Değerli araştırmacı, yazar, Eski Orta Asya Edebiyatı uzmanı, halkbilimci, şair, yazar Dr. Yusuf Emrah İlik`le öznesinde Manas Destanı, Şehname ve ilgi alanları olan bir e-sohbet gerçekleştirdik.

`height=
Dr. Y. Emrah İlik ve İbrahim Ethem Gören

İbrahim Ethem Gören: Emrah Bey sizi tanıyabilir miyiz?

Dr. Yusuf Emrah İlik: İlk önce bu nazik röportaj teklifiniz için teşekkür ederim. 

Ben de nazik kabulünüz için müteşekkirim;

Türkiye ortalamasında orta direk diyebileceğiminiz herhangi memur ailesinin ilk erkek evladı olarak Ankara`da dünyaya geldim. Baba tarafım Konya`dan Deliorman`a göçetmişler. Daha sonra da ailemiz ilk önce Bursa`yı, daha sonra da Kütahya`yı yurt edinmiş. Dedem de devlet memuruydu. Yıllarca demiryollarında farklı görevlerde bulundu. Büyük büyük dedem ise Osmanlı devleti zamanında yine farklı vazifeler almış ailemin anlattığına göre. 

`height=
Dr. Y. Emrah İlik in merhum babası Mehmet İlik

Babanızın görevi neydi?

Emniyet`te çalışıyordu. Babam arz ettiğim üzere emniyet mensubu olduğu için ben doğar doğmaz Kars`a taşınmışız. Daha sonra Edirne`ye babamın tayini sebebiyle göçettik. 

Bu röportajın konusunu teşkil eden kitap, diğer çalışma ve ilgi alanlarımın temeli Edirne`de atıldı diyebilirim. O yüzden biraz ayrıntı vermek gerekecek. 

Lütfen; Edirne`yİ serhad  şehrimizi sevmeyen var mıdır? Biraz alanınıza girelim, Nef`i üstadı hayırla yâd edelim: Edrine şehri mi bu yâ Gülşen-i Me`vâ mıdır?/Anda kasr-ı pâdişâhî cennet-i a`lâ mıdır? Edirne`e kaçyıl kaldınız?

Yaklaşık 13 yıl Edirne`de kaldık. Edirne`deyken dedem bizi ziyaret etmişti. Oda kendi dedelerinden duyduklarını teyit etmek için elinde Osmanlıca bir vesika ile geldi ve babamla beraber arşive girmiştiler. Büyük dedemin kabrini Selimiye Camii`nin avlusunda bulmuşlardı ve büyük dedemin kabri başında dinlemiştim ailemizin sergüzeşte-i hayatını.

Rahmet olsun; Kaçyaşlarında ailenizin hayat vakıasına şahid oldunuz?

Ben yaklaşık 7-8 yaşındaydım ve çok heyecanlanmıştım. Ondan sonra sanırım büyük dedemin kabrinin Edirne`de olmasından dolayı Edirne`yi farklı bir gözle görüp benimsemiştim. Hâlâ benim için çok önemli bir şehirdir Edirne.  

Valideniz;

Annem ise bir Çerkez kızı, onlar da yıllar önce ilk önce Aydın`a daha sonra Eskişehir`e göçetmişler. Babamın hayatı biraz çalkantılı olduğu için ben onu tanıdığımda oldukça durulmuştu. 

Dr. Yusuf Emrah İlik: Babam beni kitap okumaya teşvik ederdi.

Evde tarihi Roman ve hikâyeler okur ve beni okumaya teşvik ederdi. Özelikle Orta Asya ve Doğu toplumlarına karşı ilgisi vardı. Sanırım Kars`ta çalıştığı zamanlarda hep sınırın öteki tarafına Orta Asya`ya geçmek istemiş fakat Sovyet Rusya`nın sınırları altında kalan güzel Türkistan coğrafyasına gitme imkânı bulamamış. Babam 'ben Kars`tan Edirne`ye kadar geldim, hep sınırda takıldım, bundan sonra siz devam edeceksiniz' derdi bize. 

