Duâ, Allâhü Teâlâ ya tezellül, iltica ve kulluğunu göstermektir. Duâ İslam ın sünnetlerindendir.

Hadî s-i Şerî fde 'Cenâb-ı Hak katında duâ kadar kıymetli ve itibarlı şey yoktur. Muhakkak duâ ibadetin iliğidir.' buyurulmuştur. Yani bedenin kemikleri ilikle ve beden de kemikle dik durabiliyorsa, ibadet de duâ ile tamam olur. Bundan dolayı her ibadet duâ ile bitirilmelidir.

Duâ mü minin silahıdır. Hadî s-i Şerî fte: 'Size düşmanınızdan kurtaracak, rızıklara kavuşturacak şeyi bildireyim mi? Allâhü Teâlâ ya gece ve gündüz duâ edersiniz. Zira duâ mü minin silahıdır,' buyurulmuştur.

Duâ, inmiş ve inmemiş belaya fayda verir. Muhakkak bela kula iner, duâ onu karşılar da kıyâmete kadar onunla savaşır, onu defeder, geri çevirir.

Duâ belayı hafifletir, ona karşı sabra vesile olur. Duânın bazı adabı vardır:

En birincisi helal yemektir. Hz. Sa d bin Ebî Vakkâs (r.a.), Resû lullâh Efendimiz den (s.a.v.) duâsı makbul olanlardan olması için duâ etmesini istedi.

'Yâ Sa d, haramlardan sakın. Zira midesine haram lokma giren her kişiden kırk gün duâ kabul olunmaz' buyurdular. Duâ, ihtiyaçların görülmesinin anahtarıdır, o anahtarın dişleri de helâl lokma yemek ve helal giyinmektir.

Duânın diğer adabı, günah ve hatalardan çok tevbe etmek ve istenilen şeyde acele etmemek, duadan usanmamaktır.

Duâ edilen şeyin hemen verilmemesi ya mukadder vakti gelmediğinden veya Cenâb-ı Hakk ın kulunun yalvarmasını sevdiğinden yahut Cenâb-ı Hakk ın bildiği başka bir hikmettendir. Kula düşen, duâsında ısrar ve ilticaya devam etmektir. Bir kimseye duâsının karşılığı dünyada verilmese âhirette sevabını alır. Duâ için faziletli vakitleri gözetmeli, faziletli makamlarda duâyı ganimet bilmelidir.

Duasız kalmıyalım...