UNESCO tarafından 1995 yılından itibaren, 23 Nisan tarihi, 'Dünya Kitap ve Telif Hakkı' günü olarak kutlanıyor.

Türkiye UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu) sözleşmesinin kurucu üyelerindendir. Sözleşme 20.05.2020 tarihinde 4895 sayılı kanun ile TBMM`nde kabul ediliyor. 25 Mayıs 1946 tarihli 6316 sayılı Resmi Gazete de yayınlanarak yürürlüğe giriyor.

Türkiye`yi dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel`in temsil ettiği UNESCO kurumunun gerekçesi ve önemi sözleşmenin giriş kısmında 'Harpler insanların dimağında başlar. Barışın savunma siperlerinin de insanların dimağlarında kurulması gereklidir.

İnsanların birbirlerinin adet ve yaşayışlarını bilmemesi dünya milletleri arasında şüphe ve güvensizliğin müşterek bir sebebi olmuş ve dolayısıyla aralarındaki farklar çok kere bir savaşın çıkmasıyla neticelenmiştir. Şimdi sona eren büyük ve korkunçharp insanların eşitlik, haysiyet ve birbirlerine saygı göstermelerini emreden demokratik prensiplerin inkarı ve insanlara ırkların eşit olmadıklarını doktrinin cehalet ve peşin hükümler yardımı ile yayılması sayesinde mümkün olmuştur. Kültürün geniş ölçüde yayılması ve insanlığın adetleri, hürriyet ve barış için eğitilmesi insan haysiyeti için elzem olduğu gibi bütün milletlerin karşılıklı yardım ve alaka anlayışı ile yerine getirmeleri gereken kutsal bir ödevdir.

Yalnızca hükümetlerin siyasi ve ekonomik tertiplerine dayanan bir barış, dünya milletlerinin toplu, devamlı ve samimi bağlanmalarını sağlayan bir barış olamaz. Bundan ötürü başarısızlığa uğranılmaması için barışın insanlığın fikir ve manevi birliğine dayanması gerekir.' Cümleleriyle belirtilmiştir.

1946 yılında İkinci Dünya Savaşı´ ndan sonra kurulan UNESCO`nun temel işlevi, ortak paylaşımı bulunan değerlere dayalı olarak kültürler, medeniyetler ve insanlar arasında işbirliği ortamının oluşturulması için çalışmaktır. UNESCO, faaliyetlerini 5 program alanı üzerinden gerçekleştirir: Eğitim, doğa bilimleri, sosyal ve beşeri bilimler, kültür ve iletişim.

UNESCO`nun 1995 yılında Paris` te düzenlenen bir toplantıda aldığı kararla kabul edilen Dünya Kitap ve Telif Hakkı Günü`nün birincisi 23 Nisan 1995`te kutlanıyor.

Dünya Kitap ve Telif Hakkı Günü`nün 23 Nisan`ın seçilmesinin bir nedeni de birçok önemli yazarın vefat ya da doğum gününe denk gelmesidir. Cervantes, Shakespeare, Vladimir Nabokov vb. gibi..

UNESCO tarafından, 2001 yılından itibaren de Dünya Kitap ve Telif Hakkı Günü`ne, 'Dünya Kitap Başkenti' faaliyeti eklenerek bu alanda dünya ülkeleri ve ülkelerin illeri kitap yarışına dahil edilmiş oluyor. Bu aynı zamanda 'kitap ve telif' kavramlarının dünyada daha da pekiştirilmesi ve etkin olması amacına hizmet ediyor.

Şu ana kadar UNESCO tarafından 2001`den bu yana verilen bu unvana şu ana kadar Madrid (2001), İskenderiye (2002), Yeni Delhi (2003), Anvers (2004), Montreal (2005), Turin (2006), Bogota (2007), Amsterdam (2008), Beyrut (2009), Ljubljana (2010), Buenos Aires (2011), Erivan (2012), Bangkok (2013), Port Harcourt (2014), Incheon (2015), Wroclaw (2016), Conakry (2017), Atina (2018), Sharjah (2019) ve Kuala Lumpur (2020) kentleri sahip oldu.

2021 yılının Dünya Kitap Başkenti Gürcistan`ın başkenti Tiflis. UNESCO`nun resmi internet sitesinde yer alan açıklamada, UNESCO Genel Direktörü Audrey Azoulay`ın, Uluslararası Yayıncılar Birliği (IPA), Uluslararası Kütüphane Dernekleri Federasyonu (IFLA) ve UNESCO temsilcilerinden oluşan Danışma Kurulunun tavsiyesiyle Tiflis`in UNESCO 2021 Dünya Kitap Başkenti olduğunu ilan ettiği belirtildi. Tiflis`teki etkinliklerin Dünya Kitap ve Telif Hakkı Günü olan 23 Nisan 2021`de başlayacağı ve yıl boyunca devam edeceği bilgisi paylaşılan açıklamada, Tiflis`in bu unvanı alan 21`inci kent olduğu kaydedildi.

UNESCO Genel Sekreteri Bayan İrina Bokova`nın Dünya Kitap ve Telif Hakkı Günü için: 'Kitap gibisi yoktur. Bir kitap geçmiş ile gelecek arasındaki bağdır. Kitap, nesiller ve kültürler arasında bir köprüdür. Bilgiyi ve bilgeliği oluşturmak ve paylaşmak için bir güçtür. Franz Kafka bir keresinde, bir kitap, ruhumuzdaki donmuş denizleri kırmak için buzdan bir balta olmalıdır` demiştir. İçdünyamıza açılan bir pencere olan kitaplar, aynı zamanda çeşitli sınırlar ve farklılıklardan gelen insanların birbirlerine karşılıklı olarak saygı duymaları ve birbirlerini anlamaları için bir yoldur. Bütün çeşitleriyle kitaplar insan zekâsının çeşitliliğini somutlaştırmayı, insan tecrübelerinin zenginliğine şekil vermeyi, insanların paylaştığı anlam ve ifade arayışını dile getirmeyi ve böylece bütün toplumları ileri götürmeyi sağlamaktadır. Kitaplar insanlığın ortak bir geçmiş ve mirasa sahip bir aile olmasına yardım etmekle beraber, bütün seslerin insanlığın amacına hizmet eden muhteşem bir koro halinde duyulduğu bir ortak kader oluşturmaktadır.' demektedir.

İstanbul ilimiz üzerinden Türkiye`nin de Dünya Kitap Başkenti olma isteği ve bu yöndeki çabasından haberdarız. Niye olmuyor? Dünya Kitap başkenti olarak İstanbul`un da tercih edilmesi için neler yapılabilir? Bir programımız veya taahhüdümüz var mı? Dünya Kitap başkenti ilan edilen ülke ve şehirlerini incelediğimizde İstanbul için geçbile kalınmış olduğunu düşünmekteyiz.

Türkiye`de telif sisteminin eser sahipleri lehine güçlendirilmesinin de kitap başkenti olarak Türkiye`nin ve İstanbul`un tercih edilmesine olumlu etki yapacağını düşünmekteyiz. Çünkü kitap ve telif telif ve kitap birlikte tasarlandığında kültürel birikim zenginleşecek, zengin olan bu birikim de dünya barışına kalıcı katkı sağlayacaktır.

Bu nedenle 'kitabın telifini' ya da 'telifli kitabı' ısrarla savunmalıyız.