki sorumuza verdiği yanıt aynen şöyle oldu.

'Bakınız şimdi. Bunu anlamak, anlamamız lazım. Böyle romantik bir şekilde konuşmamamız lazım. İlber Ortaylı`nın bir tanımı var. 'Bugünkü Türk milletinin hüviyeti nedir? Dil, din,   tarih şuuru ve beraber yaşadığımız mutluluklar ve felaketlerdir.'

Şimdi bunu anlamak lazım. Balkan Müslümanları Türklerle neler paylaşıyor. Bir kere dilleri başka. Bununla birlikte dini paylaşıyorlar. Tarihi şuurunu paylaşıyorlar. Demek ki üçana unsurdan ikisini paylaşıyorlar. Bunun üzerinde Türkiye`ye karşı hisler ve düşünceler oluşturuyorlar.

Müslüman Balkan ülkelerinin vatandaşlarının hayatlarında şayet din önemli bir yer tutuyorsa Türkiye ile aralarında oldukça önemli bir paylaşım ve yakınlık var demektir. Balkanlarda, ecdada, Osmanlıya karşı bir saygı varsa beraber yaşadığımız mutluluklar sebebiyledir.   Bu türden hissiyatı yaşamakta olanlar Türkiye`ye daha fazla yakınlık hissediyor.

Balkanlardaki Müslümanlar bu unsurları önemli görmüyorlarsa, başka bir ideolojiye sahiplerse Türk milleti ile yakınlıkları daha az olur. Demek ki o bazılarında AB değerleri önemliyse, din, geçmiş, ecdad önemli değilse Türkiye`ye ve Türklere karşı bağlılıkları zayıf demektir. Olay böyle.

Bizler, Bosna Müslümanları olarak Türklerle beraber yaşadığımız mutlulukları ve felaketleri önemsiyoruz.

Mesela biz Bosna`dan Kırım`a kadar büyük göçfelaketinin acılarını gönüllerimizde hissederek paylaşıyoruz. Bu meyanda dedelerimizden bin bir hikâye duyduk. Siz de mutlaka işitmişsinizdir benzerlerini. Bunlar ortak noktalarımız. Böylesi ortak alanlarımızı daha da kuvvetli bir hale getirmek için bu büyük göçü çok canlı tutmamız lazım.'

Hasanagić Ailesiyle Mostar köprüsünde 25 yıllık hasreti dindirmek için kahveleri birbiri ardına yudumlarken Senad`a son olarak 'Türkiye`deki kardeşlerinize nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?' şeklindeki sualimizi iletiyoruz:

`height=
Dr. Senad Hasanagić

Anlattıklarımı iyi düşünsünler!

'Anlattıklarımı düşünsünler bir kere. Bunu düşünsünler. Tüm Müslümanlarla olan bağlarını sıkı tutsunlar. Böylece Balkanlardaki ve Asya`daki Müslümanlar ile daha yakın olacaklar. Böylelikle aramızdaki dostluk da daha büyük olacak. Aramızdaki irtibat canlı olursa sevgi, saygı da canlı olur. Bu sönerse aramızdaki bağlantı da sönmüş olur.'