Babanız ufkunuzu ışığın doğduğu yere, 'doğu'ya yönlendirmiş;

Evet, öyle oldu. Genellikle aileler çocuklarını Batı`ya göndermek ister, benim Rahmetli babam bize hep Orta Asya`yı hedef gösterirdi. Çocuk yaşlarımda Sovyet Rusya`nın kontrolünde olan Türkistan coğrafyasından haberdar olarak yetiştim. 1990`lı yıllarda Türkistan`ın birer birer bağımsızlığını aldığı zamanları ve babamın sevincini çok iyi hatırlıyorum. 

Sonra;

Daha sonra 90`lı yılların sonunda babamın ve ortak tanıdıkların vesilesiyle eski kültür bakanlarından Namık Kemal Zeybek beyin ön ayak olduğu ve büyük ümitlerle açılan Ahmet Yesevi Ü niversitesi`nin mütevelli heyetinin mülakatını geçerek ve burslu kabul alarak Ahmet Yesevi diyarı Türkistan`a, üniversite için gittim ve uluslararası ilişkiler bölümünden mezun oldum. 

Bizleri Ahmet Yesevi Ü niversitesi`nin ilk kuruluş yıllarına götürür müsünüz?

Tabii ki; O zamanlar Ahmet Yesevi Ü niversitesi`nin tanıtılması ve alt yapısının geliştirilmesi için ciddi adımlar atılıyor fakat daha ortada ne üniversite ne de öğrencilerin konaklayacağı imkânlar vardı. Sovyet Rusya zamanından kalma eski dersliklerde eğitim görüyorduk. 

Şehrin imkânlarından bahseder misiniz?

Şehirde elektrik çoğu zaman olmazdı, telefonla Türkiye ile görüşmek için saatlerce postanelerde beklerdik, internetin varlığından söz etmek ciddi bir lükstü. O zamanlar hayatımın en güzel ve özel zamanları olarak hafızamda yer etti. O kadar zor şartlara ve maddi yoksunluklara rağmen hiçpişman olmadım. 

Biraz da Türkistan`ın manevi atmosferine değinelim;

Tabii ki. Oldukça gencim o dönemde. Düşünsenize 18 yaşındasınız ve hep duyduğunuz Ahmet Yesevi yanınızda, tarihi Otırar şehri size komşu ve Moğolların tahribatını hissediyorsunuz. Farabi`nin yediği o muhteşem Türkistan meyvelerinden tadıyorsunuz. 2 saat yakınınızda birçok önemli yazar, âlim ve şairi misafir eden Sayram şehri diğer tarafta Taşkent, Buhara ve Semerkant yanı başınızda.  Timur`un yaşadığı topraklarda geziyor ve güzel Siriderya nehrinin kıyısında nefes alıyorsunuz. 

Ne âlâ keyfiyet; Cennetmekân babanızın vasiyetini yerine getirmişsiniz;

Hamd olsun. Çocukken duyduğum ve okuduğum yerlerde bulunuyordum ve bu çok heyecan verici bir durumdu benim için. 

Ü niversitedeki eğitimi de konuşalım;

Uluslararası ilişkiler bölümüne Namık Kemal Zeybek ve Ahmet Yesevi Ü niversitesi mütevelli heyeti tarafından çok kaliteli ve alanında uzman akademisyenler getirilirdi. Eğitimler Türkçe, Kazakça ve Rusça oluyordu. 

Türkistan`da öğrenciler arası etkileşim` diyelim;

Türk dünyasının geniş coğrafyasından Rusya Federasyonu altında özerk olan 21 devletten ve bağımsız olan 7 devletten gelen öğrencilerle dil ve kültür sohbetleri yapma imkanımız oldu. Ben nedense bu öğrencilerle konuşurken onların yerel âdetlerini sorar, lehçelerimizi karşılaştırıldım. Ortak kelimeler bulmak ve bu kelimelerin, ifadelerin nasıl dönüşüme uğradığını araştırmak bana ayrı bir zevk verirdi. Daha sonra bu farklı yerlerden gelen öğrencilerin yerel anlatılarıyla Anadolu kültürü ve halk kültürü arasındaki bağları karşılaştırırdım.  

