Orta Asya Edebiyatı uzmanı, Halk Bilimci Dr. Yusuf Emrah İlik`le yaptığımız mülâkatın altıncı bölümünde Afganistan`ı, Afganistan`ın kadim şehirlerini ve Dr. Yusuf Emrah İlik`in 'Düşündüm de' serlevhalı şiirini ele alıyoruz.  

`height=
Dr. Y. Emrah İlik ve İ. Ethem Gören

İbrahim Ethem Gören: Afgan Edebiyatında da destanlar revaçta. Öne çıkan Afgan destanları hangileri? 

İbrahim Ethem Gören: Afganistan yerel destanlar ülkesi; Siz de bildiğim kadarıyla 20 civarında yerel Afgan destanını derlediniz ve hikâyelerinizin bazıları yayın aşamasında. İstirham etsem okuyucularımızı önce bir derlemenizle, akabinde de bir hikâyenizle Afgan iklimine götürür müsünüz?

Dr. Y. Emrah İlik: Afganistan için dışarıdan bakılınca neler düşünülüyor zihinlerde neler canlanıyor tahmin ediyorum. Çok güzel ifade ettiniz Afgan iklime seyahat edelim. Eminim çok ilginçdetaylarla karşılaşacağız. 

Aslında Afgan tabiri bir ırktan ziyade bir halkı tanımlamaktadır. İsterseniz bu halkları tanıyalım, daha sonra tarihi bağlamda Anadolu`ya etkisine bakalım. 

Lütfen;

Afganistan`ın en yoğun halk olan Peştunlar`dan başlayalım. Peştunlar, Afganistan`ın kuzey ve güneydoğusunda yoğun olarak yaşan bir halktır. Dilleri bizim ülkemizde yoğun olarak yaşayan Zazalara benzer telaffuz açısından, ayrıca öğrenilmesi oldukça zor bir dildir. Kendi aralarında kabileciliğin hala güçgeçerli olduğu ve Sünni İslam inancına bağlı bir halktır. Bunun yanında benim de çok ilgimi çeken Loy-i Cırga diye bir meclisleri vardır. Günümüzde biraz daha siyasi meseleler olarak algılanan bu meclis aslında onlara dair ilginçhalk öğeleri barındırıyor. Çünkü hala yazılı olmayan geleneksel olarak kendi aralarındaki sorunları çözüme kavuşturdukları bir yapıdır. Kabileler arası çatışma, anlaşmazlık vs. gibi konular da toplandığı görülse de bir de daha küçük çapta toplanan cırga vardır ki bu da daha çözümü kolay hadiseler için başvuru merkezidir.

Tarihi boyunca sağlıklı bir nüfus sayımı yapılmamış ve başkent Kabil dışına çıktığınızda devletin kurallarının etkisini yitirdiği bir bölge düşünün, hatta Kandahar`a doğru para birimi bile değişir ve bazı bölgelerde para da geçerli değildir. Aklıma öyle şeyler geliyor ki hangisini anlatayım. 

Peştunlar`ı;

Peştunlar oldukça savaşçı ve sert insanlardır. Şah Hüseyin Hotak en önemli padişahlarıdır. Yavuz Sultan Selim`in İran seferi öncesinde Hotak hanedanıyla bağlantıya geçerek İran hakkında bilgi aldığını, Hotak hanedanının İran`a yaptığı saldırılar neticesinde önceden zayıflattığını ve daha sonra Yavuz`un İran seferinden galip çıktığı yani Hotak halkının İran`ın düşmesinde önemli bir yere sahip olduğunu duymuştum. Ama yeterli bilgi bulamamıştım. Fakat oldukça eski tarihi bağlantılarımız olduğu muhakkak, ilgilileri tarafından araştırılması gereken bir konu bence umarım bu mülakatımız araştırmacılara bir fikir ve bu konuyla ilgili araştırmaya yöneltir. 

İnşaallah.

İkinci yoğun halk işe Taciklerdir. Özellikle Afgan-Rus savaşında gündeme Ahmet Şah Mesud önderliğinde ciddi bir mücadele gelen bir halktır. Ben de Ahmet Şah Mesud`un köyüne Penşir`e giderken Rus helikopter kalıntılarını görmüş ve savaşın yapıldığı yerlerde bulunma fırsatım olmuştu. 

Diğer önemli ve ilginçhalk ise Hazaralar`dır ve resmi olmayan kaynaklara göre nüfusun yaklaşık %11`ini oluşturur. Şii mezhebine mensup olan bu halk İran tarafından ciddi destekleniyordu. Afganistan`ın birbirine en bağlı ve kendi aralarında pek sorun yaşamayan halkıdır. Hazaralar`ın gözleri aynı Orta Asya halkları ve Moğol hakları gibi çekiktir. Kendilerinin Türk asıllı oluklarını iddia ederler. Hazara Farsçada 1000 demektir. Söylentiye göre Cengiz Han veya oğullarından Hülagu`nun bu bölgeye seferleri sırasında 1000 tane Moğol askeri Afganistan`da kalmış ve Hazaralar bu şekilde ortaya çıkmıştır. 

Afganistan halkının çoğunluğunu Türk hakları oluşturur.

Afganistan`ın nüfus olarak önemli bir çoğunluğunu Türk asıllı halklar oluşturur. Genellikle Kuzey Afganistan`da yaşayan bu halkların çoğunluğunu Özbekler ve Türkmenler oluşturur. Ayrıca Kazaklar ve Kırgızlar da bu bölgede yaşıyorlardı. 2000`lı yılların başında Kazakistan neredeyse bütün Afganistan Kazaklarını Kazakistan`a davet etti. Hatta Kazakistan`ın Türkistan şehrinden Kentav`a doğru giderken sol tarafta kalan bir bölgede onlar için evler yaptırıp oraya yerleştirildiler. Kırgızların büyük bir bölümü ise Van`a göçettiler.  

Afganistan`ın kültür dinamikleri

Afganistan daha önce de değindiğim Anadolu halkının kültür dinamiklerine bakan yönüyle çok önemli bir yere sahiptir. 

Mühim şehirleri

Kısaca önemli şehirlerine ve bu şehirlerin önemine değinmek istiyorum. Belh bu şehirlerin başında gelir. Müzekkir-i Ahbab`ta Babil ve Belh şehrini ilk inşa edenin Kayumers adlı biri olduğundan bahsedilerek, şehirle alakalı çeşitli rivayetlere yer verilir. Ve  'Belh`in İslam`ın kubbesi ve ülkelerin annesi ve yeryüzünün cenneti ve toprakların da en hayırlısıdır' diye nitelendirildiğinden bahsedilmektedir. Belh şehri sizin de ismini aldığınız İbrahim Ethem`e (ks) ev sahipliği yapar. Hatta onun sarayının kalıntılarını ziyaret edip şimdi basıma hazırlanan İbrahim Ethem kıssasını oradan derlemiştim. 

Hayırlı olsun.

İbrahim Ethem`in saray kalıntılarına giderken yol üzerine Mevlana`nın doğduğu ev vardır. Hatta orada bulunduğum zaman TİKA`nın bu evle ilgili restorasyon projesi vardı. Burada Belh şehrinin merkezinde Raşid Dostum`un yaptırdığı çok güzel bir bahçe vardır. Ve bu bahçe içinde Rabia Belhî `nin kabri bulunmaktadır. Rabia Belhî hakkındaki rivayeteler de araştırılmaya değer. 

Mezar-ı Şerif ise diğer bir önemli şehirdir. Hz Ali`nin kabrinin, İmam Rıza tarafından kaçırılarak buraya getirildiğine inanılmaktadır. Bildiğiniz gibi Hz. Ali (ra) kabrinin bilinmemesini vasiyet etmiştir. Halk onun mezarının orada olduğunu düşündüğünden aslında Belh`e bağlı küçük bir yerleşim merkezi olan bu köy daha sonra bu gelişerek Mezar-ı Şerif adını almıştır. İçinde Hz Ali (ra) ile ilgili rivayetlerin bulunduğu ve önemli bir halk anlatısı olan ve yine basıma hazırlanan Baba Ruşen Destanı`nı bu bölgeden derlemiştim. 