Halk bilimi araştırmaları üniversite yıllarınızda gündeminize girdi sanırım;

Evet, öyle oldu.  Halk bilimi araştırmaları özellikle kültür antropolojisi bu şekilde ilgimi çekmeye başladı. Bu arada şunu da ifade etmek isterim;

Lütfen, buyurunuz Yusuf Emrah Bey.

Özellikle benim döneminde orada okuyan diğer arkadaşlarım gerçekten birçok mülâkattan geçerek Türkistan`ın ağır şartlarında okumaya çalışan idealist öğrencilerdi. Şimdi takip ettiğim kadarıyla çok güzel bir kampus inşa edildi. Ve oldukça başarılı akademik çalışmalar yapılıyor. 

Okul misyonuna ne kadar hizmet ediyor?

Bir Ahmet Yesevi mezunu olarak hâlâ gerçek misyonunun ortaya çıktığı kanaatinde değilim. Bu vesileyle yapılan bu güzel çalışmalar için ve birçok zorluğa rağmen Ahmet Yesevi Ü niversitesi`ne ve projesine iyisiyle kötüsüyle destek veren bütün çalışanlara teşekkür etmek isterim. Ahmet Yesevi Ü niversitesi`nin ve misyonu çok uzun ve önemli bir mevzu olmasının yanında bu konuyla ilgili bahsedecek birçok önemli husus var. Belki daha sonra orada yaşayan biri ve bir mezun olarak üniversite hakkında ayrıca konuşabiliriz. 

İnşallah; Mezuniyetinizin ardından neler yaptınız?

Mezun olduktan sonra TİKA bünyesinde yapılan Türkoloji Projesi kapsamında Afganistan`ın başkenti Kabil şehrindeki Kabil Ü niversitesi`nde yaklaşık 3 yıl vazife yaptım. 

`height=
Dr. Y. Emrah İlik Afganistan da yerel kıyafetlerle

Okutmanlık hizmetinde mi bulundunuz? 

Türkoloji bölümünde dersler verdim ve yerel destanları, halk anlatılarını derledim. Ayrıca Türkoloji bölümünün yeni binasının yapılandırılmasında ve Afganistan`da bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri`nin kurduğu Doğan Kamp Radyo`da Türkçe derslerinin geliştirilmesine hem insan kaynağı hem de müfredat olarak katkıda bulundum. 

Sonra;

Bu alandaki araştırmalarımı akademik olana taşımak için yüksek lisans ve doktora eğitimimi tamamladım. 

Çalışma alanlarımız;

Çalışma alanım normalde Kültürel Antropoloji ve Etnik Sosyoloji olması gerekirken bu çalışmaları kapsayan bir bölüm bulamadığından ve Karşılaştırmalı Edebiyat bölümü, alanıma en yakın akademik disiplin olduğundan, araştırmalarımı akademik alana taşımak için o zamanlar ortak programlar yaptığımız Fatih Ü niversitesi bünyesinde yüksek lisans ve doktora eğitimimi tamamladım. Bu vesileyle Özbekistan`ın önemli ilim adamlarından gönlü ve kalemi kuvvetli Karabük Ü niversitesi akademisyenlerinden doktora hocam Prof. Dr Nadirhan Hasanov`a desteklerinden dolayı teşekkür ederim. Çünkü Afganistan`da çalışırken aynı zamanda Türkiye`ye gelip giderek zor bir şekilde doktoramı tamamladım. Onun ve diğer hocalarımın desteği olmasaydı sanırım daha zor olurdu.  Kabil Ü niversitesi`nde çalışırken bir taraftan da Antropoloji ve Sosyoloji alanında devam edip Araştırma Teknikleri doğrultusunda kendimi geliştirmek için fırsatlar arıyordum.