Bârekallah. Herat`a gelelim;

Tabii ki Herat; Herat, daha önce de bahsettiğim gibi İstanbul`dan önceki medeniyet merkezidir. Ali Şir Nevayi, Hüseyin Baykara, Molla Cami ve Razi`ye ev sahipliği yapar. Bu şehirle, tarihi eserleriyle ve kültürüyle ilgili ayrı bir çalışma yapılmaya değer. 

Afganistan`ın diğer en önemli şehri Gazneli devletinin başkenti olan Gazne şehridir. Buradan dan Gazneli Mahmut ve Ayaz hikâyesinin Afganistan varyantını derledim. Diğer önemli şehirleri her biri ayrı bir ilim ve kültür merkezi olan Şıbırgan, Faryab, Tahhar ve Cevizcan`dır.

Anadolu`nun birçok kültürel motifinin yanında müziğinin, yemek kültürünün ve halk inanışlarının gelişimini Afganistan`a dayandırmak mümkün. Bu yönüyle hem zengin bir kültüre sahip olan hem de Anadolu kültürel geçmişine ayna olduğundan Afganistan halkını diğer halklardan farklı değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. 

Dr. Yusuf Emrah İlik: Afganistan`ın halkı çalışkan ve onurludur.

Özellikle çok çalışkan ve onurlu olan bu halkın, kesinlikle Anadolu`ya diğer göçenlerden farklı değerlendirilmesi gerekiyor. Afgan halkı yıllarca savaşların ve içkarışıklıkların altında zor şartlarda kaldığı için bu kültürel özelliklerini gösterme imkânı bulamamışlardır. İçkarışıklıkların sebebinin ise bulunduğu coğrafyanın stratejik konumu olduğu açıktır. Bu yüzden batılı devletlerin ilgi odağı olmuştur. Bunun yanında da Afganistan`ı kontrol altına almaya çalışan bütün uluslar günün sonunda hüsranla karşı karşıya kalmıştır. Mesela Büyük İskender`in en son duraklarından biri bu bölgedir. Manas destanı bu bölgede son bulur, Sovyet Rusya`nın da Afgan-Rus savaşından sonra yıkıldığı bir gerçektir. Yani hem tarihi hem de coğrafi özellikleriyle önemli bir coğrafyadır Afganistan.

Teşekkür ediyorum... Buradan, Yusuf Emrah İlik`in sanatçı yönüne şairliğine, geçiş yapalım. Ü stad NFK 'Bir gün anlaşılır şiir, çoğu gitti azı kaldı' diyordu. Bu noktada siz neler söylüyorsunuz?

Şiirde kendimi, medeniyetimizden kaybolup giden güzellikleri ve bahusus içdünyamı arıyorum. 

`height=
Dr. Yusuf Emrah İlik

İstirham etsem okuyucularımızı şiir ikliminize içdünyanıza götürür müsünüz?

Hayhay. 'Düşünüm de'yi arz edeyim o zaman;

Lütfen, buyurunuz Yusuf Emrah Bey;

Düşündüm de...

Şarkıların ardında kaldı adın, 

Çocukluğum yarım kaldı, gençliğim yarım...

Bir damla gözyaşı çaresizliği ile bütünleşti her şey, 

Hüznüm yarım kaldı, gözyaşım yarım...

Özlemek bile gelmiyor içimden seni,

Duymak bile istemiyorum sesini,

Ciğerime çekmiştim seni, nefesim yarım kaldı, hevesim yarım...

Bir hazan kırdı dalımı, rüzgâr savurdu yaprağımı,

Toprağa baktım bin bir ümitle, 

Tohumuma küf dadanmış, toprağım yarım, 

Gam alayım desen, dilimdeki tat yarım, 

Düşünmeye tâkat yok ilmim yarım,

Boş versen olmuyor, yeniden başlamak ise zor,

Ha gayret demeye gücüm yok, iradem yarım, 

Velhasıl...

Her şey yarım...

Aşk yarım, kurduğun düş yarım,

Bunca yarımlar içinde nasıl desin ben varım!

-Altıncı bölümün sonu-

YARIN: Dr. Y. Emrah İlik: En mühim mesele 'insan olmak ve 'insan' kalmak!