Aradığınız fırsat(lar) ne zaman ve nasıl karşınıza çıktı?

Şöyle; Afganistan Türklerinin önemli âlimlerinden Kültürel Antropoloji uzmanı Prof. Nazif Shahrani`nin vesilesiyle Indiana Ü niversitesi`nden misafir araştırmacı olarak kabul aldığım sırada Greencard alarak 2012 yılında Amerika`ya taşındım. 

`height=
Dr. Y. Emrah İlik Arizona da kızılderili kabile ziyaretlerinde derleme yaparken

ABD`de entelektüel ve ticari anlamda neler yapıyorsunuz?

İkinci doktora olarak Amerika`nın etnik ve dini yapısı özellikle daha sonra İslâm`ı seçenlerin motivasyonları ve karşılaştıkları sorunlar üzerine doktora çalışmamı tamamlamak üzereyim. Aynı zamanda doktora yaparken tanıştığım öğrenci arkadaşlarımdan bilgisayar dünyasına, özellik bulut (cloud computing) teknolojisine ilgim arttı. Ü niversite ve özel kuruluşlardan dersler alarak sanal bilgisayar teknolojisi hakkında kendimi geliştirme imkânı buldum ve şu an bir teknoloji şirketinde bilgisayar mühendisi olarak çalışıyorum. Amerika sosyal ve ekonomik hayatını bilenler bu süreci daha iyi algılayabilirler.  

Aynı zamanda Orta Asya`dan derlediğim kaynakları, derlemelerimi metne aktarma, transkript ve tercüme işleriyle ilgilendim ve yayına hazır hale getirdim. Bu çalışmalara başlarken aldığım karar şu idi. Olabildiğince kaynak bulacaktım ve artık yerleşik hayata geçince bunların yayımı ile ilgilenecektim. Ve şu anda çalışmalarımın yayını ile yoğun olarak ilgileniyorum.  

Uzmanlık ve ilgi alanlarınız içinde bir paragraf açalım;

Uzmanlık uzun bir süreç. İlgi alanlarım demek daha uygun düşer kendi adıma. Çünkü bir uzmanın öğrenebileceği bir şey neredeyse yok demektir. İlgilerimi genellikle kendime sorduğum sorular ve düşünürken beni heyecanlandıran konular belirliyor. Uluslararası ilişkiler mezunuyum. Mezun olduktan sonra iki şık vardı önümde. Biri Siyaset Bilimi, diğeri ise kültürel çalışmalar. 

Dr. İlik: Uluslararası ilişkiler sadece politikayı içermez.

Akla ilk geldiği gibi aslında Uluslararası İlişkiler sadece politikayı içeren bir bilim değildir. Batıda özellikle Amerika`da benim yaptığım ve yapmayı düşündüğüm bu tür kültürel çalışmalar uluslararası ilişkiler veya antropoloji bölümlerinin altında değerlendiriliyor. Çünkü dil, din, kültür ve sözlü gelenek insanların davranışları hakkında bilgi verir. Uluslar ise dil, din, kültür ve sözlü gelenek ile yoğrulan insanlardan oluşan toplumlardır. Dolayısıyla çalışacağınız ülkenin dili, dini, kültürü ve sözlü geleneği hakkında bilgi sahibi olmadan o toplumla ilgili sağlıklı bir dış politika oluşumundan bahsetmek oldukça zordur. 

İlgi alanlarımı, yetiştiğim topluma fayda sağlayacak şekilde yaptığım veya yapmayı düşündüğüm Halk Bilimine dair akademik çalışmalar ve beni tanıyan veya aynı düşünceyi paylaştığım insanların kavrayabileceği sembolik olarak yazdığım şiirler ve ontolojik denemeler olarak sınıflandırabilirim. Yine sembolik olarak tasarladığım tamamen insanı ve insanın ilişkide olduğu diğer unsurlarla bağını ve sorgulamalarını ele alan Roman ve öykü çalışmam var. 

Akademik olarak ilgi alanım Halk Bilimi özellikle Orta Asya Türk kültürüne dair her şey diyebilirim. Bu yüzden yüksek lisansımı günümüz Afganistan`ının Özbek şair ve yazarları üzerine yaptım. Doktora tezimi ise Orta Asya kültürel ve siyasi hayatına ışık tutması yönüyle Nisari tarafından 16.yy`da Farsça kaleme alınan önemli bir tezkire Müzakkir-i Ahbab üzerine çalıştım. Bağımsız bir kitap çalışması olarak Orta Asya kültürünün en büyük mirası, özellikle Kıpçakların en mümtaz eseri olan Manas destanı ile Ariyana bölgesini kapsayan İran, Tacikistan ve Afganistan da çok meşhur olan ve Gazneli Mahmut`a sunulan Firdevsi`nin eseri Şehname üzerine tamamladım. 

İlik: Zaman, mekân değişiyor ama insan değişmiyor.

İki kültürü destanlar üzerinden karşılaştırdığım bu çalışma sırasında fark ettiğim şey zaman, mekân değişiyor ama insan değişmiyor. Bu ise halk biliminin uluslararası ilişkiler ve dış politika açısından ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. 

'Halk biliminin ana teması insandır.'

Kişisel ilgi alanlarım ile bilgi vermek gerekirse az önce de bahsettiğim gibi halk biliminin ana teması insandır. O yüzden yazdığım şiirler tamamen dil, din, kültür ve sözlü gelenekten bağımsız olarak bütün insanların ortak sorunlarını yansıtıyor. Yani ontolojik sorgulamalar, aşk, firak, hayal kırıklıkları, başarısızlıklar, mutluluk ve huzur, bütün insanlar için ortak konular. Doğu ve Batı arasında fark gözetmeksizin, yağmur nasıl bütün insanların üstüne yağar ve güneş herkesi aydınlatıyorsa bu saydığım unsurlar ne hayat, ne dil, din, kültür ne de sözlü geleneği baz alıyor. Ne sosyoloji ne halk bilimi ne de akademik çalışmaları baz alıyor. 

`height=
Dr. Y.  Emrah İlik-Times Meydanı Newyork 

'İnsan, her yerde insan; '

Yani insan her yerde insan hem eski Sovyet coğrafyasında uzun yıllar yaşamış, hem İslami kurallarla yönetilmeye çalışılan Afganistan`da bizzat halkın arasında aynı havayı ve atmosferi uzun yıllar solumuş, şimdi de Batı`nın en önemli ülkesi Amerika`da bulunan bir insan ve araştırmacı olarak bunu rahatlıkla söyleyebiliyorum. En batıda ve en doğuda yaşayan biri olmamın yanında Cemil Meriç`in deyimiyle Doğunun başladığı ve Batının bittiği Anadolu`ya aidiyetim roman, öykü, şiir ve denemelerimde hedefimi insan olarak belirlememi tetiklemiş gibi görünüyor. 

Kendi duygularımı ifade etmek, düşüncelerimi anlatmak ve benimle aynı havayı soluyan, soru ve sorgulama yolunda aynı yerde buluştuğum insanların düşüncelerine katkıda bulunmak yani daha özele hitap eden çalışmalar diyebilirim. Dolayısıyla bu dememelerim kişisel olduğu için sadece eş-dost ile paylaştım. Fakat şimdi bunları derleyip basmayı da düşünüyorum. Bunun yanında profesyonel iş olarak da az önce bahsettiğim gibi bilgisayar teknolojisi ile ilgileniyorum. 

-Birinci bölümün sonu-

YARIN: Dr. Y. Emrah İlik: Aşk gerçekten emeğe yenildi!